Ana içeriğe atla

Kimi

İnsanoğlu muamma bir varlıktır ve farklı farklıdır:

Kimi hesap ve kitap yapmayan hasbi biridir. Bu tiplerin sayısı pek azdır. 

Kimi ilgi gösterdiğin ve adım attığın kadar adım atar.

Kimi menfaat üzere hayatını dizayn eder. Kazan kazan üzerine yaşar. 

Kimi kendi yağıyla kavrulur. 

Kimi etliye ve sütlüye karışmaz.

Kimi sorgular. Kimsenin dümen suyuna girmez. 

Kimi aklını kullanmaz. Başkasının aklıyla hareket eder.

Kimi iyi bir dinleyicidir. Bol bol altın biriktirir. 

Kimi boş teneke gibidir. Çenesi hiç kapanmaz. 

Kimi inisiyatif alır, riske girer kimi riskten kaçınır. 

Kimi bir ortamda renk verir. Kimi renk vermez. 

Kimi iyi bir tasdikleyicidir kimi eleştirendir. 

Kimi görüş ortaya koyarken kimi ortaya koyacağı görüşten dolayı mimlenirim korkusu yaşar. 

Kimi olduğu gibidir. İçi dışı birdir. Kimi ise ikircikli davranır. İçi başka, dışı başkadır. Kimi gemileri yakar kimi ise makam, mevki ve şöhret için her kaba girerek kırk takla atar.

Kimi kaba sabadır. Kırar döker. Kimi alabildiğine nazik, kibar ve saygılıdır.

Kimi alıngandır kimi her sözü götürür.

Kimi alındığını belli etmez. İçten içe içerler.

Kimi kin gütmez kimi içten içe kin güder. Kimi kinini dışarı vurur kimi ise belli etmeden öç almak için fırsat kollar.

Kimi inatçıdır kimi uyumludur.

Kimi sinirlidir kimi alabildiğine yumuşaktır.

Kimi kendisine yapılmasını istemediğini başkasına yapmazken kimi kendine Müslümandır.

Kimi içten pazarlıklıdır.

Kimi iyi bir niyet okuyucusudur.

Kimi neyse o iken kimi senden görünürken başkasına çalışır. Kiminin gizli planı vardır...

Hasılı say say bitmez insanın çeşitliliği.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde