31 Mart seçimlerine ramak kalmış, partilerin adayları belli olmuş,
her şey YSK'nin açıkladığı takvime göre işliyor. Yalnız daha önceki seçimlerde
alışık olmadığımız bir durumla karşı karşıyayız.
Ne partilerde ne de meydanlarda bir seçim yarışı var.
7/24 siyaset konuşan seçmende ise hiç seçim havası yok.
Partiler, kale adı verilen ilçe ve illerde kimi aday gösterirse
göstersin, nasılsa kaybetmiyor. O yüzden çok rahatlar. Kale olmayan yerlerde
formalite aday gösteriyor. Partilerin tüm çabası seçimin bıçak sırtı olduğu
ilçe ve iller.
Partiler için bir belediye özellikle büyükşehir çok önemli. Çünkü
belediyeler paranın en kolay harcandığı yerlerdir. Pekala siyasi partiye kaynak
aktarılabilir.
Siyasi partiler için ne kadar belediye demek o kadar para ve
imkanlara konmak demektir.
Seçmene gelince, seçmen hiç olmadığı kadar siyasetten uzak. Şu, bu
belediyeyi hangi partinin adayının kazanması hiç umurunda değil. Çünkü o kadar
parti arasında kendisini temsil eden bir parti bulamıyor. Partisi varsa da oy
oranı küçük ve kazanamama durumu varsa oyunu kerhen bir başka partiye verip
kötünün iyisine verecek.
Eskiden böyle miydi? İki kişi bir araya gelse çaylarını yudumlarken
konu döner dolaşır, siyasete gelirdi. Şimdi ise siyasetin dışında her şey konuşuluyor
ama iş siyasete gelmiyor. Adeta herkes yeminli ve ağzı yanmış gibi.
Açıkçası, seçmen iktidardan sıdkını sıyırmış durumda, illallah
diyor. Alternatif olan partilere bakıyor. Hiçbiri güven vermiyor. Adeta seçimi
kazanmamak üzerine siyaset yapıyor.
Bu durumda seçmenin önemli bir oranı ya sandığa gitmeyecek,
giderse de oyunu iptal edecek ya da öylesine oyunu verip gelecek. Belki de adam
gibi alternatif olamayan partisine kızıp madem öyle deyip aynı zihniyetin devam
ettiği belediye adayına oyunu verip gelecek.
Seçmenin bu noktaya gelmesinde en önemli sebep, seçmenin siyaset
kurumuna verdiği kredinin hoyratça kullanılması yatıyor. Seçmen adeta hayal
kırıklığı yaşıyor. İrili, ufaklı, hangi parti olursa olsun hepsini kendine
çalışan nefsine Müslüman görüyor. Partiler ikbal peşinde koşarken fatura hep oy
veren seçmene çıkıyor ve ceremesini halk çekiyor.
Sahi siz iktidar ve muhalefette aktif siyaset yapıp da bedel ödeyenini
gördünüz mü?
Seçmenin siyasete ve seçime bu kadar bigane kalması, normal
şartlarda belki olması gerekendir. Yalnız bugüne kadar gecesi ve gündüzü
siyaset olan bu millet için anormal bir durumla karşı karşıyayız. Belki böyle
böyle normalleşeceğiz.
Hasılı bu seçimde hiçbir parti umut dağıtmıyor. Seçmenin ilgisizliği
de bundan. Al birini vur ötekine misali.
Kısaca mevcut siyasi tablo, 2000 öncesi birbirine yakın oy alan parçalanmış,
birbiriyle yenişemeyen tablodan beter. Siyaset adeta onca parti arasından tek zihniyetli
bir partiye doğru gidiyor.
Seçmen her bir partiyi, koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi
derler misali yüz ağartmaz görüyor ve hepsini sandığa gömecek bir alternatif arıyor.
Alternatifini bulsa hepsine tekmeyi vuracak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder