16 Nisan itibariyle Türkiye, yıllardır uyguladığı parlamenter sistemini
bırakarak partili cumhurbaşkanlığı seçimi için evet dedi. Her ne kadar sistem
değişikliği tamamen 2019 seçimlerinden sonra yürürlüğe girecek olsa da
Cumhurbaşkanının partisine üye olması ve genel başkan seçilmesiyle birlikte
şimdiden yeni sisteme girmiş sayılır ülke.
Yeni sistem ülkeye ne getirir ne götürür? Zamanla hep beraber göreceğiz.
Yeni sistemi isteyenler parlamenter sistemdeki aksaklıklara işaret ediyor,
cumhurbaşkanlığı sisteminin daha iyi olacağını ifade ediyorlardı. Sistem
değişikliğinin ülkenin yararına olacağı inancıyla halkımız isteyenlerin
muradına olacak şekilde bu yeni sisteme geçit vererek görevini yaptı.
Şimdi sırada yeni sistemi isteyen ve uygulayacak olanlardan halkın beklentileri
var. Birlik-beraberlik ve toplumsal barış ortamının sağlanması için halkın
beklentilerine cevap verilmesinde fayda vardır. Nedir o beklentiler?
1.PKK, DAEŞ, FETÖ gibi ülkemize kasteden, bağımsızlığımıza göz diken ve çok
canlar yakan terör örgütlerini yok etmek için devletin kalıcı tedbir ve
uygulamalara yer vermesi,
2.Üretime dayalı bir ekonomiye geçilmesi, piyasada ekonomik canlanmanın
sağlanması, ekonominin sağlam temellere dayandırılması,
3.Kamuya personel, öğretmen ve idareci alımında ahbap-çavuş görüntüsü veren
sözlü mülakat uygulamasından vazgeçilmesi, yerine objektif ve ölçülebilir
merkezi sınav sisteminin yürürlüğe konması, sınavı geçen adayların kim ve neci
olduğunu araştırmak için güvenlik soruşturmasına yer verilmesi, güvenlik
soruşturmasından temiz çıkan adayların göreve başladıktan sonra görevini ihmal
edip etmediğinin denetlenmesi,
4.Suçluyla mücadele ederken suçlu-suçsuz ayrımının iyi yapılması, bu konuda
hata yapılmaması; masumların zan, iftira vb töhmet altında kalmaması ve
mağduriyete uğramaması için görev yapanların kazı çalışması yapan bir arkeolog
hassasiyeti içerisinde olması,
5.Adalet mekanizmamızın hızlı işlemesi, verilen ceza ve salıvermelerde kamu
vicdanının "Adalet yerini buldu" diyecek şekilde
rahatlatılması, sapla-samanın iyi ayırt edilmesi, adalet duygusunun
sulandırılmaması, tuzun kokutulmaması,
6.Kamuda azami tasarruf bilincinin sağlanması; karşılama, izzet ve
ikramlarda israftan kaçınılması, kamu malının yetim malı olduğu bilincinin
olması,
7.Eğitim ve öğretime bir neşter vurulması, ders saatlerinin ve ders
çeşitlerinin azaltılması, öğrenci ve velinin okul ortamı dışında kurs, etüt,
özel derslere ihtiyaç duymamasının sağlanması, eğitim ve öğretimde tam gün
yasasının çıkarılması, öğretmene performans sisteminin getirilmesi, sınav
odaklı bir başarı kriterinden süreç odaklı bir sürece geçilmesi, ölçülebilir
kriterlerle öğrencinin sınıfta kalması; eğitim ve öğretimde, öğretime verilen
not kadar davranışa da not verecek bir sistem uygulamasına geçilmesi,
8.Milli Eğitimde sık yönetmelik değişikliğinden vazgeçilmesi, çok yönlü
düşünülerek çıkarılan yönetmeliğin daha uygulamaya geçmeden değiştirilme yoluna
gidilmemesi, özellikle idareci atama yönetmeliğinin sezonluk değiştirilmemesi,
liyakat ve ehliyete dayalı sistemin getirilerek zamana, zemine, kişilere göre
değişiklik yoluna gidilmemesi,
9.Kamu adına verilen ihalelerde ve yönetici atamalarında ihalenin hep belli
kişi ve zümreye ait kişilerde kalmayacak şekilde bir sistemin getirilmesi,
10.Dış politikada mesafe alabilmek için diklenmeden dik durmanın yanında
kazan kazan politikasının benimsenmesi, ilişkilerde diplomatik dilin
kullanılması,
11.Farklı görüşlere tahammül
edilmesi, istişareye önem verilmesi…
Gördüğüm kadarıyla halkın beklentisi bayâ çokmuş… Bir oy verdi ya,
ister de ister! Neyse atalarımız ne demiş: “İsteyenin bir yüzü, vermeyenin iki
yüzü kara.”
* 24/05/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder