Ana içeriğe atla

Herkes kendi liginde olmalı değil mi?

Sanal ve gündelik hayattan bir arkadaşım, 2017 Kadir gecesi günü sayfasında  ardı arkasına iki paylaşımda bulundu. Önce o paylaşımları aktarıp ardından değerlendirmede bulunmak istiyorum. 

İlk paylaşımı; “MAKAM MEVKl SAHlBl OLUP DA 5 DAKKADA 3000-5000 BEĞENİ VE YORUM ALlP; SADECE MEVKİDAŞLARlYLA MUHATAP OLAN SAYIN BÜYÜKLERİM SİZİN DE KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN.” şeklindedir. İnce bir gönderme yapmış sayın hocam. Öncelikle kendisini tebrik ederim. Bir zekanın ürünü ne de olsa. Paylaşımını büyük harflerle yapmış olması da kırgın ve kızgınlığını göstermektedir. İçeriğinde yerden göğe kadar haklı olsa da maalesef sayın hocamın alacağı yoktur. Çünkü herkes kendi liginde oynamalıdır. Asla yukarıya gözünü dikmemeli, yazıp paylaştıklarını makam sahiplerinin beğenip yorum yapmasını bekleme yoluna gitmemelidir. Kendisini inşallah yakın zamanda iyi makamlarda görürüz. Ki bunu fazlasıyla hak ediyor doğrusu. Ama muhtar fıkrasını da unutmamalı derim kendisine. Hani adam muhtar seçildikten sonra evinin balkonunda eşiyle birlikte yemek yerden eşine aşağıdakileri göstererek “Hanım! Nereden nereye…Daha biz de dün şu aşağıdakiler gibiydik” demiş ya. Umarım paylaşımı yapan kardeşimiz de hak ettiği makam ve mevkilere gelince muhtarın yaptığı gibi olmaz. Ama şunu da unutmamalı hocamız, yukarıda olmak başka bir şey, insan tatmayınca bilemez. Makamdan insan aşağıdakilere acıyarak bakıyor, ama acıdığıyla kalıyor. Fakat gözü hep yukarıdadır. Çünkü yükselmenin sınırı yoktur. Sonra neyi eksiktir onun da diğerlerinden? Gözünü aşağıya çevirirse yukarıları göremez. Mutlaka yukarıdakilere göz kırpmalıdır. Senin paylaşımını beğenip de ne yapacaktır? Sonra kendisine bir fayda sağlamaz. Biliyorsunuz Super Lig’deki bir takımın PTT Ligindeki bir takıma gol atması hanesine puan yazdırmaz. Bu, boşa kürek çekmek gibidir. Makam sahiplerinin kendisiyle aynı sayfada görünmesini bir şans, Allah’ın bir lütfu olarak görmeyi bilmeli. Dolgu malzemesi olarak onların paylaşımlarını beğenmeli, yorum yapmalıdır. Bu konuda son söz kendisine, “Yerini ve haddini bil sayın hocam!”

İkinci paylaşımı: “FACEBOOK'TA OLUP DA HİÇ ORTAMA GİRMEYEN; HER ŞEYİ GÖREN BİLEN  GİZEMLİ ARKADAŞLAR! SİZLERİN DE KANDİLİ MÜBAREK OLSUN.” şeklindedir. Bu paylaşımı da yerinde ve doğru maalesef.  Böylelerinin sayısı çoktur. Bu tipler ne paylaşımda bulunur ne de paylaşılanı beğenip yorum yazarlar. Bu sanal aleme girmez, hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranırlar, her türlü paylaşıma göz atarlar ve çıkarlar. Toplum içerisinde de paylaşımlardan haberi yokmuş gibi davranmayı iyi becerirler. Bunlar tecahülüarif sanatının sosyal medyadaki uygulayıcılarıdır. Niyetleri nedir bilinmez ama mutlaka bir bildikleri vardır. İçlerini yarıp bakma imkanımız yok. Onlar hakkında sadece yorumda bulunabiliriz. Bunlar sosyal medyaya çok takılır görüntüsü vererek seviyelerini düşürmek istemiyor olabilir. Paylaşımlarda renk verdiği takdirde görüşünün ortaya çıkacağını ve ileride gelmek istediği makama engel olabilir endişesini taşıyor olabilir. Bunların bir iyiliği sosyal medyadaki arkadaş sayının fazla olmasına katkıda bulunurlar. Bunu da onların bir iltifatı olarak değerlendirmek lazım. Seninle aynı profilde yer almak aynı zamanda bir cesaret örneğidir. Eksik olmasınlar!..

İster katılır ister katılmazsınız. maalesef benim değerlendirmem bu şekilde acıdır. 23/06/2017



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde