—Hala çalışıyor musun bu yaşta?
—Elbette!
—Yeter artık bırakıver!
—Sana ne zararı var çalışmamın?
—Zararı yok da gençlere yok açılsın. Sonra dünyayı sen mi
kurtaracaksın?
—Faydalı olduğuma inandığım müddetçe çalışmak istiyorum.
Dünyayı kurtaramam, doğru. Zaten böyle bir niyetim yok. Kendimi kurtarsam
yeter. Ayrıca benim çekilmemle gençlerin önü açılmaz.
—Bugüne kadar çalıştığınla kazanmışsındır yeterince. Öbür
dünyaya mı götüreceksin?
—Bu işe daha fazla kazanma olarak bakmıyorum. Vücuduma
katkım olsun.
—Bu işin vücudunla ne alakası var?
—Boş duran, hareket etmeyen kişi, vücuduna en büyük ihaneti
yapmış olur. Çünkü hedefi olmayan, yorulmayan vücut çabuk çöker. Bu arada sen
ne yapıyorsun?
—Emekliyim. Günü gelince hemen ayrıldım.
—Şimdi ne iş yapıyorsun?
—Emekliyim ben artık. Daha ne iş yapacağım? Boşum.
—Nasıl vakit geçiriyorsun?
—Yiyorum, içiyorum. Geziyorum, tozuyorum. Namaz vakti
camiye gidiyorum.
—Sonra?
—Daha ne yapacağım başka?
—Bu dediklerini çalışırken de yapabilirsin. Böyle yaparak
yediğinden içtiğinden zevk almazsın. Çünkü vücudun yorulmaz.
—Bu yaştan sonra çalışmayı ne vücudum ne de gözüm çeker.
—Bu senin tercihin, saygı duyarım. Ama çalışmak isteyene de
mahalle baskısı uygulama. İnsan faydalı olduğu müddetçe çalışmaya devam etmeli.
Çünkü insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.
*
—Hocam! Yarın itibariyle 65 yaşından gün aldığın için
resmen emekli oluyorsun.
—Çalışmamda ve verimimde bir sorun mu var?
—Öyle bir şey yok. Allah var, birçok gence taş
çıkartırsın.
—E o zaman?
—Eesi, emekli olmak zorundasın. Çünkü kanun böyle. Bu
yaştan sonra köşene çekilip ölümü bekleyeceksin, çalışamazsın. Çünkü bu yaşta
bir katkın olmaz, verimli olamazsın.
—Başkası nasıl çalışıyor?
—Mesela?
—Mesela siyasete girenler için bir yaş sınırı yok. Parti
genel başkanlarına bak, içlerinde vekili var, belediye başkanı var. Yaşları
ilerlemesine rağmen ülkeyi yönetmek için koşturuyorlar. Madem bu yaştan sonra ben
verimli olamam. Siyasiler nasıl verimli olacak?
—O mesele ayrı. Bizi aşar.
—Aşar biliyorum. Ama bu sınır niye? Madem sınır var, niçin
herkesi kapsamıyor?
—Ama onlar çalışıyor...
—Ben de çalışıyorum.
—Ama onlar başarılı.
—Başarı nerede? Hepsi devlet memuru gibi ne uzuyorlar ne de
kısalıyorlar. İktidar yine iktidar, muhalefet yine muhalefet. Bu işler yıllar
yılı böyle. Hatta içlerinde öyleleri var ki yürüyemiyor, yerinden kalkamıyor,
vekillik görevini yapamıyor, ömrü hastanede tedavi ile geçiyor. “benim katkım
yok, çekileyim kenara” demiyor. Çoğu, Mecliste öleyim, cenazem buradan kalksın
diye bekliyor.
—İlahi hocam! Çok haklısın. Ama alacağın yok. Sen şu evrakı
imzala. Ben de tebliğ etmiş olayım. Sen en iyisi buradaki eforunu bundan sonra
siyasete girerek orada harca.
—Ama beni almazlar ki...tüm köşe başları tutulmuş,
demirbaşlarla dolu.
—...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder