31 Mayıs 2017 Çarşamba

Ramazanda ne yapalım?

Ramazan geldi mi dini yönümüz ağır basar, gündemimiz din olur, dinle yatar, dinle kalkarız. Gazetelerimizin dini konularla ilgili köşeleri ve sayfaları televizyonların da hem dini, hem de imsak ve sahur programları olur. Halkın ihtiyaçlarına cevap verilmeye çalışılır. Bu da doğaldır.

Doğal olmayan ramazanda orucun öneminden, faziletinden bahsedilmesi. Orucu bozan ve bozmayan durumlara yer verilmesi. Orucun niçin tutulması gerektiğinin önemi üzerine durulması. Artık ramazan iklimine girdik, orucu konuşmaktan ziyade orucu yaşamak ve tutmak gerekiyor diye düşünüyorum. Nasıl ki namaza başladığımız zaman namaza kendimizi veriyor, iftitah tekbiri ile birlikte her şeyi geri plana itip sadece Ona doğru yöneliyor ve namazdan bahsetmiyorsak oruç tutarken de orucu konuşmayalım, onu yaşayalım istiyorum. Oruç tuttuğumuz gibi orucun da bizi tutmasını sağlamamız lazım. Sürekli aklımızda orucu tutmak değildir bir defa oruç. Bu günleri Allah'ın günlerinden bir gün kabul edip rızkımızın peşinde koşarken helalinden yemeyi, ramazanın mana ve önemine uygun yaşamayı kendimize düstur edinmeliyiz. 

Hiçbir işimizi ihmal etmeden, ötelemeden, kırıp dökmeden bu manevi iklimi yaşamamız lazım. İşimizi aksatmadan ibadete daha fazla zaman ayırmalı, hayır ve hasenat kapısını sonuna kadar açmalıyız. Kur'an ayı da denilen bu ayı Kur'an'la geçirmenin mutlaka yolunu bulmalıyız. TV karşısında konuşulanları izlemekten, yatağın içinde iftarı beklemekten başka rızasını kazanacak, vicdanımızı rahatlatacak işlere imza atmamız lazım diye düşünüyorum. Tuttuğumuz oruç hiçbir şeyimize mani olmamalı, yüreğimize yük olmamalı, rutin işleri en güzel olacak şekilde takip etmeli, eş ve dosta çat-kapı ziyaretler yapmalı.

Acıkmayacak ve susamayacak işleri yapmaktan kaçınmalıyız. Çünkü oruç acıkmadır, susamadır, nefsi terbiye etmedir, sabretmedir, açlığın kıymetini bilmedir. Evin bir köşesinde pinekleme değildir. Dört gözle ramazanın bitmesini bekleme değildir. Bu rahmet ayında rahmetine kavuşabilmek için hayata dört elle sarılmadır, külfeti rahmete dönüştürmedir, kırgınlıkları ve küskünlükleri bitirmedir, dualarımıza başkasını ilave etmedir, Müslüman’ın derdiyle dertlenmedir, ihtiyaç sahibinin ihtiyacını görmedir, rızayı Bari için yapılması gerekenin en iyisini yapmadır. Miskin miskin oturma değildir, ataletin değil bereketin gelmesi için hareket etme vaktidir; kırmadan, dökmeden ahiret azığına hazırlanmadır, keremine şükretmedir, bu ayın her gününü kadir bilmedir, kıymetini bilenlerden olmak için çabalamadır, tartışmalardan uzak kalmadır.

Dini, orucu konuşmaktan ziyade yaşamalıyız. Kal ehli olmaktan hal ehli olmaya yönelmeliyiz. Fetvaya göre değil takvaya göre yaşamalıyız. Ramazanda yaşadığımız iklimi diğer on bir aya yayma çaba ve iradesini göstermeliyiz. Gündüz naim, gece kaim olmamalıyız. Bunu yerine gündüz saim, gece kaim olmalıyız. Orucu uykuya tutturmamalıyız. Namazları cemaatle kılmanın yolunu bulmalıyız. Sofralarımızda mükellef sofra kurmadan mümkün olduğunca uzak kalmalıyız. Nefsimizin gündüz çektiği eziyeti akşam midemizden almayalım. Kötü söz kem gözden sakınalım.

Az yemek, az uyku uyumak prensibimiz olmalı kısaca. 31/05/2017


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder