11 Ağustos 2024 Pazar

Kimi

İnsanoğlu muamma bir varlıktır ve farklı farklıdır:

Kimi hesap ve kitap yapmayan hasbi biridir. Bu tiplerin sayısı pek azdır. 

Kimi ilgi gösterdiğin ve adım attığın kadar adım atar.

Kimi menfaat üzere hayatını dizayn eder. Kazan kazan üzerine yaşar. 

Kimi kendi yağıyla kavrulur. 

Kimi etliye ve sütlüye karışmaz.

Kimi sorgular. Kimsenin dümen suyuna girmez. 

Kimi aklını kullanmaz. Başkasının aklıyla hareket eder.

Kimi iyi bir dinleyicidir. Bol bol altın biriktirir. 

Kimi boş teneke gibidir. Çenesi hiç kapanmaz. 

Kimi inisiyatif alır, riske girer kimi riskten kaçınır. 

Kimi bir ortamda renk verir. Kimi renk vermez. 

Kimi iyi bir tasdikleyicidir kimi eleştirendir. 

Kimi görüş ortaya koyarken kimi ortaya koyacağı görüşten dolayı mimlenirim korkusu yaşar. 

Kimi olduğu gibidir. İçi dışı birdir. Kimi ise ikircikli davranır. İçi başka, dışı başkadır. Kimi gemileri yakar kimi ise makam, mevki ve şöhret için her kaba girerek kırk takla atar.

Kimi kaba sabadır. Kırar döker. Kimi alabildiğine nazik, kibar ve saygılıdır.

Kimi alıngandır kimi her sözü götürür.

Kimi alındığını belli etmez. İçten içe içerler.

Kimi kin gütmez kimi içten içe kin güder. Kimi kinini dışarı vurur kimi ise belli etmeden öç almak için fırsat kollar.

Kimi inatçıdır kimi uyumludur.

Kimi sinirlidir kimi alabildiğine yumuşaktır.

Kimi kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmazken kimi kendine Müslümandır.

Kimi içten pazarlıklıdır.

Kimi iyi bir niyet okuyucusudur.

Kimi neyse o iken kimi senden görünürken başkasına çalışır. Kiminin gizli planı vardır...

Hasılı say say bitmez insanın çeşitliliği.

Niçin Bir Sosyal Medyamız Yok?

İnstagram, 8 günün ardından yeniden açıldı.

İnstagram açılınca, yasağı destekleyen, devletimin yanındayım diyen, Tiktok'un da yasaklanmasını istiyorum diyenlerin sevinci kursağında kaldı. 

İlgili sosyal medya platformunun Türkiye'nin şartlarını yerine getirip getirmediğini zaman gösterecek.

İnstagram isteklerimizi yerine getirmezse yeniden kapatırız diye düşünenlerimiz çıkar. Hoş, bu platformun kapatıldığı da tartışılır. Çünkü kısıtlandığı zaman VPN seçeneği ile zaten giriliyormuş. Bu durumda kısıtlamanın çok etkili olacağını sanmıyorum. Yine de VPN seçeneğini işaretlemeyip yasağın kaldırılmasını bekleyenler için olumlu bir gelişme. 

Bu durumda Facebook, X, İnstagram, Tiktok gibi sosyal medya platformlarını açmak, kısıtlamak ve kapatmak gibi bir uğraşımız neye yarar? Çünkü kapatsak bile girmek isteyen girebiliyor.

Gördüğüm kadarıyla bu platformlar çok güçlü. Ülkenin isteklerini pek tınmıyorlar. Sınır, kural ve ülke tanımıyorlar. 

Bu sosyal medya ağları günümüz için vazgeçilmez ve hayatın bir parçası. Reel hayatın nabzı bu platformlarda atıyor. 

Sosyal medya bu çağda madem bir ihtiyaç ise bu durumda bizim ne yapıp ne edip bir veya birden çok milli sosyal platformu kurmamız gerekir. Menşei ülkemiz olduğu takdirde devletin yaptırımı da daha etkin olur. 

Sahi niçin bir sosyal medya platformumuz yok? Çok mu zor bu tür platformları kurmak? Koskoca TC devleti böyle bir platform kurduramaz mı? Bu platformlar çok mu pahalı çok mu emek ister çok mu insan gücüne ihtiyaç var çok mu teknik alt yapı gerekli? Bu ülkenin yetişmiş elemanı yok mu? Bizim insanımız çok mu beceriksiz? 

Bu tür sosyal medya başta olmak üzere her türlü üretim, marka başka ülkelere mi has? Bizim gibi ülkelerin bu tür platforma kurmaları yasak mı? Yapmaya yaparız ama çok mu basit görüyoruz? Kim uğraşacak mı diyoruz? Nasılsa birileri yapıyor, bizler de girip kullanıyoruz mu diyoruz? Bu topraklarda bize içilen rol bu mu? Onlar üretecekler, biz onların pazarı olmaya devam mı edeceğiz böyle?

Hiçbir şey üretmeyip başkalarının ürettiği Facebook, X, İnstagram, Tiktok, WhatsApp gibi platformları kullanmaya devam mı edeceğiz? Dediklerimizi yapmadılar deyip kızacağız, kapatacağız sonra açacak mıyız yine? 

Sahi biz neyi üretip de alın kullanın, made in Turkey deyip dünyaya servis ettik bugüne kadar?

Ne zaman kötü komşu mal sahibi yapar atasözünün gereğini yerine getireceğiz?

Nerede, neyi, niçin eksik yapıyoruz diye hiç kendimizi sorgulamayacak mıyız?

Böyle geldik, böyle mi gideceğiz?

10 Ağustos 2024 Cumartesi

İmam da Bunu Yaparsa *

Gazetelerde çıkan habere göre "Diyarbakır'da görev yapan bir imamın eşini, Şırnak'ta görev yapan bir başka imam, Şanlıurfa'ya kaçırdı".

Gazeteler kaçırıldı diyor ama sanki evli kadın iki çocuğunu bırakarak gönüllü kaçmışa benziyor.

Kaçan ya da kaçırılan kadının anne babası, damatlarından, kızımızı da kaçıran imamı da öldürmesini istediklerine göre belli ki kadın iki çocuğunu bırakarak kendi isteğiyle kaçmış. Değilse biri Şırnak'tan gelecek, Diyarbakır'daki kadını nasıl kaçıracak. 

Diyarbakır nere, Şırnak nere demeyin. Sosyal medyada tanışmışlar. 

Bu sosyal medya ki uzakları yakın kıldı. Tanışmayanları tanışır kıldı. Hem çok iyi hem çok kötü bir alem burası. Evden dışarı çıkmayan biri pekala İnternet vasıtasıyla dünyayla iletişim kurabiliyor. O yüzden bugün sosyal medya, çarşı, pazar ve dışarıdan daha tehlikeli. 

Kaçma ve kaçırılma olayları eskiye oranla azalsa da hala günümüzde tek tük devam ediyor. Ailesi vermediği için kaçan kızlar olduğu kadar evli ve çocukları olduğu halde başkasına kaçan kadınlar oluyor. Bu tür kaçırma, kaçırılma, aldatma ve aldatılma hikayeleri bazı TV programlarında yüzleşme şeklinde karşımıza çıkıyor. İzleyicisi de pek çok.

Kaçma ve kaçırma programlarının izleyicisi çok olsa da bu tür olaylar vakayı adiden sayıldığı için haberlerde ve gazetelerde pek haber olmaz. Olsa da fazla gündem olmaz. Diyarbakır'daki kaçırma olayının bu derece gündem olması, olayın faillerinden kaynaklanıyor olsa gerek. Çünkü kadını kaçıran bir imam, kaçırılan kadın ise bir imamın karısı.

Failler imam olunca haber başka değer kazanıyor ve imamlar da bunu yaparsa cemaat neler yapmaz deniyor. Keşke bu olay olmasaydı. Çünkü imamların ve din görevlilerinin sarığı beyaz olduğu için leke götürmez. Keşke bu olay olmadan önce Şırnak’ta görev yapan imamlıktan istifa etseydi, eşiyle geçinemeyen ya da evlilikte huzur bulamayan evli kadın da kaçmadan önce eşinden ayrılsaydı da sonra evlenme yoluna gitselerdi. O zaman bu kaçma ve kaçırılma olayında imamlar bu işe karıştırılmamış olurdu. Umarım, evli kadını kaçıran Şırnak’taki imam bekar olur. Şayet evli ise kaçan ya da kaçırılan kadın evli kadın üzerine kuma gitmiş olur.

Bu nahoş olay olmasaydı ama oldu. Oldu. Keşke basına sızmasaydı. Sızdı. Keşke bu eylemi gerçekleştiren özne ve nesnenin görevleri yazılıp çizilmeseydi. Yazılıp çizildi. İnşallah bu olay büyümeden kapanır. Daha büyük yaralara kapı aralamaz. Bu olay unutulsun da isterim. Ama unutulacağını sanmıyorum. Özellikle kaçırılan kadının eski kocası ve çocukları derinden etkilenecek.

İmam veya başkası, bu tür olayların kimsenin başına gelmesini temenni etmiyorum. İnsanlar kaçarak veya kaçırılarak ya da başkasının yuvasını yıkarak ev kurmaya çalışmak yerine, Allah’ın emriyle evlensin, kaçarak değil.

Burada şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Birbirini seven, evlenmek isteyip de anne babası rıza göstermediği için son çare kaçarak evlenme yolunu seçen bekarları anlarım da evlilerin, arkasında çoluk çocuğunu bırakarak kaçmasını bir türlü anlamıyorum. Yazık değil mi küçücük yavrulara. Yazık değil mi eski kocaya. Çünkü eninde sonunda bu çocuklar ve eski koca mağdur olacak. Bir de kaçan kadının ailesi.

Son sözü de evli kadını kaçıran imama söyleyeyim. Be kardeşim, ele telkin verirken salkımı yutmuşsun. Taliplisi olan bir bekar kıza bile talip olunmadığını, bunu tahrimen mekruh olduğunu en iyi sen bilirsin. Bunu belki de vaazlarında bahsettin. Evli kadına zaten talip olunmaz. Boşandığı halde daha iddet müddeti bitmeden yine talip olunmaz yani evlilik teklif edilmez. Hasılı s.çıp batırmışsın. Yatacak yerin yok senin. 

*12.08.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.