Ana içeriğe atla

Ramazanın İşaret Fişeği Recep

Recep,

Aylardan bir ay demeyin.

Aynı zamanda erkeklere verilen bir isim demeyin.

Farklı aylardan biridir.

Üç ayların başlangıcı ve başıdır.

Ramazanın işaret fişeğidir.

Geldi mi recep.

Ramazana sayılı günler kalmıştır.

Bir bakmışsınız şaban, ardından ramazan.

Ramazan deyip de geçmeyin.

On bir ayın sultanı kabul edilir.

Bir ay boyunca oruca niyet edilir.

Oruç fobisi olanlara düşer bir kabus.

Sanırsın ki Karadeniz'de gemileri battı.

Nasılsa bir ay değil mi demeyin.

Recep, şaban geçmişse, bu da geçer demeyin.

Bilin ki recep ve şabandaki hız ramazanda yok.

Görünce ilgiyi ramazan. Yavaştan alır gitmeyi.

Gitmeye hiç niyeti olmaz.

Madem beni seviyor ve gitmemi istemiyorsunuz,

O zaman ağırdan alayım der.

Durur da durur.

Durmakla da kalmaz. Dilini damağını kurutur.

Akşamı iple çekersin.

İftarla beraber sofraya verirsin kendini.

Üzerine bir çay içeyim keyif atayım dersin.

Gevşeme, bırakma kendini. Daha var 20 rekat teravih var der.

Teravihin ardından şöyle uzun oturayım dersin.

Gözünü önüne gece vakti yapılan sahur gelir.

Sabaha dinç kalkmak için sahura kalkmak gerek.

Sahuru yapmayınca psikolojik yönden çöküyor insan. Sahura da kalkamadım dedirtir insana.

Hasılı uzun oturtmaz seni. Elin mahkum yatacaksın.

Uykulu uykulu sahura kalkar, atıştırırsın.

Gözünden uyku akıyor.

Yatayım diyorsun.

Sabah namazı var.

Ezanla birlikte kılıp yatayım zira sabah mesai var diyorsun.

Süleymaniye'den bir ses: Daha imsak başlamadı. Sabah namazı vakti girmedi. Bekleyeceksin. Değilse namazın olmaz diyor.

Diyanet ise boş ver sen Süleymaniye'yi. Bal gibi olur namazın. Aha bu da ezanı diyor.

Haliyle kafan karışıyor.

Bir de iş var sabah sabah.

Ya alternatif imsak vaktini bekliyorsun ya da bobalı boynuna Diyanet'in diyorsun.

Bu durum bir ay boyunca mütemadiyen böyle devam eder.

Memurun pazartesi sendromu gibi oruçta zorlananlar, ramazanın çıkmasını iple çekerken, devreye, olsa da daha tutsak, ne zaman geldi, ne zaman bitiyor diyenler giriyor.

Pazartesi sendromu gibi oruç tutanlar neyse de olsa da tutsak diyenlere, madem öyle. Yılın diğer günlerini de oruçlu geçirin, elinizden alan mı var demek lazım.

Bir de ramazan yaklaşırken şu orucu nasıl yırtarım deyip doktor doktor dolaşanlar var. Çünkü hasta bunlar. Bir doktor dese ki oruç tutamazsın. Dünyalar onların olur. Gelir yanına. Doktor yasakladı. Tutamıyorum der. Oruç oruç onları teselli etmek de sana düşer.

Hasılı ramazanın işaret fişeği üç ayların başlangıcı recep, bana bu gözlemleri gözümün önüne serdi.

Benden aktarması. Gerisi size kalmış. 

Yorumlar

  1. Merhabalar Sayın Hocam.
    İbadetlerin içinde en çok Ramazan Orucunu severim. Üç ayların başlangıcı olan Recep ayına girince beni bir heyecan sarar. Çok çabuk geçer iki ay ve Ramazan ayına kavuşurum. Oruç tutmayı çok severim. Dün akşam ezanından sonra hilali gördüm. Şimdi takvim Receb'in biri diyor ve ben hilali bayağı bir yukarıda gördüm. Oysa ilk günkü hilalin gözle görülmesi mümkün değil diyorlar. Dünkü gördüğüm hilal kaç günlüktü acaba?
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Şimdiden Allah kabul etsin. Severek tutmak daha güzel. Şu var ki çoğumuz için oruç zor gelen bir ibadet. Hele sigara içiyorsa, bir de kafasında bitiremiyorsa daha zor gelir. Bir de çalışanlar için uyku problemi oluyor. Aslında orucun zorluğu biraz psikolojik.
    Hilalin ilk günü mü bilmiyorum. Takip de etmedim. Özellikle Ramazan başlangıcında bir zamanlar görüldü, görülmedi tartışmaları olurdu. Şimdi eskisi gibi değil. Yine de ramazan gelince İslam dünyası bu ruyeti hilal yüzünden bugündü, dündü, yarındı ihtilafına düşüyor. Bence de ilk gün çıplak gözle görülmez. Ki günümüzde çıplak gözle takibe de gerek yok. Rasathane sanki daha güvenilir bana göre.

