22 Mart 2024 Cuma

Hikayesi Bitmiş Ülke

"Bu ülkenin;

Yeni bir umuda, 

Yeni bir hayale, 

Yeni bir hikayeye en fazla ihtiyaç duyduğu bir dönem olmasına rağmen

Hikayesi bitmiş bir iktidarı

Ve

Hikayesi olmayan bir muhalefeti var. 

Bu böyle devam etmemeli! 

Devam da etmeyecek." İlhami Işık

Altına imza atabileceğim bu yazının altında İlhami Işık ismine yer verilip sosyal medyada paylaşılmış. 

Siyasetimize dair yerinde bir tespit içeriyor bu paylaşım. 

Yazarın bu tespiti fanatik ve trollerin dışında kamuoyunun çoğu tarafından kabul edilebilecek bir gerçeği barındırıyor. Ki yıllardır bir partinin savunuculuğunu yapan, çoğu icraatlarını toz kondurmayan, bu uğurda çoğu kimse ile olumsuz tartışmalar içinde kendini bulan nice fanatik insanımız bile yazarın bu tespitine hak verir duruma geldi. 

Bu durumu dile getirmeyenlerin yüzünde de bu tespitin izlerini görmek mümkün. Bunu 31 Mart seçimlerine ramak kala kamuoyunun siyasete ilgisizliğinden de anlayabiliriz. Öyle bir görünüm var ki kimse siyasetten bir şey beklemiyor. Hangi il ve ilçeyi hangi partinin kazanıp kazanamayacağını pek önemsemiyor. Bir zamanlar siyasetten çok şey bekleyen insanımız adeta siyasetten sıdkını sıyırmış durumda. 

Seçmen bu haleti ruhiye ile sandığa gitse bir türlü. Gitmese bir türlü. Gidip bir partiye oy verse bir türlü. Çünkü hangisi kazanırsa kazansın, kendisinin ve ğljenin gidişatında olumlu yönde bir değişim ve gelişme olmayacak. Orta ve dar gelirlinin üzerine boca edilen dertlere bir derman olmayacak. Sıkıntı ve dertler daha da artacak. 

Hasılı ne yaptığını, ülkenin nereye gittiğini, niçin destek verdiğini veya vermediğini bilmeyen az sayıdaki trol dışında seçmenin günümüz siyaset arenasındaki parti ve aktörlerin den bir beklentisi yok. Zira siyaset tıkanmış durumda. Çünkü karşısında hikayesi bitmiş, yeni hikaye ve çıkış üretemeyen bir erk var. Bu erkin karşısında bir hikayesi olmayan ve hikaye yazacak kapasite ve çapı olmayan bölük pörçük bir güruh var. Vatandaş siyaseten bir kurtarıcı bekliyor. Böyle bir ışık görse 2002 seçimlerinde olduğu gibi iktidarına ve muhalefetine kırmızı ışık gösterecek. 

20 Mart 2024 Çarşamba

Akçeli İşler

Pek değil, hiç başarınız olmamasına rağmen gördüğüm kadarıyla malı götürme konusunda baya adınızdan söz ettirdiniz.

Şükürler olsun. Kedi olalı bir fare tuttuk. Dahası var. 

Nedir? 

Başka türlü pek yüz ağartmasak da bu işte adımızdan çokça söz edildi. 

Aleyhinize diye düşünmüştüm. Görüyorum ki bir oynamadığınız kaldı. 

Reklam reklamdır. İyisi, kötüsü olmaz. 

Bu akçeli işlere nasıl girdiniz? 

Her şey güç olmada imiş. Arkası bir şekil geliyor.

Bu işlerle ilgili skandalınız doksanlı yıllarda kalmıştı. Bireysel ve lokal olsa da büyük bedel ödemiştiniz. Tekrar nasıl girdiniz?

İnsan aslını inkar edemiyor. Önceki bireysel ve lokal başarımızı bir tık ileriye taşıdık. Kurumsallaştık bu konuda. 

Böylesi büyük akçeli işleri nereden ve kimden öğrendiniz? Akıl hocanız kim? Sonra niçin bankada dönmüyor bu ak akçe işleri de valizlerle taşınıyor?

Zaman öğretiyor insana. Yeter ki öğrenmek iste. Akıl hocamız belli değil mi? Onlar daha büyüğü ile ün yapmıştı. Daha onlar kadar olamasak da onların yolunda ilerliyoruz. Çünkü onlar bizim öğretmenimizdir. Bu işler bankada dönmez. Bankadaki parayı sayamazsın. Halbuki bu yol ile para saymak çok heyecanlı.

Onlar bizim öğretmenimiz dediniz. Onlar sizin ezeli ve ebedi rakibiniz değil mi?

Bu işler böyle yürür. Bakma siz rakip göründüğümüze. Biz her daim onların değirmenine su taşıyoruz. Sadece mevkilerimiz farklı. Onlar Doğu cephesinde. Biz ise Batı cephesindeyiz. Böyle skandallara imza atıyoruz ki kazara başımıza bir başarı gelmesin. Gelecek başarı rakibimize gitsin. 

Siz başarmak için yapmıyor musunuz bu işi?

Ne alakası var efendim. Biz onları ayakta tutan figüranlarız. Varsın güç, kuvvet onların olsun. Bize çalınan bir parmak bal yeter de artar bile.

18 Mart 2024 Pazartesi

İlkel Kalan Propaganda Yöntemi

İletişim ve teknolojinin gelişmediği, televizyon ve medyanın yaygın olmadığı dönemlerde, siyasi partilerin kendilerini ve icraatlarını anlatmak ve gövde gösterisi yapmak amacıyla miting düzenlemeleri anlamlı idi.

Bugün seçmene ulaşmanın bin bir yolu varken bu iletişim çağında hala miting yapılmasını çok banal buluyorum. Çünkü yapılan her miting, zaman israfıdır. Masraftır. Şehir trafiğini felç etmedir. Miting meydanına giden yolların kapatılmasıdır. Görüntü ve gürültü kirliliğidir. Yüzlerce polisin görev yapmasıdır. Miting yapılacak ilin polisi yeterli gelmezse çevre illerden polis takviyesi yapmadır. Çevre il ve ilçelerden mitinge katılımcı taşımadır. Katılımcıların saatlerce ayakta durmasıdır. Yorgunluk ve bitkinliktir. Miting meydanını kirletmedir. Koşuşturmadır. Ankara’nın miting meydanına; uçak, helikopter, seçim otobüsü, taksi ile çıkartma yapmasıdır.

Bu kadar sıkıntı ve maliyete rağmen mitinglerden vazgeçilmemesi ve önemsenmesi gerçekten manidar. Yazık giden milli servete. 

Miting süresi de ortalama bir saattir. Bir saat program için bunca çabaya değer mi?

Mitinglerde siyasilerin ne söyleyeceği de eskisi gibi merak uyandırmıyor. Çünkü konuşmalar baştan sona televizyonlarda canlı olarak veriliyor. Siyasinin bir ildeki konuşması ile diğer illerdeki konuşması üç aşağı beş yukarı aynı. Sadece o ile ait birkaç vaat veriliyor o kadar.

Siyasi liderler hem kendilerine hem gittiği şehre sıkıntı vereceğine, propaganda sürecinde bir TV kanalı ile anlaşsa, o televizyon kanalı vasıtasıyla, yaptıklarını ve yapacaklarını anlatsa, veya her gün bir kanala çıkıp mesajını verse, gazetecilerin sorduğu sorulara cevap verse çok daha iyi olur.

İl ve ilçelerde ise o partiye ait adaylar ev ev, dükkan dükkan gezip dolaşsa, pazar yerlerine uğrasa, kahvehane gibi insan yoğunluğunun olduğu yerleri ziyaret etse, seçmenlere birebir dokunabilse, o ile ait mahalli kanallardan seçmenine kendini ve yapacaklarını anlatsa, seçmenin derdini dinlese, gittiği yerlerde yaptıklarını ve yapacaklarını anlatan broşürler verse çok daha iyi olur. Kısaca seçim çalışmasını adaylar arazide sessiz sedasız yapsınlar istiyorum.

Sıkıntılı ve masraflı olsa da mitingler hem parti liderlerinin hem de adayların işine geliyor. Partinin adayları her gün araziye çıkmaktansa hepsini bir yere toplayarak işin kolayına kaçıyor. Ne yazık ki bizde lider merkezli siyaset yapıldığı için her ile parti lideri gelip miting yapacak, adaylarına destek isteyecek.

Diyelim ki mitingler siyasilerin işine geliyor. Seçmene ne oluyor, inanın anlamış değilim. Seçmen miting meydanlarındaki birbirinin aynısının ta kendisi konuşmaları koltuğuna oturmuş bir şekilde evinde canlı olarak izlese, çoğunluk miting meydanına rağbet etmese siyasiler fazla seyirci toplayamadığı için miting yapmaya kalkışmayacak. Bu çağda çok ilkel kalan mitingler de tarihteki yerini alacak.

Soğuk-sıcak, uzak-yakın demeden miting meydanına koşan gönüllü yüz binler olunca siyasiler mitingden niye vazgeçsin değil mi?