Hutbe içerikleri üzerine bir değil, birkaç yazı kaleme
aldım. Bu konuyu her gün ele alsam, hutbe konularını belirleyenlerin, minberde
insanımızın derdini dert edinme gibi bir irade ortaya koyacaklarına dair ümidim
kalmadı. Nice zamandır hutbeler, yatak ve yastığı eksik mışıl mışıl uyutma
görevini yerine getiriyor.
Sizin böyle bir derdiniz var mı bilmiyorum ama ben, hutbe
konularını yasak savma babından, dostlar alışverişte görsün türünden görüyorum.
Gündelik siyasetin dışında, toplumu ilgilendiren her meselenin hutbe konusu
yapılması gerekirken ibadet, taat ve belli ritüellere hapsedilmiş, aynı
konuların temcit pilavı gibi önümüze konduğunu görüyoruz. Nedense Diyanet,
belirli gün ve haftaları takip etmekten başka bir işlev görmüyor. Sanırsınız ki
konu sıkıntısı çekiyor. Ne demek istediğimi çok geriye gitmeden örneklendireyim:
-12.02.2021 tarihli "Manevi huzur iklimine
girerken" başlıklı hutbenin konusu; üç aylar, recep ve regaib üzerine,
-05.03.2021 tarihli "İsra ve Miraç" başlıklı hutbenin
konusu, İsra ve Miraç üzerine,
-12.03.2021 tarihli "İstiklal Marşı" başlıklı
hutbenin konusu, İstiklal Marşının kabulü üzerine,
-26.03.2021 tarihli "Berat Gecesi" başlıklı
hutbenin konusu, adı üzerinde Berat gecesi üzerine...
Verdiğim dört örneğin üçü, üç ayların başlamasıyla birlikte
recep ve şaban aylarında, belirli aralıklarla gelen gece ve kandillere, bir
tanesi de İstiklal Marşına ayrılmış. Üçü, dini günlerden bir tanesi de milli
günlerden. Kısaca belirli gün ve haftalara ayrılmış hutbeler.
Burada, bu konular önemsiz ve gündeme alınmasın anlamı
çıkarılmasın. İnsanımızın belirli günler ve haftalar dışında öğreneceği ve ele
alınmasını istediği başka konu yok mu da hutbeler ağırlıklı olarak bugünlere
ayrılıyor? İllaki bugünler takip edilecekse, pekala toplumu ilgilendiren bir
konu seçilir ve bir güzel işlenir. Hutbenin bitiminde belirli gün için bir
paragraf ayrılabilir: "Muhterem Müslümanlar, perşembeyi cumaya bağlayan
gece Regaib/Miraç/Berat gecesidir. Bugünün gündüzü ve gecesi, Müslümanlar
nezdinde önemlidir. Bugünlere ait belli bir namaz olmamakla beraber gündüzünü
oruçlu, gecesini ibadetle geçirmek faydalıdır. Gecenizi şimdiden
kutluyorum" gibi. Böyle yapmakla hem farklı bir konuya değinilmiş hem de
gece hatırlatılmış olur. Hutbeyi bitirirken de "İnşaatı devam etmekte olan
muhtelif cami ve Kur'an kurslarına yardım talep ediyoruz" denmese, böyle
bir hutbenin tadına doyum olmaz. Hele hutbelerde rutini yerine getirmekten
ziyade Müslümanı bilinçlendiren, dert ve tasalara parmak basan, sorunlara çözüm
önerileri getiren, bu olay hakkında Müslümanların alması gereken tavra dikkat
çeken bir konu işlenirse, tüm cemaat, hatibi dikkatli bir şekilde dinlemeye
odaklanır.
İsterim ki işlenen konu, o haftalık Müslümanların gündemine
girsin. Cumayı kılıp çıkan cemaat evinde, işinde, çarşı ve pazarda bu konuyu
irdelesin. Bir sonraki cumanın konusu ne olabilir diye haftayı iple
çeksin. Konuyu iple çekmeye gerek yok. Konu ilgi çekmediği gibi haftanın
hutbesi de hafta içinde dijital ortama yükleniyor. İsteyen vatandaş cumaya
gitmeden önce açıp hutbeyi okuyabiliyor. Halbuki haftanın hutbesi
hazırlandıktan sonra hutbe metni il müftülüklerinin yazışma sayfasına,
müftülüklerden de cami görevlilerinin e-posta adresine gönderilmeli. Görevli
hatip de e-posta adresinden veya çıktısını alarak hutbeyi irat etmeli. Cumaya
gidemeyenler veya cuma hutbesini camide dinledikten sonra yeniden okumak
isteyenler olur düşüncesiyle cuma namazından sonra o haftanın hutbesi İnternet
ortamına yüklenebilir. Kısaca şunu demek istiyorum: Hutbe, cuma kılındıktan
sonra dijital ortama aktarılmalıdır.
Yazımı sonlandırırken şu konuya tekrar vurgu yapmak
istiyorum. Diyanet hutbe konularını belirlerken çok seçici olmalı. Seçilen
konular Müslümanlar için sadra şifa olmalı. Tez elden belirli gün ve haftaları
mevzubahis etmekten imtina etmelidir. Her sene aynı günlere değinmekten
vazgeçmelidir. Sadece bazı günleri hatırlatmakla yetinmelidir. Bu da hutbede
bir cümlelik bir yer kaplar.
*02.04.2021 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.