Annesi vefat eden bir arkadaşın cenazesine katıldım. Birkaç gün sonrasında da taziyeye gittim.
İki üç gün sonra bir arkadaşla birlikte ikinci defa taziyeye gittiğimde, annesinin nasıl öldüğünden bahsetmiş ve ağlamıştı. Onu ilk defa ağlarken görmüştüm.
Annesi, hastane dönüşünde abdest alırken vefat etmiş. Sanırım beyin kanamasından olsa gerek.
Birkaç ay sonra sesini duymak için telefonla aradım.
Sesi iyi gelmiyordu.
Hayırdır, hasta mısın dedim.
Hasta değilim. Ama ben atlatamadım daha dedi.
Bir an için neyi atlatamadığını hatırlayamadım.
Sonra öğrendim ki annesinin vefatını atlatamamış.
İşe gidip gitmediğini sordum.
Gidiyorum ama öğleye kadar durup eve geçiyorum dedi.
Ömrünü işe adamış biri olarak bildiğim bu arkadaşın işine bile ara vermesini öğrenince, durumun ciddi olduğunu anladım. Ne diyeceğimi bilemedim. Annen senin her şeyin idi. Unutulması zor ama ölenle ölünmez. Hayatın cilvesi bu. Bu süreci atlatmak için işine yoğunlaş türünden bir şeyler söyledim.
Birkaç gün sonra yanına uğrayıp yüz yüze görüşeyim, destek olayım diye düşündüm.
Evde otururken arkadaşın bu hâletiruhiyesi beni etkiledi.
Yaşantısı gözümün önüne bir film şeridi gibi geldi:
İlk 1979 yılında orta 1.sınıfta okurken tanımıştım kendisini.
Çok asosyal olduğum yıllardı. Yanıma gelir benimle muhabbet ederdi.
Sonraki yıllar hukukumuz biraz daha ilerledi. Lise boyunca da aynı sırada sıra arkadaşı olduk.
İmkanı yerindeydi. Her zil çaldığında özellikle sabahki derslerin teneffüsünde kantine giderdi. Beni de yanında birlikte götürürdü. Olmaz dedimse de bensiz gitmezdi. Her defasında da çay ve tost alırdı. Sayesinde çokça tostunu yedim. Buram buram tüterdi tost. Yemesi de çok güzeldi. Mahcubiyetten, istemem, ben tokum desem de bayılırdım tosta. Nasıl bir tostsa, doyurmazdı beni. Yedikçe acıktırırdı.
Ben pek kantine gitmezdim. Çünkü cebimde harçlığım pek olmazdı. Ne kadar sevsem de yedikçe bıkmadan usanmadan zevk ve iştahla yesem de benim için tost yemek lüks kaçardı.
Çok nadir yemişimdir. Ama hem yurtta hem de okulda kantinin yakınından geçerken sucuklu tostun kokusu bana kadar gelir. Ah param olsa da bir yesem derdim.
Evlendikten sonra imkanım oldu. Bir tost makinesi aldım. Zaman zaman tost yaparım evde. Ama yediğim hiçbir tost öğrenci iken yediğim ve kokusunu aldığım tostun hazzını vermedi. Demek ki yoklukmuş o lezzeti veren bana. Varlıkmış eski tadı vermeyen bana.
Neyse arkadaşımın kesesine bereket. Sayesinde tost özlemimi giderdim.
Sınavlarda hiç kopya çekmişliğim yok. Ama yardım etmişliğim var. Çoğu meslek derslerinde yardım isterdi. Öğretmenler hep A ve B grubuna ayırırdı. Ben kendiminkini yapmadan onun cevaplarını kağıdımın üzerinde yazar, o da oradan yan gözüyle çekerdi. Bunu da her ziyaretine vardığımda tanıştırdığı insanlara anlatır, sayesinde şu şu dersleri geçerdim der. (Devam edecek)
Yorumlar
Yorum Gönder