Ana içeriğe atla

Özlü Sözler (5)

106.Kendi kendini değiştirmenin ne kadar güç olduğunu düşünürsen, başkalarını değiştirmeye çalışmada şansının ne kadar az olduğunu anlarsın. Voltaire

107.Kendimizden ne denli habersiz olduğumuzu, yazdıklarımızı yeniden okurken anlarız. Paul Valery

108.Kuru pantolon ile balık tutulmaz. Cervantes

109.Meyvesi çamura düşüyor diye ağaca mı lanet edilir? HOLDERON

110.Nokta kadar çıkar için virgül gibi eğilenler, sonunda düz hat olup çiğnenmeye mahkumdurlar. La Edri

111.Öyle horozlar vardır ki öttükleri için güneşin doğduğunu sanırlar. H. Dunant

112.Para her şeyi yapar diyen, para için her şeyi yapar. Benjamin Franklin

113.Rüzgar yangın için neyse, ayrılık da aşk için odur. Küçüğünü söndürür, büyüğünü körükle. La Rochefoucauld

114.Sadelik, iyilik ve doğruluk olmayan yerde büyüklük yoktur. Tolstoy

115.Sefalet içindeyken mutlu günleri anımsamak denli büyük bir acı yoktur. Dante

116.Size gül veren elde her zaman biraz koku kalır. Çin atasözü

117.Su balıksız olur, balık susuz olmaz. A. Nihat Asya

118.Suçu bağışlayan asildir, ancak özür dileyen daha nasıldır. Alphons Daudet

119.Tazılar kendileri koşar ama efendileri için avlarlar. Shakespeare

120.Vasat öğretmen anlatır. İyi öğretmen açıklar. Usta öğretmen gösterir. Büyük öğretmen ilham verir. Arthur Ward

121.Yalanı rastladığın yerde doğrula, yalanlar doğrulanmak içindir. Thomas Carlyle

122.Yaşamda en kolay şey insanın kendisini aldatabilmesidir. Çünkü her insan istediği şeyin genellikle gerçek olduğuna inanır. Demosten

123.Yiğit dediğin, güreşte rakibini yenen kimse değildir. Asıl yiğit kızdığı zaman öfkesini yenen kimsedir. Prophed Mohammad

124.Yiğitlik intikam almakta değil, tahammül göstermektedir. W. Shakespeare

125.Zaman ne çıkarır ne böler. Fakat öyle bir biçimde toplar ki çarpma bile onun yanında küçük kalır. Bob Talbert

Not: Alıntıdır. 

Yorumlar

  1. Ne güzel özdeyişler. Her biri bir hayat dersi niteliğinde.
    Paylaşımınıza teşekkür ederiz.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde