31 Mayıs 2021 Pazartesi

Şüyuu ve Vuku *

Devlet memurları ve devlet adına iş yapanlar, sorumluluk alanlarıyla ilgili işlemleri bağlı bulundukları mevzuat çerçevesinde yerine getirirler. Her kamu görevlisi ve kamu yararına iş yapanlar, işlerini mevzuata göre  yaparlarken aynı zamanda suç olmanın dışında amirinin verdiği diğer görevleri de yapmakla yükümlüdürler. Memur işini yapmaz, savsaklar, özen göstermez veya denetimlerde bir eksikliği ortaya çıkar ise ilgili mevzuat çerçevesinde hakkında inceleme ve soruşturma başlatılır. Suçlu bulunursa disiplin amiri/kurulu tarafından kendisine uyarı, kınama, maaş kesim, kademe ilerleme ve kamu görevinden ihraç gibi çeşitli cezalar verilir. Memurun işlediği suçta, adli boyut varsa yargılanması için ilin valisinden yargılanma izni alınır. Hakkında inceleme ve soruşturma yapılan memurun delilleri karartma, yok etme şüphesi olursa ilgili memur, soruşturmanın selameti için geçici olarak açığa alınır. Bunun dışında herhangi bir vatandaş, bir kurum veya kurumda çalışan herhangi bir görevli hakkında CİMER vs aracılığıyla bir şikayette bulunduğu takdirde, şikayete konu olan hususlarda kendisine inceleme başlatılabiliyor. Mevzuatta adı, soyadı ve adresi olmayan şikayetçilerin dilekçeleri işleme alınmaz denmesine rağmen iddialar önemli ise ilgili memur hakkında yine inceleme ve soruşturma başlatılır. Yani memurla ilgili herhangi bir isnat, iddia varsa soruşturulur. 

Anlattıklarımdan, hakkında inceleme ve soruşturma yapılan memur mutlaka ceza alır anlamı çıkmasın. Memurun savunması yeterli görülür veya hakkındaki iddialar sübut bulmaz ise memura ceza verilmez. Tüm bu anlattıklarımı devlet memurları, kamu çalışanları, kamu yararına iş yapanlar bilirler. Çünkü devlet, memurunu korumakla birlikte aynı zamanda hakkındaki iddiaları da araştırır. Hakkında iddia olduğu halde bir devlet memuru hakkında inceleme, araştırma ve soruşturma açılmazsa o memur töhmet altında kalır. Toplum nezdinde o kimse korunuyor, arkası kalın serzenişleri ve dedikoduları alır gider. Bu da şüyuu vukuundan beter bir durumdur. Böyle bir durumla karşılaşmayı hiçbir memur istemez. Çünkü zor bir durumdur. Devlet memuru hakkında ortaya atılan iddialar, iftira bile olsa yetkili makamların inceleme ve soruşturma başlatmasında fayda vardır. Çünkü bu yol ile kendisini temize çıkarma durumu söz konusudur. Bu da memurun elini rahatlatır ve memur bir itibar kaybına uğramadığı gibi zedelenen itibarını yeniden kazanmış olur.

Devlet memurları ve devlet adına amme görevi yapanlar, haklarında iddia edilen herhangi bir şikayet sonucunda, disiplin yönünden bir inceleme ve gerekiyorsa soruşturmadan geçiriliyorsa, adli yönden yargılanabiliyorsa aynı durum siyasiler için de geçerli olması lazım. Çünkü zaman zaman iktidar, ana muhalefet ve muhalefet, mecliste grubu bulunsun veya bulunmasın siyasi partilerde görev yapanlara yönelik basına düşen iddialar söz konusu olabiliyor. Bu iddiaların aslı astarı olmayabilir, iftira olabilir. Birileri, ilgili kişi ya da partisi üzerinde bir algı oluşturmak isteyebilir. Bu gibi durumlarda devletin ilgili kişi ve kurumları harekete geçip soruşturma başlatmalı. Partisi de töhmet altında kalan partilisi için gerekli soruşturmanın ve yargılamanın yapılmasını talep etmeli. “Bizim arkadaşımız bunu yapmaz, bu tamamen bir iftiradır; bu, partimize çekilen bir operasyondur” demek suretiyle korumaya çalışmak ilgili kişi hakkındaki şüpheleri dağıtmaz hatta artırır, dedikodu alır, başını gider. Bu da partileri lekeler ve yıpratır. 

*02/06/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

26 Mayıs 2021 Çarşamba

Bir İnsanın Kalitesi *

Çoğu zaman kendini olduğundan farklı gösterme maharetine sahip insanoğlu, muamma bir varlıktır. Çöz çözebilirsen. Nasıl biri olduğunu bilmek zor olsa da zaman ve olaylar onu zamanla ele verir. Çünkü zaman her şeyin ilacıdır. Yeter ki tanıyacak veya tanıyacak kadar birlikte bir süre geçirilsin. 

Birbirine benzese de insanoğlu, farklı yaratılış ve tıynettedir. İnsanın tanıma yolları için kişinin paralı-parasız hali, makam öncesi ve makamlı yılları, şöhret, normal zaman ile tehlike ve zorluk anı, gülüşü, üslubu, beden dili ve giyim kuşamı, sakin ve sinirli hali, bir sırrı saklaması veya yayması,  kimlerle arkadaşlık yaptığı ve iş tuttuğu gibi hususlar, kişileri tanıma yollarından bazılarıdır.

Hz Ömer “komşuluk, alışveriş ve yolculuk yapmak” olarak ortaya koyar insanın tanınmasını.

Ayrıca “Kişi, dilinin altında saklıdır, konuştuğu zaman kendini ele verir" denerek tanınmada konuşmanın önemine dikkat çekilir.

“Bir insanın neye güldüğü akıl seviyesini gösterir” şeklinde Celalettin Rumi’ye atfedilen sözle, gülmeye işaret edilir.

“Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim”, “Kişi arkadaşının dini üzeredir”, “Kişi arkadaşından azar” ve “Üzüm üzüme bakarak kararır” denerek kişinin huy ve yaşantısında kimlerin etkisinin olduğuna değinilir.

“Kişiler, kıyafetleriyle karşılanır, fikirleriyle uğurlanır” denmek suretiyle ilk karşılaşmada dış görüntünün, biraz konuştuktan sonra da içinin nasıl olduğu hakkında kanaate varıldığı belirtilmektedir.

“Laf var, icraat yok”, “Bal yapmaz arı gibi” denilerek kişinin konuşmada iyi ama iş yapmada sınıfta kaldığına dikkat çekilir.

“Falan çok iyi de etrafındakiler/yanındakilerde iş yok” sözünü de çok duyarsınız ve bu söz ile bazı kişilerin çok iyi, kaliteli ve temiz olduğu vurgusu yapılır. Özellikle bu söz siyasi parti başkanları, dini liderler gibi devlet ve amme görevi yürütenler için söylenir. Bu bakış açısı ne derece doğrudur ya da her halükarda bu böyle midir? Bu söz hem doğru hem de yanlıştır.

Bir devlet kurumu düşünelim. Kurumun en üst görevlisi çok iyi, düzgün, iş bitirici ve kurumunu aldığı yerden daha ilerilere taşımak istiyor ama yanındaki çalışanlar kurumun üst amirine ayak uyduramıyor. Bu durumda o kişinin iyi, yanındakiler de ise iş olmadığı sözü doğru olabilir. Çünkü üst yönetici, yanındaki kişileri kendisi seçmiyor ve onları değiştirme durumu da söz konusu değildir. Eğer bir siyasi veya bir dini lider, çalışacağı ekibini tepeden tırnağa kendisi seçiyorsa, bu seçimine rağmen iyi, kaliteli, iş bitirici, düzgün ve dürüst insanlarla çalışmıyorsa, bu durumda bu siyasinin ya da dini liderin kaliteli, yanındakilerin ise kalitesiz olduğu düşüncesi doğru değildir. Çünkü lider, elinde daha iyilerle çalışma imkânı varken tercihini düşük profilli insanlardan yana kullanmıştır. Bu da o kimsenin kalitesini ortaya koymaktadır. Zira bir insanın kalitesi, çalıştığı ve iş tuttuğu insanlardan belli olur. Çünkü Doğu toplumlarında hangi alanda olursa olsun, bir harekete liderlik yapan insanlar çok kalite ve iş bitirici insanlarla kolay kolay çalışmazlar. Burada bu tiplerin, ileride kendisine rakip çıkabilme, yerinde gözü olma ve kendisini gölgede bırakma endişesi yatmaktadır. Bundandır ki siyasi partilerimizde siyasi partilerin mevcut liderlerinin yanında lider özelliği olan kişilere hiç yer verilmez. Kazara verilmiş ise de böyleleri ya o partide barınmaz ya da barındırılmaz. Bu sebeple siyasi partilerin ikinci adamı yoktur. Kazara mevcut liderlerin başına bir şey gelse partinin başına kimin geçeceği belirsizdir. O yüzden bizde partiler lideriyle doğar, lideriyle gelişir ve lideriyle ölür. Bu durumun böyle olmasında en büyük pay da maalesef liderlerin kendisidir.

 *28/05/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

25 Mayıs 2021 Salı

Müruruzaman *

—Müruruzaman ne demek?

—Zamanaşımı demek.

—Bu ne demek?

—Hukuki bir terim.

—Yani?

—Sana kabaca şöyle anlatayım: Biliyorsun; suçlar var, bu suçu işleyen failler var ve işlenen suçların ayrı ayrı cezaları var. Suçu işledikten sonra polis peşine düşmez, hakkında dava açılmaz ya da açıldı ama kanunun belirlediği süre içinde hakkında bir karar verilmez ise sana ceza verilmiyor. Yani yırtıyorsun. Devlet ve kanunlar nezdinde anandan yeni doğmuş gibi pirüpak oluyorsun. İşte buna zamanaşımı deniyor.

—Olur mu öyle şey ama orta yerde işlenen bir suç var.

—Evet, orta yer de suç var, suçlu var. Suçu ve suçluyu herkes biliyor. Bunu kimse inkar etmiyor ama bu suçun cezası yok.

—Ödül gibi bir şey bu.

—Gibisi fazla. Ödülün ta kendisidir.

—Cinayette de mi böyle?

—Evet, böyle.

—Adalet bunun neresinde?

—Adaleti arayan kim?

—Hani yapanın yanına kar kalmazdı?

—İşte böyle kar kalıyor.

—Adam öldürmede de var mı bu zamanaşımı? Ne de olsa öldürülen bir insan.

—Maalesef var.

—Tüm ülkelerde var mı bu zamanaşımı?

—Tüm ülkeleri bilmem ama Türkiye’de var ama KKTC’de yokmuş.

—Zamanaşımının olmadığı suç var mı? Benimki de soru… Adam öldürmede bile varsa herhalde yoktur.

—Devlet kanun çıkarır da bunun istisnaları olmaz mı?

—Mesela?

—Mesela, bir kurumun müdürüsün. Hizmetlin yok, paran da. Güç bela bir hizmetli tutuyorsun. Ona ücretini veriyorsun ama sigorta yaptırmıyorsun. Devlet bunun farkına varınca ya da bir şikayet söz konusu oldu mu SGK yakana yapışır.

—Bunun da bir zamanaşımı vardır herhalde.

—Bilemedin işte. Zira bunun zamanaşımı yoktur. Ölsen bile sigortasız işçi çalıştırdığından dolayı devlet, bunun cezasını vereselerinden tahsil eder.

—Üstüme iyilik sağlık. Adam öldürüyorsun, zamanaşımına uğrarsa ceza almıyorsun ama sigortasız işçi yüzünden ceza alıyorsun.

—Sen sen ol, suç işleme. Zira hiç tavsiye etmem. Eğer işlersen de her türlü suçu işle ama süresi içinde yakalanma. Suçun kanunda belirlenen süresi geçtikten sonra çık piyasaya, elini kolunu sallayarak gez. Bu durumda kim ne diyebilir sana… Ama asla sigortasız birini çalıştırmaya kalkma.

 *29/05/2021 tarihinde Barbaros ULU adıyla Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.