Ana içeriğe atla

Dupuytren Kontraktürü (1)

Bu yazımda “elin bağ dokusu bozukluğu anlama gelen Dupuytren Kontraktürü hakkında bilgi vermek istiyorum:

Dupuytren Kontraktürü, avuç içinin cilt ve cilt altı dokusunun hastalığına denir. Elde, parmak eklemlerinde meydana gelen sertlik ve parmakların açılmaması halidir. Nadir görülen bağ dokusu bozukluğudur.

Avuç içi derisi altında yer alan lifli dokunun kalınlaşması ve kısalması ile sertleşmiş bir nodül oluşur. Akabinde burada çok sertleşmiş bir doku bandı görülür. Dolayısıyla etkilenen parmak birkaç ay veya daha uzun bir süre boyunca avuç içine doğru çekilmeye başlar. Sonra sabit bir pozisyonda kalır ve geri çekilmez. Kalın ve sert bir doku şeklini alan cilt ve cilt altı dokusu, parmakları avuç içine doğru çeker ve elin hareketlerini kısıtlar. Genellikle 4. veya 5. parmaklarda sık görüldüğü gözlemlenmiştir.

Genellikle orta yaş (40 yaş ve üstü) erkeklerde ortaya çıkar. Şeker hastaları, elini çok kullanan ağır işte çalışanlarda daha sık olmakla birlikte bu hastalığın nedeni net olarak bilinmemektedir.

Hastalığın belirtileri:

Parmakların avuç içine doğru çekilmesi, 

Avuçta sert şişlik ve çukurluk, (Avuç içinde oluşan şişkinlik ve sertlik ile bir veya birkaç parmağın açılmaması, hastalığın belirtileri arasındadır.) Ağrı oluşturmayan hastalık, yalnızca kişinin hareket kabiliyetini olumsuz olarak etkiler.

Etkilenen parmağın avuç kısmında kalın kordonlar meydana gelebilir. Bu kordonlar parmakların eğilmesine ve geriye çekilme olmasına neden olur.

Bu hastalık genellikle ağrıyla seyretmez. Hastalar bunu elini zemine koyarken düz bir şekilde koyamaması ile fark eder.  

Kişi parmaklarını rahatlıkla kullanamaz. Örneğin elini cebine sokma, el sıkışma, el yıkamak gibi aktivitelerde zorluklar yaşar.

Hastalığın tanısı; şikayetler ve muayene ile konulur.

Ağrı oluşmadığı için hastalar  genellikle tedavi olmayı erteler ancak bu durum hastalığın daha da ilerlemesine neden olur. 

Tedavisi ameliyattır. Ameliyat genel anestezi veya koldan lokal uyuşturmayla yapılır. Elin damar ve sinirleri korunarak ince şekilde sert ve kalınlaşmış cilt altı ve cilt dokusunun açılması gerekir. Cerrahi tedavi ile hastanın avuç içerisinde oluşmuş olan nodül ve bantlar çıkartılır. İyileşme genellikle 2-3 haftayı bulur. Fizik tedavi uygulamaları ile de el ve parmak kullanımını gerektiren aktivitelere dönüş hızlandırılmıştır.

Dupuytren Kontraktürü (bağ dokusu rahatsızlığı) ile ilgili bilgileri “umutsinaersoy.com.com” ve “mmustafacimen.com.com” sitelerinden alıntı yaptım.

Pek bilinmeyen, çoğu kimsede görülmeyen bu hastalığı ele almamın sebebi böyle bir hastalığa maruz kalmamdır. Bunu da diğer yazımda ele almak istiyorum.

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    40 yaş üstü erkeklerde görülen bu rahatsızlığınızdan dolayı size geçmiş olsun dileklerimi tekrar ileterek, acil şifalar diliyorum. Binde bir ya da milyonda bir görülen rahatsızlıklardan birine, ben de yakalandım. Benimkisi de yaşlılıktan mütevellit göz arkası retina jöle sıvısının bozulmasından kaynaklı bir göz hastalığı. Şu anda görmemde bir sıkıntı yok. Sadece sağ gözümde küçük bir sinek görüntüsü göz hareketlerime bağlı bir şekilde devamlı duruyor.
    Benim de parmaklarımda ara ara tendom rahatsızlıkları görülüyor. İşte bunların hepsi yaşlanmaya bağlı hastalıklar.
    Selam ve saygılarımla birlikte sağlıcakla ve esen kalın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size de çok geçmiş olsun. Allah başka keder ve sert vermesin. Kimseyi aciz bırakmasın. Her organ gibi göz de önemli. Ender görülen göz rahatsızlığınız ve tendom durumu için de şifalar diliyorum. Dediğiniz gibi yaşa bağlı olarak organlarda hastalıklar meydana geliyor. Her eşyanın arıza yapması ve bir müddet kullanım ömrü bittiği gibi insan da aynı kanuna tabi. Geldik gidiyoruz. Kimseye muhtaç olmadan ve işlevsiz organımız olmaksızın emaneti almayı nasip etsin hepimize. Ender görülen göz rahatsızlığınız rağmen görmende bir sıkıntı yaşamaman sevindirici.

      Sil
  2. Allah acil şifalar versin çok geçmiş olsun hocam

    YanıtlaSil
  3. Allah elden ayaktan düşürmesin
    Dermansız dert vermesin. Sabrımızı ve şükrümüzü artırsın.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde