Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Yabancılar Sorunu

Suriyeli, Afganlı veya Afrikalı yabancıların normalin üzerinde dikkat çekecek şekilde bu ülkede barındığı bir gerçek. Kimi bu ülkeye yerleşmiş, bu ülke vatandaşlığın geçmiş kimi de geçici göçmen statüsünde. Ortadoğu'da huzur olmaz, yarın başka ülkelerde iç kargaşa ortaya çıkarsa, bu ülkeye yeni göçmenlerin gelme ihtimali de her zaman için var. Statüsü ne olursa olsun yabancıların çoğu birçok sektörde çalışıyor. İçlerinde dilenen kimseye pek rastlamadım. Kendi ekmeklerini kendileri kazanıyorlar. Burada yabancı seviciliği veya düşmanlığı yapacak değilim. Dikkat çekmenin dışında bugün istisnalar hariç toplumsal bir infiale sebep olacak şekilde pek problem oldukları yok. Yalnız zaman zaman gerginlik yaşandığı ve gerilimin yükseldiği de bir vakıa. Problem çıktıktan sonra nasıl çözeriz üzerine kafa yoracağımıza, ileride muhtemel yabancı problemine dikkat çekerek tedbir alınması gerektiğini düşünüyorum. Muhtemel tehlikeye gelirsek, yabancıların yoğun olduğu yerlerde; ırkçılığın, milliye...

Suriyeliler Gider mi?

Esed rejiminin yıkılıp Suriye'de meydana gelen yeni durum sonrası, Suriyeliler memleketlerine döner mi, dönmez mi soruları zaman zaman ikili görüşmelerde soruluyor, TV ekranlarında tartışma konusu oluyor. Gitmezler bunlar diyen çoğunlukta. Giderler ama çoğu kalır diyenler var. Bunlar giderse sanayi işçi bulamaz. O yüzden hepsi gitmesin diyen sayısı da az değil. Dersine girdiğim sınıflarda tek tük Suriyeli öğrenci var. Lise talebesi bunlar. Suriye'deki gelişmelerin ardından bunlara Suriye'deki gelişmeleri nasıl gördüklerini sordum. Gelişmelerle ilgili pek bir bilgileri yok. Küçük yaşta gelmişler. İyi oldu, kötü oldu bile demiyorlar. Ülkelerine dönme düşüncelerinin olup olmadığını sordum. Bir tanesi bilmem dedi. Bir diğeri, "Evimiz yıkıldı. Gitsek bile evimiz yok. O yüzden gitme düşüncemiz yok" dedi. Bir başkası da "Evimiz yıkıldı. Şimdilik buradayız. Babam bir ara gidecek. Orada duracak. Evi yeniden yaptırınca bizi alacak. Biz o zamana kadar burada okullarımız...

Yükselmenin Hududu

•⁠ ⁠IMEI kayıt ücreti, 31.692 TL’den 45.614,20 TL’ye, •⁠ ⁠3 yıl üzeri pasaport harcı, 7.833 TL’den 11.274 TL’ye, •⁠ ⁠Yurtdışına çıkış harcı, 500 TL’den 710 TL’ye, •⁠ ⁠Araç muayene, (otomobil) 1.821,60 TL’den 2.621,80 TL’ye, •⁠ ⁠Telsiz kullanım ücreti, (aylık) 14,94 TL’den 21,50 TL’ye, •⁠ ⁠1.6 motor, 1-3 yaş arası MTV, 5.851 TL’den 8.421 TL’ye, •⁠ ⁠B sınıfı ehliyet harcı, 3.945,40 TL’den 5.678,60 TL’ye, •⁠ ⁠En düşük trafik cezası, (radar) 1.506 TL’den 2.167 TL’ye, •⁠ ⁠Gelir vergisi ilk dilimi, 110.000 TL’den 158.000 TL’ye, •⁠ ⁠Aylık beyanname damga vergisi, 308,30 TL’den 443,70 TL’ye yükseltildi. Yukarıda yer verdiğim harç, vergi ve ücret listesi Resmi Gazetede yayımlanan 2025 yılına ait vergi zamlarıdır. Matematik bilginiz iyi ise harç, vergi ve ücret oranlarının ne kadar olduğunu en iyi siz bilirsiniz. Ben orandan ziyade fiyatların füze gibi havaya yükseldiğini gördüm. Vergi listesinin sonundaki “yükseltildi” fiili de buna işaret eder. Yükselmek demek göğe yükselm...

Bir Başarı Hikayesi (4)

Hülasa, sermaye ile başladığı ticaret hayatında büyüdü de büyüdü. Holding sahibi oldu. Çoğu sektörlerde var. Bu noktaya, tırnaklarıyla kazıyarak geldi. Bildim bileli çalışır. Çoğu geceler plan yapmaktan, iş koşturmaktan uyumamıştır. Pandemide yurtlar kapalı olmasına rağmen ayakta kalmayı becermiştir. İşler nasıl diye sorsam, her defasında şükür der. Geldiği noktayı, gözü karalığını, başarısını, merdivenleri basamak basamak çıkmasını hep takdir etmişimdir. Acı tatlı hayatını yaz yaz bitmez. Çünkü bu ömrüne çok şey sığdırdı. İşte tüm bunlar gözümün önüne sinema şeridi gibi geldi. Ama o kadar yükün altından alnının akıyla kalkan, anasından doğduğu andan itibaren koşuşturan, gücüne güç katan bu arkadaş, annesinin beklenmedik ölümünü unutamadı. Nasıl unutsun ki. Ana gibi yar olmaz dedikleri bu olsa gerek. Anasıyla birlikte çıktı bu yola. Her türlü sıkıntıyı birlikte göğüslediler. Duasını hep arkasında hissetti. Tabir yerinde ise çıktığı bu yolda yol arkadaşı idi annesi. Ama annesi, ço...

Bir Başarı Hikayesi (3)

Kayseri'den Konya'ya geçiş yaptım. Konya'da okula devam ediyorum. Babasının gelip benden aylık 50 lira alacaksın vebaline rağmen arkadaşımın evine bir daha gitmedim. Aylar sonra arkadaşım beni buldu. Şu kadar aylık paran birikti. Babam bana verdi deyip söz verilen burs toplamını vermişti. Arkadaşın annesiyle babası ayrıldı. Babası arkadaşıma, "Annen mi, ben mi? Tercihini yap" demiş. Arkadaş da annem diyerek ceketini alıp evden çıkar. Bir hafta kadar annesiyle birlikte bir arkadaşının evinde misafir olur. Daha fazla kalamaz. Güç bela bir ev tutar kiralık. Ev tutmakla iş bitmez. Eve eşya lazım. Bir şekilde halledilir. Bir hafta on gün kadar perde yerine camları yer sofrasıyla kapatırlar. Bu kadar zor durumda olduğunu bilmiyordum. Çünkü belli etmezdi. Taziyede fırsat bulup anlatmıştı. Ev tutmakla iş bitmez. İş de lazım. Birinden bin mark borç alır. Bu paraya bir Anadol satın alır. Bunun arkasını açtırarak pikap yapar. Pazarların girişine, çıkışına birer eleman bu...

Bir Başarı Hikayesi (2)

4-5 yıllık sıra arkadaşlığının ardından lise bitince yollarımız ayrıldı. O açık öğretim okumayı tercih etti, bana ise Kayseri yolu görünmüştü. O açık öğretimle birlikte tavuk çiftliği olan babasının işlerini yürüttü. Ben ise Kayseri'de iki yıl okudum. Okurken de zaman zaman Talas'a giderek iş buldukça inşaatlarda çalışırdım. Çalışmaya mecburdum. Çünkü paraya ihtiyacım vardı. Memleketten para gelmezdi. Nasıl göndersinler. Çünkü evde yok ki bana göndersinler. Kredi yurtlardan üç ayda bir 18 bin lira alırdım. O da çok sembolik bir para idi. Bir aylık ihtiyacımı bile karşılamazdı. Bir de Bekir Doğanay sayesinde Türk Anadolu Vakfı burs veridi. Miktarını hatırlamıyorum ama üç aylık krediden daha iyiydi bildiğim kadarıyla. Kayseri'de iken şimdilerde Kayseri Öğrenci Yurdu olan Talas Erkek Öğrenci Yurdunda kalırdım. ASTAŞ diye bir yemek firması yemek getirirdi yurda. Herkes her akşam değişik yemek yerken ben fiyatı uygun diye her gün ya nohut ya da kuru yerdim. O kadar çok yemişim...

Bir Başarı Hikayesi (1)

Annesi vefat eden bir arkadaşın cenazesine katıldım. Birkaç gün sonrasında da taziyeye gittim. İki üç gün sonra bir arkadaşla birlikte ikinci defa taziyeye gittiğimde, annesinin nasıl öldüğünden bahsetmiş ve ağlamıştı. Onu ilk defa ağlarken görmüştüm. Annesi, hastane dönüşünde abdest alırken vefat etmiş. Sanırım beyin kanamasından olsa gerek. Birkaç ay sonra sesini duymak için telefonla aradım. Sesi iyi gelmiyordu. Hayırdır, hasta mısın dedim. Hasta değilim. Ama ben atlatamadım daha dedi. Bir an için neyi atlatamadığını hatırlayamadım. Sonra öğrendim ki annesinin vefatını atlatamamış. İşe gidip gitmediğini sordum. Gidiyorum ama öğleye kadar durup eve geçiyorum dedi. Ömrünü işe adamış biri olarak bildiğim bu arkadaşın işine bile ara vermesini öğrenince, durumun ciddi olduğunu anladım. Ne diyeceğimi bilemedim. Annen senin her şeyin idi. Unutulması zor ama ölenle ölünmez. Hayatın cilvesi bu. Bu süreci atlatmak için işine yoğunlaş türünden bir şeyler söyledim. Birkaç gün sonra y...