    YanıtlaSil
  3. Merhabalar Sayın Hocam.
    Ben ayın gökyüzündeki olaylarını takip eden biriyim. Amatörce, öyle profesyonel değilim, çünkü ne yüksek bir yerde oturuyorum, ne de elimde gökyüzü olaylarını inceleyecek aletim edevatım var.
    Rasathaneye güvenmek olayı ayrı bir durum. Ben özellikle ayın evrelerini takip etmeyi seven biriyim. Yani ben daha ilk günkü yeni ayı yani rüyeti daha hiç göremedim. Zaten ilk günü görmek çok zormuş. Suudlar uçak kaldırıp izlemek istemişler, ama herhalde onlar da ilk günü göremiyorlar, konuyu tam bilmiyorum ama işte öyle.
    Şimdi çelişkiye gelelim. Eskiden rasathane mi vardı (peygamber döneminde) hilale göre oruca başlayıp, yine hilale göre bayram yapıyorlardı. Eeee, hilalin ilk gününü görmek çok zor, peki o zaman nasıl oruca başladılar, nasıl bayram yaptılar. Hilal biliyorsunuz 30 gün değil, kameri takvimin ayları hep 29 günlüktür. İşte hava bulutluysa, bir gün önce başlayıp 29 günü de tamamlayıp bayram yapıyorlarmış. Aslında orucu 30 gün değil 29 gün tutmalıyız. Çünkü oruç ibadeti ve dini bayramlar kameri ay takvimine göre tutulur ve bayramlar yapılır. Peki neden biz orucu 30 güne tamamlıyoruz hep?
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar, ayın hareketlerini amatör olarak da takip ediyorsanız, bu konuda merakınız varsa hiçbir sakınca yok. Hatta içinize sine sine oruç tutmuş olursunuz.
      Ramazana başlama ile ilgili peygamberin, “Biz ümmi bir (hesap kitap bilmeyen, okur yazar olmayan) bir toplumuz. Hilali görünce başlar, yine hilali görünce bayram ederiz” diyor. Yani hesap kitap bilsek hesap kitap yaparız demektir bu sözün Türkçesi.
      Elbette peygamber zamanında rasathane yoktu. Bu yüzden hilalin hareketlerini izlemişler. Eğer rasathane olsaydı peygamber de rasathanenin imkanlarından yararlanırdı. Peygamber bugün yaşasa çıplak gözle hilali takip etmez, rasathaneyi baz alırdı diye düşünüyorum.
      Geçmişte hilali özetlemek için hilalin daha net görüşeceği yerlere çıkılacak hilal çıplak gözle izlenmiş. Bir veya birkaç kişinin beyanıyla oruca başlanmış.
      Bugün Türkiye dışındaki çoğu İslam ülkesi rasathaneden ziyade çıplak gözle izlemeyi esas aldıkları için oruca başkana ve bayram etmede isabet edemiyorlar. Önce veya sonra oruç tutup bayram ediyorlar. Bu ikilik bu çağda bile maalesef devam ediyor.
      Kanaatim odur ki çıplak göz yanıltır. 1, 2, 3 günlük şeklinde şüpheye mahal bırakır. İlk gün göremediğimiz için belki de hep geç oruca başlanmış bile olabilir. Görüldü, görülmedi şüphesi dolasıyla yevmü şek diye bir günümüz bile var. Ki havanın bulutlu, kapalı olduğu zamanlar görmek mümkün değil. Görüşemediğimiz zaman peygamber de 30’a tamamlamış.
      Bundan dolayı geçmişte rasathaneye güvenmediğim için oruca çoğu zaman üç gün öncesi başlamışlığım var.
      Bugün rasathane kasıt olmadığı müddetçe güneşin doğuşunu, batışını, hilalin ne zaman görüleceğini bilimsel olarak tespit edip önümüze koyuyor.
      Oruç geçen sene de bu sene de 29 gün tutulacak. Kameri takvim bazen 30, bazen 29 çekiyor. Tıpkı miladi takvimin Şubat hariç 30, 31 çektiği gibi.

      Sil
    2. Merhabalar Sayın Hocam.
      Görüşleriniz ve düşüncelerinizi benimle paylaştığınız için çok teşekkür ederim. Ben bu zamana kadar hep diyanetin duyurusuna göre oruca başladım ve bayramı yaptım. Tek bir sefer, değişik bir düşünce akımının ısrarı ile bir ikindi vakti orucumu bozdum. Güya hilal görülmüş de onun için orucu bozarak bayrama geçmişler. Pişman oldum ama, böyle bir durumu yaşadım maalesef.
      Selam ve saygılarımla.
      Selam ve saygılarımla.

      Sil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...