28 Şubat 2024 Çarşamba

Muhalefetin Hali Pürmelali

Evlerden ve ülkeden ırak olası evlere şenlik bir muhalefetimiz var.

Irak olası diyorum. Çünkü vatandaşla alay eden, dalga geçen bir muhalefet bizdeki. 

Başka ülkelerin muhalefeti iktidar olmak için muhalefet yapar. Nedense bizdekiler siyaseti kalabalık etmek, vatandaşı oyalamak ve iktidar olmamak için yapıyorlar. Kısaca iktidar olmak, vatandaşa hizmet etmek, ülkenin sorunlarını çözmek gibi bir dertleri hiç olmadı. Bunu da yirmi küsur senedir yaptıkları muhalefetten, oynadıkları tiyatrodan anlayabiliyoruz. 

Gördüğüm kadarıyla 20 küsur senedir iktidar olan, bulunduğu zirveden, yirmi küsur yıldır muhalefette olan muhalefet de bulunduğu yerden memnun. 

Artık şu iyice anlaşıldı ki vatandaş muhalefete artık sıra sizde. Sizi iktidarda ve belediye başkanlıklarında görmek istiyoruz dese bizdeki irili ufaklı muhalefet altın tepside Sunulan iktidarı almamak için kırk takla atar, kazanmamak ve kaybetmek için oynamadığı Bizans oyunu kalmaz. 

Bizdeki muhalefet Allah var kendilerine verilen rolü iyi oynuyor. 

Kazara içlerinden biri iktidar olmaya yeltense şu fıkranın gereğini yetine getiriyor. Önce fıkrayı anlatayım:

Öbür dünyada aynı milletten cehennemlikler bir çukura doldurulur. Kimse kaçmasın diye her çukura ikişer tane zebani görevlendirilir. Bizim cehennemliklerin başına görevli verilmez. Diğer milletler: “Ya Rabbi! Haksızlık bu, neden bizim başımızda zebaniler var da onların başında zebani yok”.

Allah der ki “Haksızlık yok. Çünkü onlardan biri çukurdan çıkmaya çalışırsa diğerleri ayaklarından tutar. Çukurdan çıkmaya çalışanı aşağıya çekerler ve kimse kaçamaz der”.

Evet bizim muhalefetin hali pürmelali tam bu fıkradaki hal. Hiçbiri birbirinin olmasını ve onmasını istemez. Hiçbiri muhalefet ligini terk etmek istemez. Bu ligden kurtulup birinci lige çıkmaya kalkan olursa da diğerleri yaka paça aşağı indirir. İçlerinden biri iktidar olacağına,  mevcut iktidarın iktidarına devam etmesini yeğlerler.

İktidarın muhalefet, muhalefetin iktidar olamadığı bu ülkede meydan hep iktidar olana kalır ve istediği şekilde at koşturur. Ülke alternatifsiz kalır. Alternatifin olmadığı yerde ise rekabet olmaz.

Bu durumdan iktidar ve muhalefet memnun olsa da rekabetin olmadığı yerde rehavet, başına buyruk hareket etme, kendini yenilememe, geliştirmeme, ben yaptım oldu, ardı arkasına yanlışlara imza atma, kokuşmuşluk, güç zehirlenmesi, rehavet ve vurdumduymazlık alır başını gider. Zararını da ülke çeker.

Hasılı böyle muhalefet düşman başına. 

27 Şubat 2024 Salı

Yazma Kesatlığım

Şubat ayını bitiriyoruz. Kış mevsimindeyiz güya. Havalar güllük gülistanlık. Ağaçlar çiçek açtı açacak. Adeta bahar havası yaşıyoruz.

Kar görmedik. Yağmuru ise ara ara gördük. Hasılı kesat bir kış mevsimi geçiriyoruz. Bu demektir ki havalar böyle giderse susuzluk kapıda demektir.

Kışın kesat geçtiği gibi yazı yönünden de şubat ayı benim için kesat geçiyor. Elim yazmaya varmıyor. Bir iştahsızlık var. Gündemden uzak olunca yazı konusu bulmada da zorluk çekiyorum. Bir konu buluyorum. Başlıyorum yazmaya. Daha bir paragraf yazmadan canım çekmiyor. Boş ver bu konuyu diyorum. Başka bir konuya geçiyorum. Onu da daha baştan bırakıyorum. Bir konuya dair ne içimden bir şey geliyor ne de elim tuşlara gidiyor. 

Eskiden böyle miydim halbuki. Aklımda konu çok olur, çoğunun başlığı yazılmış, sırasını bekliyor olurdu. Bir gördüğümden, bir konuşmadan bir konu çıkarır; yolda, çarşı ve pazarda giderken elim klavyede olmasa da zihnimde yazmaya başlardım. Bir boşluk bulsam da şöyle bir döşeyiversem derdim. Şimdi ise aklıma gelen hiçbir konu haydi beni yaz demediği gibi boş ver diyor sanki. İçimden bir şey dökülmüyor. Galiba köreldi iyice.

Gündemi takip etmesem de aslında yazılacak konu çok. Ama hangi konu aklıma gelirse içimden bir ses cıs, aman ha diyor. Hoş bugüne kadar nice cıs konular yazdım. Yazarken de tehlikeli sularda yüzdüğümü bile bile gözümü budaktan esirgemeyip çalakalem yazdım. Olumlu, olumsuz tepkiler aldım. Olumlu tepkiler kimsenin görmediği ve duymadığı ortamlarda ifade edildi. Olumsuz tepkiler ise mimlemek, uzaklaşmak ve acıyarak bakmak şeklinde kendini gösterdi. 

