Ana içeriğe atla

Aile Yılı

2024 yılı hepimizin bildiği gibi emekliler yılı idi. Çoğu meslek grubunun sadece bir günü varken koca 365 günün emeklilere tahsisi, öyle zannediyorum, hepsini olmasa da bazılarını mutlu etti. Öyle ya kimin oldu bugüne kadar koca bir yılı.
Bu emekliler yılında yetmez ama emeklilere çok şey verildi:
Şezlonglar bedava oldu.
Defaten beş bin lira verildi.
% 37 olması gereken zamları önce 45'e, sonra 50'ye çıkarıldı.
Kök maaşı en düşük emeklilere bir alt limit belirlenerek maaşınızı şu kadara çıkardım denildi.
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait sosyal tesislerden % 15 indirimle yararlandırıldılar.
Tren ve otobüs ücretlerinde % 10 indirim yapıldı.
15.07.2024-16.08.2024 tarihleri arasında KYK yurtlarında bir hafta ücretsiz kalma imkanı verildi.
İkiİkini bayramda toplamda 6 bin lira ikramiye verildi.
Hepsi olmasa da bir kısım emekli temsilcileri Beştepe'de ağırlandı. Burada olanlar hallerinden o kadar memnundu ki haklarında yapılan konuşma büyük alkış aldı.
Hasılı emekliler yılında emekliler yaşadı. Ama uzun bir yıl olsa da sayılı günler bitti. Tekrar 2025 yılını da emeklilere versek, bu ülkede sadece emekliler yok. Başkası da var. Üstelik verilmesi gerekenler verildi, yapılması gerekenler yapıldı. Fazlası kabak tadı verirdi. Zaten emekliler de yeter bu kadarı dedi sonunda.
Peki, 2025 yılı boş mu kalacaktı? Nitekim boş bırakılmadı. Aile yılı ilan edildi.
Öyle zannediyorum, 2024 yılında ihya edilen emeklileri gören aileler, 2025 bizim yılımız, yaşadık diyecek.
2025’in ailelere tahsis edilmesi çok isabetli olmuştur. Çünkü aile önemlidir. Hazır doğum oranı gerilemişken bu aile yılı ailelere çok iyi gelecek. Bakarsınız bu aile yılında;
Evliliği gecikmiş olanlar evliliklerini bu aile yılında yapacak.
Evli olup çocukları yoksa bu aile yılında çocuklarının olması için gayret gösterecek.
Çocukları varsa da bir çocuğumuz da aile yılında olsun denecek.
Bu aile yılında doğan çocuklar göğüslerini gere gere biz aile yılında doğduk diye övünecek.
Böylece bu aile yılında evliliklerde artış olduğu gibi nüfus patlaması da olacak. Tehlike çanları çalan nüfusumuz da artacak.
Öyle zannediyorum, emekliler yılında emeklilere verilen hakların çoğu aile yılında ailelere de verilecek.
Şezlong vazgeçilmez olmakla beraber ailelere bazı teşvikler de verilebilir:
2025 yılında evlenenlere sıfır faizli ve taksitli evlilik kredisi verilebilir. Devletin buna gücü yetmezse emeklilere verilen defaten beş bin lira aile kuracaklara da verilebilir. Burada yapılması gereken, beş bini verirken beklenti enflasyonunu da dahil ederek beş bin lirayı güncellemek.
Yaz dönemi kredi yurtlarda veya devlete ait sosyal tesislerde bir hafta tatil yaparken çocuğu ana rahmine düşenlere ilave teşvik verilebilir.
Öcalan da umut hakkından yararlanmak, aynı zamanda evlenmek istiyormuş. Bunu da aile yılına denk getirmede fayda var. Hatta evlenecek çiftler, isterlerse evlilik tarihlerini Öcalan’la aynı güne denk getirebilir.
2025 yılında çocuğu olan veya bu yılda hamile kalıp 2026 yılında doğan çocukların bez, mama, zıbın gibi masraflarını devlet karşılayabilir. Hatta bu dönemde doğanlara devlette iş bulma garantisi de verilebilir.
Kısaca aile yılında evlenenlere ve doğum yapanlara devlet kesenin ağzını açabilir.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...