Ana içeriğe atla

Sigaranın Teki

Dediler ki sigaraya zam gelmiş. Daha önce kaç imiş ki şimdi kaç olmuş fiyatı dedim. Adını sanını bilmediğim markaların yeni zamlı fiyatları döküldü önüme.
Yanlış görmedim ise en düşüğü 66 lira, en yükseği 81 lira olmuş paketi.
Adeti kaça geliyor diye hesap makinesini açtım. 81/20= dedim. 4,05 TL çıktı sonuç. Bu demektir ki 05 kuruşu yuvarlarsam en pahalı sigaranın tanesi 4 liraya geliyor.
Sigaranın beherinin 4 lira olduğunu öğrenince, benim öğrenciler beni ayakta uyutmuş dedim. Zam gelmeden önce en pahalı sigara kaç lira idi bilmiyorum ama gençler, zil çaldı. Haydin derse dediğimde, elinde sigara olan çocuk, "Hocam, şunun tanesi 4,5 liraya geliyor. Atılır mı hiç dedi ve istifini bozmadan içmeye devam etmişti.
Gördüğünüz gibi zamlısı bile daha 4,5'u bulmamış. Zamane gençliği. Sanki sordum teki kaça diye.
Öğrenci karşında sigara mı içiyor demeyin. Hem de nasıl?
Çünkü zamane öğrencisi bunlar.
Biz içemezdik hiç demeyin. Dedim ya zamane nesli bunlar.
Giderekten sigara ve çakmak isterlerse veya uzatırlarsa hiç şaşırmayacağım. Siz de buna alışsanız iyi olacak.
Ben buna alıştım. Sadece tanesi 4,5 demelerine takıldım.
Bu arada pahalı sigara içiyorlar. Benden zenginler hani.
Sen yapabilir misin, hocalarının karşısında içebilir misiniz derseniz, derim ki bu nesildeki özgüven bende yoktu. Bugün bile eski hocalarımdan birini görsem, yanlarında içmediğim gibi elimde varsa da atarım.
*
Fakülte son sınıfta iken stajımı yapmak üzere mezun olduğum okula görevlendirildim.
Danışman öğretmen nezaretinde derslere girip çıkıyoruz bir arkadaşla birlikte.
Aradan beş yıl geçmesine rağmen hepsi dersime giren ve beni tanıyan öğretmenlerimdi.
Saygıda kusur etmedim hiçbirine.
Öğrenciliğimde hiç gitmediğim gibi stajyer öğretmenken de öğretmenler odasına girmedim. Teneffüsleri bahçede adımlayarak geçirdim.
Boş derslerde, okulun dışına çıkarak binaların arasına girdim. O zıkkıma olan ihtiyacımı orada sote yerlerde giderdim.
Bugün bile karşılaşsam, birlikte otursak, yanlarında asla içmem. Siz ne derseniz deyin. Adına saygı veya korkaklık deyin, böyle gördüm, böyle uyguluyorum.

Yorumlar

  1. Merhabalar.
    İşte ben bu sigarayı 2006 yılında 750 TL. emekli maaşı alırken bıraktım. Çünkü karı koca ikimiz de içiyorduk ve sigaraya ödediğimiz aylık para emekli maaşımızın 1/3'nü götürüyordu. Bir de artık sigarayı her yerde içemiyorduk. Evlerde artık içilmemeye başladı. Daha sonra yolcu otobüslerinde ve diğer toplu taşıma araçları, ardından kahvehaneler vs. derken, biz bu sigarayı bıraktık ve kurtulduk. Allah herkesi kurtarsın.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil
  2. Allah herkese bırakmayı nasip etsin. Önemli olan hiç içmemek. İçilmeye başlanmışsa irade orta koyup en güzeli bırakmak. Siz de irade koyup bırakmışsınız. Tebrik ederim. Yalnız büyükler bir şekilde bırakırken, bırakamıyorsa da maddi külfetinden dolayı tütüne yönelirken gençler marka sigara içiyor. İçme yaşı da her geçen yıl düşüyor. İşin ilginci 18 yaş altı bu çocuklar tasak olmasına rağmen sigara paketini nasıl alıyor?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Merhabalar.
      18 yaş altı bu çocuklar "TASAK" olmasına rağmen sigara paketini nasıl alıyorlar? Tasak ne demek bilmediğim bir kelime. Bakın, siz hala öğretmen olarak okulda çalışıyorsunuz. 18 yaş altındaki çocukların sigara içtiklerini siz daha çok görüyorsunuzdur. Sayın hocam gerçekten ben çok merak ediyorum. Çocuklar bu illete nasıl bulaşıyorlar. Çok pahalı hocam. Anneler babalar çocuklarının sigara parasına yetişemezler. Hele de kız çocukları, hepsi Mısır tiryakisi sanki, fosur fosur , bir de her yerde içiyorlar. Kadınlar eskiden yolda, sokakta sigara içmezlerdi. Şimdi erkek gibi kadınların da ağızlarında düdük gibi sigara içiyorlar. İktidar sigara ve alkolün tüketilmemesi için bolca zam koyuyor, ama millet inadına içiyor. İçki içen arkadaşlarım bırakalım artık bu illeti demiyorlar ve memlekette kendi rakılarını kendileri yapıyorlar artık. Açık tütün alıp, evde sigara saranlar, bir görseniz, millet rakısıyla sigarasıyla perişanları oynuyorlar. Onlar da bıraksınlar artık öyle değil mi? Zamanında biz de içtik hepsini ama bıraktık. Ne için bıraktı? Sağlığımız için değil, maliyetine yetişemediğimiz için bıraktık. Benim hala kız erkek öğrencilerin durumu endişelendiriyor. Sigaraya parayı nereden buluyorlar. Bizim zamanımızda bakkallar açık sigara satarlardı, onun adı "DAL" dı. Çünkü bizim de bir ara bakkal dükkanımız vardı, gerçi babam sigara satmayı pek sevmezdi, sigara alanlara da "sana her gün bir avuç leblebi vereyim, sen şu sigarayı bırak" derdi. Ben de babama "varsın içsin, sen ticaretine bak" derdim.
      Sayın hocam. Memleketin hali pek iç açıcı değil. Memleketin halini ben hiç iyi görmüyor ve sevmiyorum. Artık nerede incelip kopacak, onu da bize Cenab-ı Hakk gösterecek!
      Ben 1977 Mayıs ayında ilçemizde ilk açılan İmam-Hatip Lisesinin kurucu memuruydum. 1989 yılına kadar, bu okulda memurluk yaptım ve daha sonra 1989 yılında İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne geçtim. Yani İmam-Hatip Liseleri ile ilgili bayağı bir bilgi birikimim vardı. Ama şimdiki İmam-Hatip Liseleri çok farklı; farkını memlekette her gittiğim de okulu ziyaret ederim. Okul binasını yeniden yaptılar. Eski okul binasının ihata duvarı yapımı ile ilgili de çok ilginç bir hikayem var.
      Selam ve saygılarımla birlikte Allah'a emanet olun.

      Sil
  3. T9'un azizliği. 18 yaş altına sigara satılması yasak yazdım ama yasağı tasak şekline dönüştürmüş. Yazdığımı geriye dönüp okumayınca da bu yanlışı görmemişim.
    Çalıştığım okulda öğrencilerin para sorunu yok. Burası eskinin çıraklık eğitimi. Devlet bu okulda okuyanlara teşvik veriyor. 9.10.11. Sınıflara asgari ücretin yüzde otuzunu (6630 TL), 12.sınıflara ise asgari ücretin yarısını (11000) teşvik veriyor. Bu da öğrencilere yetiyor. İçmeyen de yok gibi.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...