** 07/07/2017 günü kahta.soz' de yayımlanmıştır.
30 Haziran 2017 Cuma
Anlaşıldı. Bu yaz yanacağız **
** 07/07/2017 günü kahta.soz' de yayımlanmıştır.
29 Haziran 2017 Perşembe
Gözünü toprak doyursun devlet senin emi!



15 Temmuz'un seneyi devriyesinde *
Mehmet Akif'in "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın!" dediği gibi Allah bu millete bir daha 15 Temmuzlar yaşatmasın; birlik, dirlik ve huzurumuzu bozmak isteyenlere fırsat vermesin, uyanık olmayı nasip etsin bize inşallah!
* 15/07/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Tam size göre bir eş buldum
28 Haziran 2017 Çarşamba
Eğer bir suç toplumun çoğuna sirayet etmişse tavrımız ne olmalıdır?
27 Haziran 2017 Salı
Çok mu Sitemkarım? *
Bayramda ziyaretime gelen bir dostum bana, neyin var dercesine "Sosyal medyadan takip ediyorum, çok sitemkâr yazıyorsun" dedi. Bayram ziyaretleri hasta ziyaretleri gibi olduğu için dostumun sorusuna sessiz kaldım. Çünkü bazı konular vardır ki meramını anlatabilmek için uzun zaman dilimine ihtiyaç olur. Misafirimi uğurladıktan sonra elim nedense bildiğim bir kelime olan sitem kelimesine gitti. Neymiş bir bakalım sitem?
“Bir kimseye, bir davranışından ya da bir sözünden dolayı, üzüldüğünü, alındığını ve kırıldığını öfkelenmeden yumuşak bir biçimde söylemek” demekmiş sitem. Gördüğünüz gibi çok da kötü anlama gelmiyormuş sitemli yazmak. Yaklaşık iki yıldır yazmaya çalışıyorum kendime ait olan ‘dilinkemigiyok.blogspot.com’ isimli bloğumda. Genelde değinmediğim bir konu kalmadı. Hatta aynı konuda birden fazla yazı kaleme aldım. Yazmaya başlarken hiç hesap kitap yapmadan öylesine yazdım. Sadece bir prensip edinmiştim kendime. O da dert edindiğim her konuyu ele almak şeklinde. Zaman zaman gündemi takip ettim, zaman zaman gündemin dışında kalan, fakat sorun olarak gördüğüm konuları ele almaya çalıştım. Şu konuda yazarsam şu kesim alınır diye bir endişe taşımadım. Falan kesim sevinir de demedim. Yazılarımda kendi bildiğim doğru ve yanlışlara yer verdim. Bir konu hakkında başkaları ne diyecek diyerek ‘bekle-gör’ politikası izlemedim. Genel itibariyle olayları değerlendirirken kişileştirmelere yer vermedim. Çünkü derdim kişiler olmadı hiçbir zaman. Hakaret zaten olmaz.
Niyetimde yazılarıma değinmek yoktu. Ama iş beni yazılarıma sürükledi. Tekrar sitemli yazılara gelirsek doğrusu dostum iyi tespit etmiş, yazılarımda hep sitemlere yer var. Olaylara, kişilere karşı sitemim var. Ama bu karamsar olduğum, olaylara olumsuz baktığım ve her şeye karşı geldiğim anlamına gelmez. Değindiğim konular aynı zamanda sadece benim meselem değildir. Toplum içerisinde yaşayan bir kimse olarak çoğu zaman gözlemlerimi aktarıyorum, görüştüğüm insanların hassasiyetlerini dile getirmeye çalışıyorum. Cepheleşme ve kutuplaşmalarda yer almamaya özen gösteriyorum. Olaylara eleştirel yaklaşmaya çabalıyorum. Eleştiri dedimse yapıcı eleştiri benimkisi. Yalakalığı hiç sevmedim, şirin görünmeyi beceremedim bir türlü.
