Şubat ayını bitiriyoruz. Kış mevsimindeyiz güya. Havalar
güllük gülistanlık. Ağaçlar çiçek açtı açacak. Adeta bahar havası
yaşıyoruz.
Kar görmedik. Yağmuru ise ara ara gördük. Hasılı kesat bir
kış mevsimi geçiriyoruz. Bu demektir ki havalar böyle giderse susuzluk kapıda
demektir.
Kışın kesat geçtiği gibi yazı yönünden de şubat ayı benim
için kesat geçiyor. Elim yazmaya varmıyor. Bir iştahsızlık var. Gündemden uzak
olunca yazı konusu bulmada da zorluk çekiyorum. Bir konu buluyorum. Başlıyorum
yazmaya. Daha bir paragraf yazmadan canım çekmiyor. Boş ver bu konuyu diyorum.
Başka bir konuya geçiyorum. Onu da daha baştan bırakıyorum. Bir konuya dair ne
içimden bir şey geliyor ne de elim tuşlara gidiyor.
Eskiden böyle miydim halbuki. Aklımda konu çok olur,
çoğunun başlığı yazılmış, sırasını bekliyor olurdu. Bir gördüğümden, bir
konuşmadan bir konu çıkarır; yolda, çarşı ve pazarda giderken elim klavyede
olmasa da zihnimde yazmaya başlardım. Bir boşluk bulsam da şöyle bir
döşeyiversem derdim. Şimdi ise aklıma gelen hiçbir konu haydi beni yaz demediği
gibi boş ver diyor sanki. İçimden bir şey dökülmüyor. Galiba köreldi iyice.
Gündemi takip etmesem de aslında yazılacak konu çok. Ama
hangi konu aklıma gelirse içimden bir ses cıs, aman ha diyor. Hoş bugüne kadar
nice cıs konular yazdım. Yazarken de tehlikeli sularda yüzdüğümü bile bile
gözümü budaktan esirgemeyip çalakalem yazdım. Olumlu, olumsuz tepkiler aldım.
Olumlu tepkiler kimsenin görmediği ve duymadığı ortamlarda ifade edildi.
Olumsuz tepkiler ise mimlemek, uzaklaşmak ve acıyarak bakmak şeklinde kendini
gösterdi.
Korkuyor muyum? Korku insani bir şey. Fakat korku değil
benimki. Zira ölmüş eşek zaten kurttan korkmaz. Üstelik sırtımda yumurta küfem
yok. Beklentim zaten hiç olmadı. Sadece adım çıkmış dokuza, inmez sekize.
O zaman nedir yazıya karşı bendeki bu isteksizlik? Olmadık
konulardan yazı çıkarırken niye şimdi konu sıkıntısı çekiyorum? Soruları
soruyorum ama cevabı bende yok. O zaman ne olabileceğine dair yorum
yapabilirim. Cevap ya bunlardan biridir ya hepsidir ya da yazmadığım başka bir
şey.
Bir bakalım, nelermiş:
Yazıda doyuma ulaşmış, yazdığım kendimi tekrardan ibaret ve yeni şey
üretemiyor olabilirim.
Yazdıklarımın karşılığı olmayabilir.
Yazılarım, toplumun kahir ekseriyetinin
fikir ve düşüncesine uyum göstermiyor olabilir. Topluma yabancılaşmış, aynı dili
konuşmuyor ve toplumda bir karşılığı yok.
Yazılarım, toplumun gerisinde kalmış,
ne toplumu ne çağı okuyabiliyor. Gündem dışı kalmış.
İnan hangisi bilemiyorum. Galiba yazmak
için biraz gündemi takip etmek gerek. Bir de okumak gerek.
Yazmaya başlarken neyi dert edinirsem, onu yazacağım demiştim. Galiba dert edindiğim kalmamış olabilir. Öyle ya derdi olmayan niye yazsın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder