Nisa süresi 136.ayette Allah: "Ey iman edenler!
Allah'a, peygamberine ve peygambere indirdiğine ve daha önce indirdiği kitaba
iman edin. Her kim Allah'ı meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve ahiret
gününü inkar ederse apaçık bir sapıklık içerisindedir" buyurmaktadır.
Ayeti diğer ayetlerden ayıran ve dikkat çeken yönü, Allah'ın iman eden
müminlere iman edin demesidir. Müfessirler bu ayetten ne anladıklarını
tefsirlerinde açıklamışlardır. Müfessir değilim. Yarım mürekkep yalamış
biriyim. Okudukça beni etkileyen bu ayet üzerine kalem oynatmaya çalışacağım.
Allah bu ayette iman edenleri
yeniden imana çağırıyor. Buradaki iman edenlerden kasıt içinden inanmadığı
halde dıştan inanmış gibi görünenler olsa gerek. Yani Allah münafıklardan
bahsediyor. Münafık kime denir? İçi, dışı bir olmayan. Müslüman mahallesinde Müslüman
görünen kişilerdir bunlar. Müslüman’mış gibi görünüp kafirlerle iş tutanlardır.
Pirincin içindeki beyaz taştır bunlar. Yerken ayırt edemezsen dişini kırar.
Peygamberimiz bunların üç özelliğinden bahseder:
1.Konuştuğu zaman yalan konuşur,
2.Söz verir, sözünde durmaz,
3.Kendisine bir şey emanet ettiğin
zaman emanete ihanet eder.
Bu tip münafıklığı alimlerimiz
itikadi münafıklık olarak görür. Kafirlerden daha beter olarak değerlendirir.
Bir başka tip daha vardır ki bunlara da amelde münafık denmektedir. Bu tiplerin
inancı var, fakat bu inançları pratiğe dönüşmüyor. Bugün itikadi münafıklıktan
ziyade amelde münafıklığı ele almamız gerekir diye düşünüyorum. Çünkü inancını
fiiliyata geçirmeyen insanımızın sayısı inancına göre yaşayanlardan daha
fazladır.
Ayette Allah'ın iman etmiş
görünenleri yeniden Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve
ahiret gününe imana çağırdığını dikkate alırsak ayetten kastedilen münafıklığın
itikadi münafıklık olduğu anlaşılır. Çünkü Allah burada iman esaslarını saymıştır.
Biz bu tipleri samimiyetsiz olarak değerlendirebiliriz. Çünkü din, her şeyden
önce samimiyettir. Samimiyetin olmadığı yerde din olmaz.
Şimdi bu ayetten hareketle
günümüzde çoğunluğu oluşturan ameli münafıklara bir pay çıkarabilir
miyiz? Yani inandığı gibi yaşamayan bizleri de Allah yeniden Müslüman olmaya
çağırmış olabilir mi? Niye olmasın? Çünkü Allah bu ayette Müslüman görünümlü
münafıkların samimiyetini sorgulamaktadır. Din samimiyet olduğuna göre bu
samimiyet hem inançta hem de amelde olmalıdır. Maalesef bugün inandığını
söylediği halde bu inancını pratiğe dökemeyen başta ben olmak üzere o kadar
insanımız var ki dilimizle vücudumuz ayrı tellerden çalmaktadır. Mademki
samimiyet sınavına tabi tutuluyoruz. O halde ha inançta münafık olmuşuz ha amelde
münafık olmuşuz. Ne fark eder?
Anlatmak istediğim uzuvlarımız amel
etmiyor. Uzuvlarla amel denince hem Allah'a karşı yapmamız gereken görevlerimiz
var hem de kullarına karşı. Allah'a karşı görevlerimiz deyince namaz, oruç gibi
ibadetler akla gelirken kullarına karşı görevlerimiz ise toplumsal barışı
zedeleyen her türlü davranış ve tasarrufumuz akla gelir. Bugün Müslümanların
çoğunda hem Allah'a karşı kulluk görevlerimizi yerine getirmede hem de
kullarına karşı yerine getirmemiz gerekenler de ihmallerimiz büyüktür. Dini
yaşamada bir çıkmazın içerisindeyiz. Dilimiz ne güzel ayet, hadis okuyor,
Müslümanlığı kimseye kaptırmıyoruz. Ama uygulamamız tam tersi olabiliyor. Allah
adil ol diyor ama biz bir hakkı tam teslim etmek için çaba sarf etmiyoruz. Tek
başına bu örnek bile içinde bulunduğumuz içler acısı durumu anlatmaya yeter.
Gönül ister ki hem itikatta hem
amelde Müslüman olalım, dinimizin emrettiği şekilde dini samimiyetle hayatımıza
yansıtalım, insanlara iyi örnek olalım. Bunun için çok bir şey yapmamıza gerek
yok. Yapacağımız tek şey dilimizin söylediğini pratiğe dökmek. Allah bizleri
böylelerinden eylesin.
*12/04/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.
*12/04/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.