İyisin, hoşsun, bir numarasın.
İyi bir karizman var. Cesur mu cesursun! Gözü peksin. Bir
hedefe ulaşmak için bir bedel ödenmesi gerekiyorsa taşın altına vücudunu
koymaktan kaçınmazsın.
Azim ve kararlısın. Asla pes etmezsin. Mazlumun, fakirin
umudusun.
Dur-durak bilmezsin. Dört nala koşuyorsun. Ardından
yetişebilene aşk olsun. Müthiş bir enerjin var.
Ufkun geniş, güzel bir hitabetin var. İkna kabiliyetin
yüksek. Samimi ve içtensin, dertlisin. Yüreğinden konuşuyorsun. Belki de ikna
kabiliyetin bundandır.
Kitleleri ardından sürükleyebiliyorsun.
Söz verdin mi yerine getirirsin. Bu millet, öncülüğünü
yaptığın zihniyet sayesinde bugüne kadar görmediği hizmeti gördü.
Halk sende kendini buldu. Seni kendisi bildi. O yüzden
kimseyi sevmedi seni sevdiği kadar. Sana açık çek verdi. Zirveye çıkardı,
zirveden indirmedi. Hala da zirveden indirmeyi düşünmüyor.
Ama? Son yıllarda işler ne senin istediğin gibi ne de seni
sevenlerin istediği gibi gidiyor. Kazanırken bile zorlanmaya başladın. Eskiden
güle oynaya kazandığın seçimleri şimdi ittifaklar sayesinde kotarıyorsun.
Üstelik eski oyunu da alamıyorsun. Gittikçe mevzi kaybetmeye başladın.
Nedir bunun sebebi? Muhalefet mi güçlendi? Hayır! Bu işleri
senden daha iyi yapacak başka bir alternatif mi ortaya çıktı? Hayır!
Yeni oy gelmiyor, mevcut oyu koruyamıyor oldun. Sakın bu
durum erimeye başlama olmasın!
Siyasete atıldığın ilk günün heyecanı ile çalışıyor,
koşturuyorsun. Buna rağmen bu düşüş niye? Herkesin gördüğünü sen de görüyor,
herkesin sorduğunu sen de soruyorsundur. Ne buldun, bu erimenin sebebi neymiş,
tespit edebildin mi?
Ne tespit ettin, bilmiyorum. Ama ben burada halka tercüman
olacağım. Akıllı, lafını deliye söyletir misali bu konuda ben duygu ve
düşüncelerimi aktarmaya çalışacağım: (Umarım hain ilan edilmem.)
Rakiplerini hor görüyorsun, küçümsüyor, hakaret ediyor ve
onları ezmeye çalışıyorsun. Bence rakiplerini hor görmen sana yakışmıyor.
Üstelik bu tavrın birbirine benzemezleri birbirine kenetliyor. Rakiplerin kim
olursa olsun onlara saygıda kusur etme! Onları hor görme! Zira bu -tenzih
ederim ama- kibir ve büyüklenmenin işaretidir. Bu ise sana yakışmaz.
Çok kızgın ve sinirlisin... Eskisi gibi sakin değilsin.
Biliyorum ihanete tahammülün yok. FETÖ ihanet şebekesinin ihaneti, sakin ve
soğukkanlı olmanın önüne geçti ve dengeni bozdu, hazmedemedin. Akabinde FETÖ
ile mücadele yapacağım diye ehliyet ve liyakati elden bıraktın. Sözlü mülakat
denen ucube bir karara imza attın, hala geri adım atmıyorsun. Sözlü mülakatlar
birçok gencin umutlarını tüketiyor, her geçen yıl mağdur sayısı artıyor.
Atamalarda ehliyet ve liyakatin yerini sadakat, ahbap ve çavuş ilişkisi aldı,
hakkaniyet ve adalet duygusu zedelendi. Bugün Türkiye güven problemi yaşıyor.
İş, FETÖ ile mücadelenin ötesine geçti. FETÖ ile mücadele ediyoruz diye komisyonlar
her önüne gelene vebalı muamelesi yapıyor.
Teşkilatların şımardı. Bugün hiçbirine ulaşılmıyor. Onlar
yatıyor, sen koşuyorsun. Onlar sayende besleniyor, nimetlerden faydalanıyor.
Onlar senden faydalanıyor ama sana hiçbir şey vermiyor, alıyorlar sadece.
Farkında mısın bilmiyorum? Teşkilatların seni ayağından aşağıya çekiyor. Senin
koyduğun prensipleri çiğniyorlar. Sen, trenden inene yol veririz diyorsun.
Senin teşkilatların trenden ineni değil, treni ateşe vereni yeniden aday
yapıyor.
Ekibini kaybettin... Dün beraber yol yürüdüklerin yanında
yoklar. Hep ayrılıp gidenler mi suçlu? Yol arkadaşlarım beni neden bıraktı diye
hiç sordun mu kendine? Unutma ki eski dosttan düşman olmaz, yolda
bulduklarından da dost olmaz. Sonrakiler yüz ağartmaz. Eski kötü, yeni bulduğun
iyiden daha iyidir. Bence eski dostlarını ve yol arkadaşlarını topa tutmaktan
ziyade onları yeniden kazanmaya bak. Demek ki her birinin bir gönül kırgınlığı
var. Hazır "Gönül Belediyeciliği" demişken işe eski yol
arkadaşlarından başla. Zira eski arkadaşlarını yanına çekemeyen halkı yanına
çekemez.
Çok tekrarlamaya başladın, durmadan kıyas yapıyor,
yaptıklarını anlatarak başa kakıyorsun. Niye yeni şeyler söylemiyorsun? Yok mu
yeni bir şey? Zira dün, geçmişte kaldı cancağızım! Unutma ki kıyasladığın
dönemlerde hükümet olanların ortalama ömrü iki yıldır. Üstelik bir tanesi
hariç hepsi koalisyon hükümetiydi. Sen ise 17 yıldır tek başına hükümetsin.
Yani kendi döneminle geçmişi kıyaslaman kabili kıyas değildir. Çünkü geçmiş
dönemin sahibi yok. Zira yamalı bohça gibiydiler. Bugün birçoğu mevta oldu.
Etrafında hata yaptığın zaman seni uyaracak kimse kalmadı.
Yanına seni 7/24 savunan ve öven değil, hata yaptığın zaman seni, yapıcı
eleştirebilecek ve sana yol gösterebilecek kişilerden birkaç tane koy. Onlara
göreviniz beni tenkit etmek, de. Tenkit ve eleştiriye açık ol. Unutma ki seni
her eleştiren düşman değildir, her övenin ve yüzüne gülenin dost olmadığı gibi.
Bilhassa içeriden eleştiriye kulak ver. Seni her eleştireni hain belleme.
Her ağzına geleni söyleme! Yeri geldiği zaman bin düşün,
bir konuş...Benden sana, seni seven bir dost nasihati. Sen de kim oluyorsun?
Haddini bil dersen, bari Şeyh Edebali'nin Osman Bey'e nasihatini bir kere daha
oku! Oku, düşün ve iş işten geçmeden gereğini yap...