Ana içeriğe atla

Özlü Sözler (4)

83.Düşünmek kolaydır, yapmak zordur. Dünyada en zor şey de düşünüleni yapmaktır. Goethe

84.Eğer elinizde bir çekiç varsa, herşey gözünüze bir çivi gibi görünmeye başlar. Abraham Muslow

85.En büyük bilgelik kendine egemen olabilmektir. Eurıpıdes

86.Felaketlerin başlıca kaynağı, ölçüsüz arzularımızdır. Diyojen

87.Geçmişi değiştiremezsin ama gelecek daha elinin içindedir. Hugh White

88.Görev büyük şey yapmak değil gerekeni yapmaktır. Dr. A. Carrel

89.Gömleğin ilk düğmesi yanlış iliklenince diğerleri de yanlış gider. C. Bruna

90.Gözlerin konuştuğu dil, her yerde aynıdır. G. Herbert

91.Güler yüzle söylenen bir yalanı bir anda yuttuğumuz halde, acı gerçeği ancak damla damla yutarız. Diderot

92.Güzel olan sevgili değil, sevgili olan güzeldir. Tolstoy

93.Hayata yapılacak o kadar çok hata var ki aynı hatayı yapmakta ısrar etmenin anlamı yok. Sartre

94.Hepimiz yaşamın kısalığından söz ederiz de boş geçen zamanlarımızı nasıl kullanacağımızı bilmeyiz. Seneca

95.Her şeyden önce iyi olalım, ondan sonra mutlu oluruz. J. J. Rousseau

96.Hiç kimse başarı merdivenini elleri cebinde tırmanmamıştır. J. Keith Moorhead

97.Hiçbir şey için “Benimdir” deme. Yalnızca “Yanımdadır” de. Çünkü ne altın ne toprak ne sevgili ne yaşam ne ölüm ne huzur ne de keder her zaman seninle kalmaz. D. H. Lawrence

98.İnsan gençliğinde öğrenir, yaşlılığında anlar. Eschenbach

99.İnsan hak ve ahlak unsurlarını kendi tarafına kazandığı zaman, her türlü ayaklanmayı bastırabilir. Aksi takdirde top ve tüfek kullansa bile zaferi kaybeder. F. W. Forester

100.İnsanın yapabileceği en büyük kötülük kendisine olan güvenini kaybetmesidir. Lytton

101.İnsanlar gençliklerinde para kazanmak için sağlıklarını harcıyorlar; yaşlandıklarında ise sağlıklarını kazanmak için biriktirdikleri paraları harcıyorlar.

102.İnsanların birbirlerini tanımaları için en iyi zaman, ayrılmalarına yakın zamandır. Dostoyevski

103.Kadınların ve kitapların cildine bakan yanılır.

104.Kalp denize benzer. Fırtınaları, sakin zamanları ve taşkınlıkları vardır. Bazen de derinliklerinde inciler gizlidir. Heine

105.Kaplumbağaya dikkat et. Ancak kafasını çıkarıp risk aldığında ilerleyebiliyor. J. B. Conont

Not: Alıntıdır. 

Yorumlar

  1. Yıllar hatta yüzyıllar öncesinden söylenmiş Özlü Sözler ne kadar değerli. Anlamları geçerliliğini hiç kaybetmiyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yıllar, yüzyıllar geçse de iyi, güzel ve özlü sözler aynen geçerliliğini koruyor.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde