Ana içeriğe atla

Halkbank Gişe Görevlisinin Azizliği

Bir devlet bankasıyla özellikle Halkbank ile işiniz varsa bilin ki çok şanslısınız. Kolay kolay peşinizi bırakmaz. Yok öyle, işim bitti demek. Sizi bir şekilde şubesinde görmek ister. Elin mahkum gidersin hem de tıpış tıpış.
Toplu Konut İdaresinden bir dairem çıktı. Ödemeyi Halkbank aracılığıyla yapmam gerekiyormuş.
İlk ödemeyi ilgili bankaya yaptım. Gişe görevlisi istemeden bana bir de mevduat hesabı açmış. Açılan bu hesaptan benim sonraki aylar haberim oldu.
Toplu Konut İdaresiyle banka aracılığıyla yaptığım sözleşmede, yanlış hatırlamıyorsam toplam borcum 83 bin lira idi. Bu tarih sanırım 2023'ün Nisan ayı idi.
İnternet bankacılığı aracılığıyla defaten ödeme miktarına baktığımda toplam borcum 112 bin lira görünüyordu. Bu niye böyle dedim gişedeki görevliye. Yüksek çıkıyor dedi. 
Bir yıl sonra yüzde 25 indirimden yararlanmak suretiyle borcumu kapatırım dedim. 
2023 yılının Haziran ayından 2024'ün Ekim ayına kadar her altı ayda artan aidatı ay ay yatırdım. En son yatırdığım aidat sanırım 2700 lira idi.
Nihayet 2024'ün 26 Eylül ila 18 Ekim tarihleri arasında başvuru yapanlar için yüzde yirmi beş indirimden yararlanmak suretiyle defaten ödeme imkanı verildi. Eylül aynın sonuna doğru toplu borç miktarını öğrenmek için Halkbank'a gittim. 271 bin lira olan toplu borcum % 25 indirimden yararlandığım takdirde 233.500 liraya iniyordu. Ekim ayında kapatırım bu borcu dedim. 
17 Ekim günü bankaya uğradım. Daha iki hafta önce 233500 olan borcum, 236.700'e yükselmişti. Üstelik ekim ayı aidatı olan 2700 lirayı da daha önce yatırmama rağmen.
Borç harç bularak borcu kapattım. Gişe görevlisine, emlak borcu varsa onu da yatırayım. Kalmasın dedim. "Emlak borcunuz olsa zaten tüm borcu kapattırmaz. Yine de bakayım" dedi. Baktı. "Emlak borcunuz yok" dedi. Artık undan sonra bu bankayla işim olmayacaktı. En azından ben öyle zannediyorum. 
Bir hafta sonra TOKİ yönetimine giderek borcu yok belgesi aldım. Belediyeden de rayiç bedelini. 
Belgeleri fotoğraflayıp e devlet üzerinden tapuya müracaat ettim. 
Aynı günün akşamına doğru TOKİ Duyuru başlıklı bir mesaj aldım. Mesajda, "Tapu devir başvurunuz bankanız tarafından Olumsuz Sonuçlandırılmıştır. Emlak vergisi borcu vardır, tapu devredilemez. Bankanıza başvurunuz. B273" yazıyordu.
Tapu başvurusunun olumlu sonuçlanmaması moralimi bozdu. Çünkü bankanın iş bilmez gişe görevlisi pişmiş aşa su katmış, ipe un sermişti. İşini adam gibi yapsaydı tekrar bankaya gitmeme gerek kalmayacaktı. Dairenin tapusunu da bir an evvel alabilecektim. 
Giyinip tekrar Halkbank şubesinin yolunu tuttum. Gişe sırası aldım. İçeride 8-10 kadar bekleyen vardı. 5-6 kadar gişe vardı çalışan. Kah 20’li kah 500’lü kah 1200’lü kah 300’lü sıradan çağrıldı. Tam benim sıram olan 1276’dan bir öncesi çağırıldı. Tamam sıra bende derken 1275’de takılıp kaldı. Diğer numaralar arka arkaya çağırıldı. Beni bir türlü çağırmadılar. Nasıl çağırsınlar? Çalışan 6 gişeden bir müşteri alan ikinciyi almıyor. Ya dışarı çıkıyor ya yukarı ya da arka tarafa geçiyor. Herhalde 15’00 gibi bankaya girmiştim. En az bir saat bekledim. 
Nihayet beni çağırdılar. Geçen hafta emlak vergi varsa onu da al dememe rağmen yok diyen görevli çağırdı. Delikanlı, alacağınız olsun. Geçen hafta şu emlak borcunu alsaydın, şimdi burada olmayacaktım dedim. “Bazen sistem emlak borcunu göstermiyor. Bizlik bir şey yok” dedi. Suçu üzerine almadığı gibi hiç mahcubiyet de duymadı. 
Hasılı devlet bankasıyla özellikle Halkbank adının merkez şubesiyle işiniz olursa içiniz rahat olsun. Sizi biraz uğraştırır ama sonunda işinizi çözer. Şekil A da görüldüğü gibi. 
Alacağın olsun Halkbank. 
Zoruma giden de bu başıma gelenden sonra Halkbank’ın şöyle bir mesaj göndermesi: “Bankamızı tercih ettiğiniz için teşekkür ederiz. KONYA ŞUBESİ Şubemizden aldığınız hizmet ile ilgili görüşünüzü merak ediyoruz...”. demesi. 
Pes doğrusu. 
Bu arada ankete katıldım. Durumu özetledim. Hiç memnun değilim dedim. 
Emlak borcunu ödeyip yeniden tapuya müracaat ettim. Kaç gündür müracaatınız bankanız tarafından olumlu sonuçlanmıştır mesajı bekledim. Gelmedi. Nihayet e devlete girip baktım. Olumlu yazıyordu. Demek ki olumluya mesaj göndermiyorlar. 
Şimdi olumlu sonuçlanan durumumun tapu tarafından işlem görmesini bekliyorum. 
Bankanın iş bilmez görevlisinin işgüzarlığını konu edinirken TOKİ’den de bahsetmiş oldum. Burada TOKİ’ye de bir parantez açmak isterim: 
17 ay önce sözleşmede 83 bin yazan borç bankada niye 112 bin olur? 
16 ay boyunca kah aidat kah sigorta kah emlak vergisi yatırdım durdum. Bu kadar ödememe rağmen borç azalmadığı gibi katmerlendi. 16 ay sonra kapatırken 236.771 TL yatırdım. Demek ki her ay yatırsam 120 ayın sonunda ne kadar para öderdim, varın siz hesap edin. Gördüğüm kadarıyla aylık ve altı aylık işletilmiyor faiz veya enflasyon. Günlük işliyor. Demek ki ben 16 ay boyunca haybeye yatırmışım. 
Faiz diyorum. Çünkü borcu tümden kapatırken elime tutuşturulan dekontların birinde 40 bin lira faiz yazıyordu. 120 ayın sonunda ne kadar para ve faiz yatırmış olurdum, varın bunu da siz düşünün. 
Son olarak emlak vergisine değineyim. Bu emlak vergisi niçin sistemde görünmez ki. İlla bankaya gidip sıra alacağım. Ne kadar ödeyeceğim de belli değil üstelik. Bir diğer husus, emlak vergisinin ikinci taksitinin son ödeme tarihi 30 kasım. Borcu 17 ekimde kapattığıma göre devletin 44 gün öncesinde emlak vergisi diye tutturmasını da hiç anlamış değilim. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim derdi. Borcun günü geldiğinde gerekirse b

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder