Ana içeriğe atla

Suriyeliler Gider mi?

Esed rejiminin yıkılıp Suriye'de meydana gelen yeni durum sonrası, Suriyeliler memleketlerine döner mi, dönmez mi soruları zaman zaman ikili görüşmelerde soruluyor, TV ekranlarında tartışma konusu oluyor.
Gitmezler bunlar diyen çoğunlukta. Giderler ama çoğu kalır diyenler var. Bunlar giderse sanayi işçi bulamaz. O yüzden hepsi gitmesin diyen sayısı da az değil.
Dersine girdiğim sınıflarda tek tük Suriyeli öğrenci var. Lise talebesi bunlar. Suriye'deki gelişmelerin ardından bunlara Suriye'deki gelişmeleri nasıl gördüklerini sordum.
Gelişmelerle ilgili pek bir bilgileri yok. Küçük yaşta gelmişler. İyi oldu, kötü oldu bile demiyorlar.
Ülkelerine dönme düşüncelerinin olup olmadığını sordum. Bir tanesi bilmem dedi. Bir diğeri, "Evimiz yıkıldı. Gitsek bile evimiz yok. O yüzden gitme düşüncemiz yok" dedi. Bir başkası da "Evimiz yıkıldı. Şimdilik buradayız. Babam bir ara gidecek. Orada duracak. Evi yeniden yaptırınca bizi alacak. Biz o zamana kadar burada okullarımıza devam edeceğiz" dedi.
Görüştüklerim ülkemizde yaşayan tüm Suriyelileri yansıtmasa da gözlemlerimi söylersem, Suriyelilerin büyük çoğunluğu bu ülkede kalır. Çünkü önemli oranı Türk vatandaşlığına geçti.
Çoğu bu ülkede kendi işini açtı.
Önemli bir kısmı maaşlı olarak çalışıyor.
Bu ülkede yaşamaktan memnunlar mı bilmiyorum. Ama memnun olmasalar da iyi kötü işi varsa, aldığı ücret evini geçindiriyorsa, başını sokacak bir ev almışsa veya oturduğu evin kirasını verebiliyorsa pek azı hariç gitmezler.
Niye gitmezler? Çünkü Suriye'ye gitseler, hayata ve her şeye yeniden ve sıfırdan başlayacaklar. Bu ülkeye ilk geldikleri zaman çektikleri sıkıntıyı kendi memleketlerinde yaşayacaklar. Kendi doğup büyüdükleri memleketleri olsa da orada kendilerini iş beklemiyor. Çoğunun evi de yoktur. Varsa da yıkılmıştır.
Çoğu bekle gör modunda olacak.
Ne zaman giderler? İleride Suriye imar edilir, konut sıkıntısı olmaz, istihdam ihtiyacı ve imkanı olursa, iç savaş ve terör olmazsa, oradaki imkanlar buradan fazla olursa, belki o zaman gidebilirler.
Gelişme sonucu ülkelerine dönenler İçişleri Bakanı’nın açıklamasına göre 21 günde 6 bin aile (35 bin kişi) dönmüş. Daha önce Suriye’ye dönenlerin sayısı ortalama 338 iken bu sayı, son gelişmeyle birlikte 1700'e yaklaşmış.
 Öyle zannediyorum, eski gayrimenkullerine birileri çökmesin diye gidiyor gidenler. Bir kısmı da bu ülkede umduğunu bulamayanlar olmalı.
Gidenlerin ne kadarı kalıcı olmak için gidiyor, bunu zaman gösterecek. Umduklarını bulamazlarsa, gidenlerin bir kısmının bir şekilde tekrar geri döneceğini düşünüyorum.

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    İlla ki bazıları gidecek. Ama büyük bir çoğunluğu Türkiye'de kalacak!
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...