Ramazan geldi mi dini yönümüz ağır basar, gündemimiz din
olur, dinle yatar, dinle kalkarız. Gazetelerimizin dini konularla ilgili
köşeleri ve sayfaları televizyonların da hem dini, hem de imsak ve sahur
programları olur. Halkın ihtiyaçlarına cevap verilmeye çalışılır. Bu da
doğaldır.
Doğal olmayan ramazanda orucun öneminden, faziletinden
bahsedilmesi. Orucu bozan ve bozmayan durumlara yer verilmesi. Orucun niçin
tutulması gerektiğinin önemi üzerine durulması. Artık ramazan iklimine girdik,
orucu konuşmaktan ziyade orucu yaşamak ve tutmak gerekiyor diye düşünüyorum.
Nasıl ki namaza başladığımız zaman namaza kendimizi veriyor, iftitah tekbiri
ile birlikte her şeyi geri plana itip sadece Ona doğru yöneliyor ve namazdan
bahsetmiyorsak oruç tutarken de orucu konuşmayalım, onu yaşayalım istiyorum.
Oruç tuttuğumuz gibi orucun da bizi tutmasını sağlamamız lazım. Sürekli
aklımızda orucu tutmak değildir bir defa oruç. Bu günleri Allah'ın günlerinden
bir gün kabul edip rızkımızın peşinde koşarken helalinden yemeyi, ramazanın
mana ve önemine uygun yaşamayı kendimize düstur edinmeliyiz.
Hiçbir işimizi ihmal etmeden, ötelemeden, kırıp dökmeden bu
manevi iklimi yaşamamız lazım. İşimizi aksatmadan ibadete daha fazla zaman
ayırmalı, hayır ve hasenat kapısını sonuna kadar açmalıyız. Kur'an ayı da
denilen bu ayı Kur'an'la geçirmenin mutlaka yolunu bulmalıyız. TV karşısında
konuşulanları izlemekten, yatağın içinde iftarı beklemekten başka rızasını
kazanacak, vicdanımızı rahatlatacak işlere imza atmamız lazım diye düşünüyorum.
Tuttuğumuz oruç hiçbir şeyimize mani olmamalı, yüreğimize yük olmamalı, rutin
işleri en güzel olacak şekilde takip etmeli, eş ve dosta çat-kapı ziyaretler
yapmalı.
Acıkmayacak ve susamayacak işleri yapmaktan kaçınmalıyız.
Çünkü oruç acıkmadır, susamadır, nefsi terbiye etmedir, sabretmedir, açlığın
kıymetini bilmedir. Evin bir köşesinde pinekleme değildir. Dört gözle ramazanın
bitmesini bekleme değildir. Bu rahmet ayında rahmetine kavuşabilmek için hayata
dört elle sarılmadır, külfeti rahmete dönüştürmedir, kırgınlıkları ve küskünlükleri
bitirmedir, dualarımıza başkasını ilave etmedir, Müslüman’ın derdiyle
dertlenmedir, ihtiyaç sahibinin ihtiyacını görmedir, rızayı Bari için yapılması
gerekenin en iyisini yapmadır. Miskin miskin oturma değildir, ataletin değil
bereketin gelmesi için hareket etme vaktidir; kırmadan, dökmeden ahiret azığına
hazırlanmadır, keremine şükretmedir, bu ayın her gününü kadir bilmedir,
kıymetini bilenlerden olmak için çabalamadır, tartışmalardan uzak kalmadır.
Dini, orucu konuşmaktan ziyade yaşamalıyız. Kal ehli
olmaktan hal ehli olmaya yönelmeliyiz. Fetvaya göre değil takvaya göre
yaşamalıyız. Ramazanda yaşadığımız iklimi diğer on bir aya yayma çaba ve
iradesini göstermeliyiz. Gündüz naim, gece kaim olmamalıyız. Bunu yerine
gündüz saim, gece kaim olmalıyız. Orucu uykuya tutturmamalıyız. Namazları
cemaatle kılmanın yolunu bulmalıyız. Sofralarımızda mükellef sofra kurmadan
mümkün olduğunca uzak kalmalıyız. Nefsimizin gündüz çektiği eziyeti akşam
midemizden almayalım. Kötü söz kem gözden sakınalım.
Az yemek, az uyku uyumak prensibimiz olmalı kısaca. 31/05/2017
Az yemek, az uyku uyumak prensibimiz olmalı kısaca. 31/05/2017