Pekiyi, yaranabildim mi kimseye? Maalesef kimseye yaranamadım. Çünkü kapalı kapılar ardında görüşlerimi benimseyenlerin kapı önünde görmezlere geldiğine şahit oluyorum. Çoğu kimse renk vermemeye çalışıyor, acaba başıma bir şey gelir mi endişesini taşıyor. İnsanların çoğu ortamı koklamaya çalışıyor, nabza göre şerbet vermeyi de iyi beceriyor. Çünkü fincancı katırlarını ürkütmenin başına iş açacağına inandırmıştır kendisini.
Sitemkâr yazılar yazmaktan pişman mıyım? Asla. Hatta zevk alıyorum böylesi yazılarımdan. Çünkü hayat bazılarının göstermeye çalıştığı gibi toz pembe, bazılarının göstermeye çalıştığı gibi felaket değildir. Zira sosyal olaylarda tek doğru yoktur, doğruya giden birden fazla yol vardır. Doğru düşünülen her sosyal olayın mutlaka eksileri de olur. Bunlara dikkat çekmeye çalışıyorum.
Hasılı, sitemkâr yazmaya devam inşallah!
Birilerinin işine gelse de gelmese de…En azından derdimi, dert edindiklerimi
yazıya dökerek içimi boşaltıyorum. Yetmez mi bu! 27/06/2017
*21. 11. 2022 günü Barbaros Ulu adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Dilimde tüy bitti be Konyalılar! *
* 01/07/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
26 Haziran 2017 Pazartesi
Türk çarığı yerine Batı çarığını tercih edenler! *
Malumunuz başını Suudi Arabistan’ın çektiği Körfez ülkelerinin Katar sorunu var gündemimizde. Bir öğretmenin öğrencisine verdiği ödev gibi Katar’ın yapmasını istedikleri 13 maddelik bir ev ödevi var. 13 maddenin her bir maddesi başlı başına sorun ama burada 5.maddeye dikkat çekmek istiyorum: “Türkiye’nin Katar’daki askeri varlığını derhal iptal et. Katar toprağında Türkiye ile askeri işbirliğini bitir." maddesini okuyunca lafa bak, hizaya gel dedim. Diplomatik dilden yoksun, devlet ciddiyetinden uzak; çölde çadırda yaşamış, insan içine çıkmamış, yol-yordam bilmeyen, görgüsüz bir insanın üslubu bunlarınki. Aklı sıra emir veriyorlar.
İhanet içindesiniz. Baskı altında yönettiğiniz halka, inandığınız dine, dinin emrettiği ahlaki değerlere, Müslümanlara ve Müslüman alemine karşı hala ihanet içerisindesiniz. İhanetinizde sınır tanımıyorsunuz. Nasıl ki kalite tesadüf değilse sizin ihanetiniz de tesadüf değil. Siz, İngilizlerle birlik olup Osmanlı’yı arkadan vuran hain atanız Şerif Hüseyin’in neslisiniz. İhanetinizin bedeli olarak sizlere peşkeş çekildi oralar. Siz kim devlet yönetmek kim? Osmanlı’yı parçalamanız sayesinde size o topraklar verilerek sözde bağımsız devlet oldunuz ve o devletin başına da onların ajanı olarak getirildiniz. Sizi hala sağıyorlar. Farkındasınız ama krallığınız onlara bağlılığınıza bağlı. Bu yüzden Türkiye’nin yanında olmanız zaten beklenmez. Ancak Türkiye’yi, Türk askerini düşman olarak görürsünüz.
* 28/06/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
23 Haziran 2017 Cuma
Yokluğunu hissetmedi kimse
İdealist bir öğretmen geçti buradan
Öğretmenlerin seminer döneminden kesitler
Herkes kendi liginde olmalı değil mi?
İster katılır ister katılmazsınız. maalesef benim değerlendirmem bu şekilde acıdır. 23/06/2017
Seneye ramazanda görmek istemediklerim... **
** 30/06/2017 günü kahta söz gazetesinde yayımlanmıştır.
22 Haziran 2017 Perşembe
Taziyeleri Ömre Yaymaya Başladık
Hak eden ve hak etmeyenlerle birlikte giriyoruz bayrama *
* 24/06/2017 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Bayramlık ya da masrafsız arkadaşlıklar
Telefon hafızan ne kadar kayıtlı numara ile dolu olsa da bunların çoğunu aramak gelmez içinden sıkıntılı anlarında. Çünkü bir isteğin olduğunda mazeret üretip hayır deme ihtimalleri yüksektir. Hele bazıları vardır ki telefon hafızamda niçin yer ediniyor dediğin kimseler vardır. Bu tipler bayramlık arkadaşlardır. Belirli gün ve gecelerde ekranına düşer. Telefon hafızanda kalabalık ettiği yetmediği gibi telefonunun geri kalan hafızasını doldurmak için başkasının hazırladığı mesajları gönderir sana. Ben bu tipleri dostlar alışverişte görsün türü arkadaşlar olarak görürüm. Dini sadece mevlit okutmaktan ibaret sanan kişiler gibi bunlar da dini günlerde mesaj göndermeyi iyi bir şey yaptım, arkadaşlık görevimi yerine getirdim sanıyorlar. Özenip iki satır yazıp gönderseler mesajlarına değer vereceğim ama onu dahi beceremiyorlar. Gönderdikleri ve layık olarak gördükleri sadece ruhsuz birer mesajdır.
Bu tipler ne düğününe gelir, ne hasta olduğun zaman arar, ne bıraktığın davetiyeyi aldım, katılamayacağım, hayırlı olsun der. Çünkü düğününe katılsa ufak da olsa bir hediye getirmesi gerekir. Uzaktan atıştır onunki. Masrafsız bir arkadaşlık. Ne geleyim ne de gel türünden kişilerdir. Ne benim sana, ne de senin bana verebileceğin bir şey vardır psikolojisini taşırlar. Ne zamana kadar? Ancak başları sıkışıncaya kadar seninle işi olmaz. Ne zaman ki bir işi olacaktır, artık çoluğu çocuğu büyümüştür, onları baş göz etmesi gerekiyor, bakar ki dostlar olmadan olmaz, işte o zaman damlar senin yanına.
Böylelerinin düğününe gitsen bir türlü, gitmesen bir türlü. Davetine icabet etmesen onun durumuna düşersin. Gitsen içinde ona söylenmesi gereken şeyler boğazında düğümlenir ama söylemezsin. Çünkü erdemli insanın özelliklerindendir gelmeyene gitmek.
Öyle zannediyorum sizin de vardır etrafınızda böyleleri. Allah iyi dostlar edinmeyi nasip etsin, sayılarını çoğaltsın... Bayramlık da olsa Allah onları da eksik etmesin, en azından ölmediklerini biliyoruz. Kim bilir, belki de onlar en iyisini yapıyordur? Vardır bir bildikleri... 21/06/2017
Camileri "Kerhaneye döndürecekler" diyen zihniyetle aynı familyadan bu adam!
21 Haziran 2017 Çarşamba
Dünya Mülteciler Günü de varmış!
Biliniz ki 20 Haziran mültecilerin günü falan değil. Bugün olsa olsa sizin gününüz olur. Gününüz ve eseriniz kutlu olsun! 20/06/2017
Konya huzur kenti mi?
Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı
Twitter'ı görünce Facebook alemine haksızlık yaptığımı düşündüm. Gerçekten facebook'ta bir seviye varmış. Burayı anlamak için biraz twitter'a takılmanız yeterli olur kanaatindeyim. İşte bu yüzden bir ay boyunca ara verdiğim ilk gözümü açtığım bu aleme tekrar döndüm. Twitter aracılığıyla duygu ve düşüncelerimi yine buradan paylaşmaya devam edeceğim. Zaten bu alemden ayrılmamıştım. Paylaşım yapmasam da çoğu zaman iz bırakmadan göz atıp çıkıyordum birçok Facebook kullanıcısının yaptığı gibi.
Hasılı, benden kurtuluşunuz yok... Tilkinin dönüp dolaşacağı yer kürkçü dükkanı derler ya. İşte ben de dükkanıma döndüm tekrar. Mütevazı sayfamda sizi rahatsız etmeye devam... İyi ki varsınız. 01/07/2017