Dünü değerlendirdik veya değerlendiremedik. Dünü
değerlendirdik ise bugün meyvelerini yeriz. Şayet değerlendiremedik ise dün
geçmiştir. Bugüne bakmak lazım. Bugün neredeyiz desek de bazıları nedense bir
türlü geçmişle yaşamayı terk etmiyor. Çünkü geçmişle yaşamaya devam ediyorlar.
Temizlik konusu gelse, niye temiz değiliz desen, Avrupa
temizliği bizden gördü denir. Tamam, Avrupa temizliği bizden görmüş olabilir.
Bugün temizlik konusunda neredeyiz?
Bilim, bilimde niye yokuz dersin. Tüm bilimsel gelişmelerin
temelinde biz varız. Şunu biz bulduk, bunu biz bulduk. Avrupa bizden aldı
denir. İyi de bugün bilim adına ürettiğimiz, patentini aldığımız neyimiz
var?
Avrupa niçin gelişmiş, biz niye gelişemedik dersin. Onların
gelişmesinin temelinde, kan, gözyaşı ve sömürgecilik vardır. Bir zamanlar biz
de gelişmiş idik. Biz de sömürseydik, bugün ileri olurduk. Biz dünyaya adalet
dağıttık denir. İyi de sömürmeden gelişmek mümkün değil mi? Bugün üretimin,
katma değer üretmenin neresindeyiz? İslam dünyası bugün tüketici durumunda.
Ayrıca adalet dağıttık ise adaletin olduğu yerde huzur olur, güven olur, fitne
ve fesat olmaz. O devlet yıkılmaz. Devlet olmanın gereğini yerine
getirememişiz, çağı okuyamamışız. Bu yüzden yıkılmışız. Başkalarının
gelişmesinin kökeninde sömürme olsa da ayakta durmanın gereğini yerine getirmiş
olmalılar ki hala ayaktalar hala güçlüler hala sözleri geçiyor.
Biz niye ahlaki yönden kendimizi geliştirememişiz dersin.
Avrupa kanun ve ceza korkusuyla ahlaklı denir. Adamlar ahlakı ve etik değerleri
oturtmuş. Bunu kanun ve cezayla sağlamış. Biz de sağlayalım da nasıl sağlarsak
sağlayalım diyemiyoruz.
Hayat pahalılığı var, enflasyon yüksek dersin. Bu tespite
katılacağımız yerde, efendim, eskiden mal yoktu, kuyruklar vardı. Biz neler
gördük neler. Ne var bunda. Pahalı da olsa şimdi alabiliyoruz deriz. Hızımızı
alamayız. Şu falan gelse de gör gününü deriz.
Hasılı hep bugünü dünle kıyaslarız. Geçmiş tarihi
şahsiyetleri ya överiz ya kötüleriz. Övgü ve sövgü üzerine yaşayıp gidiyoruz.
Kısaca bugüne gelmemek için geçmişle yaşıyoruz. Bugünkü eksiklerimizi kapatmak
için geçmişe sığınıyoruz. Geçmişe sığınıyor, geçmişle avunuyoruz.
Geçmişle yaşayınca, haliyle günümüze gelemiyoruz ve yerimizde
saymaya, gerisin geri gitmeye devam ediyoruz. Geçmişle yaşayınca güne dair ne sözümüz
var ne etkimiz ne de yetkimiz.
Geçmişle yaşamak öyle zannediyorum bir psikolojiyi, bir ruh
halini ortaya koyuyor. Bugünkü ezikliğimizi geçmişle kapatma hali; bir ego tatmini,
bir ezikliği ve bir kompleks halini gizleme olsa gerek.
Geçmiş bizim tarihimizdir. Hatasıyla, sevabıyla bizimdir. Beğensek de beğenmezsek de atacak ve satacak halimiz yok. Yapmamız gereken, geçmişle bağımızı koparmadan geçmişle geçmişte yaşamayı bırakmak, bugüne ve yarına dair yeni şeyler söylemek, yeni şeyler üretmektir. Bu da övgü ve sövgüyle değil, bugünün çağını okumak, çağa uygun yaşamak için kafa yormaktır. Ötesi işin kolaycılığına kaçmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder