Cuma akşamı teravihe gitmek için evden çıktım. Nerede
kılayım derken daha önce gitmediğim bir camiye yöneldim. Caminin alt kat dolu
olduğu için üst kata çıktım. Ezanın okunmasına beş dakika vardı. İmam ramazanla
ilgili vaaz veriyordu. Yanıma yirmi-yirmi beş yaşlarında bir genç oturdu. İmam
vaazını noktalarken ezan da bitmişti bu arada. Yatsının ilk sünnetini kılmak
için ayağa kalkmaya davrandığımda yanımdaki genç moralimi bozdu. Bugün size bu
sinir edici hareketten bahsetmek istiyorum.
Namaza kalkarken yanımdaki genç bana doğru eğilerek “Bu
şekil gömleği kıvırmak ve kısa kol ile namaz kılmak mekruh” dedi. ‘Ne demek
istiyorsun? Başka işin yok mu senin, git işine’ dercesine elimle işaret ettim.
Bana “Sen bilirsin, benden söylemesi” dedi. Bir daha da bana karışmadı.
Birlikte yan yana namazımızı kıldık. Namaz
arasında ceketini çıkardı gencimiz. Acaba kendi gömleğinin kollarını kıvırmış
mı diye dikkat ettim. Gömleğinin kollarını kıvırmamıştı gencimiz. Benden başka
gömleğinin kolunu kıvıran var mı diye safın sağına soluna ve arkaya göz attım.
Aynı bölümde birlikte namaz kıldığımız kişilerin yarıdan fazlası gömleğinin
kollarını ya benim gibi kıvırmış ya da kısa kollu idi. Garibim hangi birini
düzeltecekti bir ramazan boyunca… Keşke düzeltmeye ilk önce kendinden başlasa.
Çünkü tahiyyattan kalkarken elleriyle yere destek vererek kalkıyordu. Bildiğim
kadarıyla bu şekil kalkış da mekruh olsa gerek.
Ayrıca namaz takkesi diye başına giydiği takke de öyle zannediyorum “Made in
Chine” yazılı idi.
Niyetim gencin hatasını aramak ve bulmak değil. Olay basit
olmaya basit ama moral bozucu cinsten. Bu türden kişilere zaman zaman camilerde
rastlamak mümkün. Camilerde yaşlıların olur olmaz çoğu şeye karıştığını
biliyordum da gençlerin rastladığına pek şahit olmamıştım.
***
Lisede okurken gittiğim caminin imamı namaza gelemeyeceği
zaman namazı kıldırmam için bana tembih ederdi. Ben de ezanı okuduktan sonra
elime sarığı-cübbeyi alır, sünnet kıldığım yere koyardım. Namaz kıldırmaya ehil
birkaç kişi vardı camiye gelen. Onlardan biri gelirse sarığı-cübbeyi onlara
teklif etmekti niyetim. Yine bir gün sarığı ve cübbeyi namaz kıldığım yere
koydum, yaşlı bir amca geldi yanıma ve kendinden emin bir şekilde, “Bu sarığı
ve cübbeyi giy. Çünkü bunlar yere konmaz” diyerek bu giysilerin önemine işaret
etmişti. Yine bu tipler başı açık ve çorapsız namaz kıldığına karışırlar. Camide
namaz harici bağdaş kurmana, küçük çocukların ön saflara durmasına, çocukların
gülüşmelerine ve konuşmalarına da müdahale ederler. Çocuklar namaza gelmez
olduğunda da “Çocuklar camiye gelmez oldu” serzenişinde bulunurlar.
İlk teravihe bismillah derken bana gömleğin kolunu
kıvırmanın mekruh olduğunu söyleyen gencimiz başta olmak üzere camide kendince
irşat görevinde bulunan kişilerin samimi olduklarından şüphem yok. Çoğu da iyi
niyetli bunların. Fakat dinden bir kural gibi söyledikleri furuatın furuatı
olsa gerek. Keşke şekle önem verdikleri kadar öze dair bir şey söyleseler.
Sonra söyleyecekleri ortamı önce bir test etseler. TEPAV’ın yaptığı araştırmaya
göre bu ülkenin yüzde 42’i düzenli bir şekilde beş vakit namazını kılıyormuş. Keşke
bu tipler namaz kılanlarla uğraştıkları kadar namaza gelmeyen kişilere karşı bu
uyarı görevlerini yapsalar. Şekle ve giysiye önem verdikleri kadar kıldığımız “Namaz
bizi hayasızlık ve kötülüklerden –niçin-
arındırmıyor?” diye düşünüp bunun üzerine kafa yorsalar… Ayrıca kişileri
düzeltmeden önce o kişileri iyi bir şekilde tanımalarında fayda var. Bu işlerde
usul-metot ve zamanlama önemli.
Ben camilerde olur-olmaz uyarı görevi yapan bu tiplere ‘Güney
müftüleri’ diyorum. Üzerlerine vazife olmadığı halde olur olmaz her şeye
karışırlar. Madem çok hevesliler, keşke düzeltme işine ilk önce camilerin ön
saflarında boş yer olduğu halde en arkada duvara bitişik saf tutan kişilerden
başlasalar. Zira camilerde en önemli sorun bunlar. Başkasının saflardaki boş
yere geçmesini engelleyen problemli tiplerdir bunlar. 28/05/2017
* 29/05/2017 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder