İki bin öncesi aynı okulda çalıştığım bir fizik öğretmeniyle, sonrasında hiç karşılaşmadım. Sosyal medya aracılığıyla vefat ettiğini öğrendim. Yakınlarına başsağlığı kendisine rahmet diliyorum.
Vefatının ardından, birlikte
yaşadığımız anekdotlar gözümün önüne geldi. Belki hisse çıkarırız düşüncesiyle
bazı anekdotlara ve kendisi hakkında bazı bilgilere yer vereceğim.
İlginç bir kişilikti. Fikri, zikri
farklı biriydi. Çalıştığı okul İHL olmasına rağmen herhangi bir konuda aykırı
görüşünü söylemekten kaçınmazdı. Fazla konuşur, her konuda fikrini söylerdi.
Hoş sohbet biriydi.
Kendisiyle boş derslerde ve
teneffüs aralarında laflardım.
Ortaokulu imam hatip ortaokulunda
okumuş. Babası, dindar ve mütedeyyin biri olmasına rağmen kendisi mütedeyyin
değildi. Açıkça söylemese de edindiğim intiba, inanmayan biriydi.
Yaz tatilinde herkes memleketine
giderken sıcak bir iklim olmasına rağmen o, memleketine gitmezdi. Konuşmasından
anladığıma göre babasıyla anlaşamıyordu. Zannedersem küs idi.
Bir gün babasıyla arasında geçen şu
anekdotu anlattı. Çocukken belki de İHO'da okurken babası her gün bu arkadaşı
sabah namazına kaldırır. Her sabah kalkardın, kalkmazdın atışması yaşarlar.
Babası ne kadar uğraşsa da bu arkadaş namaza kalkmaz. Yine bir gün babası onu namaza
kaldırdığında babasına, "Sen ben yaşında iken namaz kılıyor muydun, sabah
namazına kalkıyor muydun" diye sorar. Kalkmazdım ve kılmazdım cevabını
verir babası. "O zaman bana karışma" der. Babası da bir daha
karışmaz. Bu arkadaş küçüklüğünde kılmadığı namazı, büyüdüğünde de kılmazdı
aynı okulda çalışırken. Cumaya bile gitmezdi.
Hiç içtiğini görmesem de içki
içtiğini gizlemezdi. Okula sarhoş geldiğini görmedim. Tüm içki çeşitleri ve
tatları hakkında derin bir bilgiye sahipti. Bu bilgisinin bana çok faydası
oldu. O zamanlarda günlük bulmaca doldururdum. Gazetelerin günlük bulmacaları
yeterli gelmez, kitapçıdan bulmaca kitapları satın alırdım. Bu uğraş sonucunda
kelime hazinemi epey geliştirdiğimi düşünüyorum. Bulmacalarda boş kalan yerler
içki isimleri idi. Bu konuda Fransız olduğumdan, bu boşlukları doldurmak için
bu öğretmenin gelmesini beklerdim. Kapıdan girer girmez, hocam, dört harfli bir
içki, beş harfli bir içki ismi söyle derdim, kaç harfli olursa olsun, hepsini
söyler, sayesinde boşlukları doldururdum.
Şu
anlattığı da ilginç: “Köy veya kasaba, küçük bir yerleşim yerinde çalışırken okulun
din kültürü öğretmeniyle arkadaş olur. Birkaç defa evine davet eder. Din öğretmeni
evli olmasına rağmen davete kendisi icap eder. Evde eşiyle birlikte oturup kalkarlar,
yemek yerler, çay içerler. Bir defasında da din öğretmeni bu arkadaşı evine çağırır.
Öğretmen belirtilen gün ve saatte din öğretmeninin evine gider. Kapıyı çalar. Kapıyı
din öğretmeninin hanımı açar. Karşısında bu öğretmeni görünce kapıyı açar ama kapının
arkasına kendini gizler. Öğretmen bu duruma şaşırır ama belli etmez. İçeri geçer.
İki öğretmen otururlar. Epey bir oturduktan sonra ‘Hocam, eşiniz hasta mı yoksa’
der. Hayır cevabı alınca, ‘Bir manisi mi var” der. Yine hayır cevabı alır. ‘O zaman
niye yanımıza gelip oturmuyor. Ayrıca beni görünce niye kaçtı’ sorusunu sorar. ‘Bizde
böyle, biz ayrı otururuz’ cevabını verir. Bu cevaba bozulur. ‘Madem böyle. Bize
o kadar geldin. Biz seni eşimizle karşıladık. Birlikte oturduk. Bu hassasiyetini
niye hiç söylemedin? Ben eşinle oturmam demedin de evinde bunu uyguluyorsun. Bundan
sonra arkadaş da olmayalım. Birbirimize gidip gelmeyelim’ diyerek evi terk eder.
Bu anekdotun ardından, hocam bu uygulama size garip gelebilir ama bu toplumun çoğunda
bu şekil ayrı oturma var. Buna da saygı duymak lazım. Biz de ayrı otururuz dedim
ise de ikna olmamıştı.
Anlattığım iki anekdot üzerinde düşünmeye değer. Namazı sevdirmeden, zamana yaymadan, çocuk psikolojisini düşünmeden çocuğu zorlamak, baskı yapmak bu arkadaşta olduğu gibi ters tepebilir. Haremlik-selamlık oturmalarında bu toplumun iki ayrı anlayışı var. Bu konuyu ilişkiyi kesme noktasına getirmeden çözmek gerek. Giyim ve kuşama riayet edildiği, konuşmalara dikkat edildiği takdirde yeri geldiği zaman birlikte oturmada bir sıkıntı olmayacağını düşünüyorum.