Korkuyor muyum? Korku insani bir şey. Fakat korku değil benimki. Zira ölmüş eşek zaten kurttan korkmaz. Üstelik sırtımda yumurta küfem yok. Beklentim zaten hiç olmadı. Sadece adım çıkmış dokuza, inmez sekize. 

O zaman nedir yazıya karşı bendeki bu isteksizlik? Olmadık konulardan yazı çıkarırken niye şimdi konu sıkıntısı çekiyorum? Soruları soruyorum ama cevabı bende yok. O zaman ne olabileceğine dair yorum yapabilirim. Cevap ya bunlardan biridir ya hepsidir ya da yazmadığım başka bir şey.

Bir bakalım, nelermiş:

Yazıda doyuma ulaşmış, yazdığım kendimi tekrardan ibaret ve yeni şey üretemiyor olabilirim.

Yazdıklarımın karşılığı olmayabilir.

Yazılarım, toplumun kahir ekseriyetinin fikir ve düşüncesine uyum göstermiyor olabilir. Topluma yabancılaşmış, aynı dili konuşmuyor ve toplumda bir karşılığı yok.

Yazılarım, toplumun gerisinde kalmış, ne toplumu ne çağı okuyabiliyor. Gündem dışı kalmış.

İnan hangisi bilemiyorum. Galiba yazmak için biraz gündemi takip etmek gerek. Bir de okumak gerek.

Yazmaya başlarken neyi dert edinirsem, onu yazacağım demiştim. Galiba dert edindiğim kalmamış olabilir. Öyle ya derdi olmayan niye yazsın.

25 Şubat 2024 Pazar

Siyaset Panoramamız

31 Mart seçimlerine ramak kalmış, partilerin adayları belli olmuş, her şey YSK'nin açıkladığı takvime göre işliyor. Yalnız daha önceki seçimlerde alışık olmadığımız bir durumla karşı karşıyayız. 

Ne partilerde ne de meydanlarda bir seçim yarışı var. 

7/24 siyaset konuşan seçmende ise hiç seçim havası yok. 

Partiler, kale adı verilen ilçe ve illerde kimi aday gösterirse göstersin, nasılsa kaybetmiyor. O yüzden çok rahatlar. Kale olmayan yerlerde formalite aday gösteriyor. Partilerin tüm çabası seçimin bıçak sırtı olduğu ilçe ve iller. 

Partiler için bir belediye özellikle büyükşehir çok önemli. Çünkü belediyeler paranın en kolay harcandığı yerlerdir. Pekala siyasi partiye kaynak aktarılabilir. 

Siyasi partiler için ne kadar belediye demek o kadar para ve imkanlara konmak demektir. 

Seçmene gelince, seçmen hiç olmadığı kadar siyasetten uzak. Şu, bu belediyeyi hangi partinin adayının kazanması hiç umurunda değil. Çünkü o kadar parti arasında kendisini temsil eden bir parti bulamıyor. Partisi varsa da oy oranı küçük ve kazanamama durumu varsa oyunu kerhen bir başka partiye verip kötünün iyisine verecek. 

Eskiden böyle miydi? İki kişi bir araya gelse çaylarını yudumlarken konu döner dolaşır, siyasete gelirdi. Şimdi ise siyasetin dışında her şey konuşuluyor ama iş siyasete gelmiyor. Adeta herkes yeminli ve ağzı yanmış gibi.

Açıkçası, seçmen iktidardan sıdkını sıyırmış durumda, illallah diyor. Alternatif olan partilere bakıyor. Hiçbiri güven vermiyor. Adeta seçimi kazanmamak üzerine siyaset yapıyor. 

Bu durumda seçmenin önemli bir oranı ya sandığa gitmeyecek, giderse de oyunu iptal edecek ya da öylesine oyunu verip gelecek. Belki de adam gibi alternatif olamayan partisine kızıp madem öyle deyip aynı zihniyetin devam ettiği belediye adayına oyunu verip gelecek. 

Seçmenin bu noktaya gelmesinde en önemli sebep, seçmenin siyaset kurumuna verdiği kredinin hoyratça kullanılması yatıyor. Seçmen adeta hayal kırıklığı yaşıyor. İrili, ufaklı, hangi parti olursa olsun hepsini kendine çalışan nefsine Müslüman görüyor. Partiler ikbal peşinde koşarken fatura hep oy veren seçmene çıkıyor ve ceremesini halk çekiyor. 

Sahi siz iktidar ve muhalefette aktif siyaset yapıp da bedel ödeyenini gördünüz mü? 

Seçmenin siyasete ve seçime bu kadar bigane kalması, normal şartlarda belki olması gerekendir. Yalnız bugüne kadar gecesi ve gündüzü siyaset olan bu millet için anormal bir durumla karşı karşıyayız. Belki böyle böyle normalleşeceğiz. 

Hasılı bu seçimde hiçbir parti umut dağıtmıyor. Seçmenin ilgisizliği de bundan. Al birini vur ötekine misali.

Kısaca mevcut siyasi tablo, 2000 öncesi birbirine yakın oy alan parçalanmış, birbiriyle yenişemeyen tablodan beter. Siyaset adeta onca parti arasından tek zihniyetli bir partiye doğru gidiyor.

Seçmen her bir partiyi, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler misali yüz ağartmaz görüyor ve hepsini sandığa gömecek bir alternatif arıyor. Alternatifini bulsa hepsine tekmeyi vuracak.