25 Haziran 2023 Pazar

Bir Sarı Öküz Hikayesi

Büyük basında yer bulmasa da bugünlerde küçük sitelerde şöyle bir haber yer aldı. Haberin aslı astarı nedir bilmiyorum. Haberin içeriğine kısaca değinmek isterim. 

Bir ilçe öğretmenevinde ilçenin kaymakamı bir iftar vermek ister. İftar menüsünü kendisi belirler. Menüde İzmir köfte olacak. Öğretmenevine de talimat verilir. 

Günün mesai bitiminde aşçının İzmir köfte yerine bir günün sonrası menü listesinde yer alan etli sote yemeğini yaptığını öğrenen öğretmenevi müdiresi, menüde yapılan yanlıştan kaymakamı bilgilendirmek üzere özel idare yetkilisine haber verir.

İftar yapılır. Kaymakam misafirlerinin yanına öğretmenevi müdiresini çağırır. Yüksek ses tonuyla "Menüde İzmir köfte olacaktı. Niçin değişti diye sorar. Müdire de ilgili görevlinin günleri şaşırdığını, bir gün sonrasının yemeğini yaptığını, bu yanlışlıktan haberinin olur olmaz sizi bilgilendirmek üzere özel idareyi bilgilendirdiğini, bu yanlışlıktan dolayı özrünü beyan eder.

Kaymakam, bundan sonra burada böyle bir iftar programı yapmayacağını söyler. Müdire de siz bilirsiniz der. Konu kapanır. Daha doğrusu kapandığı zannedilir. 

Bu arada kaymakamın il valisini aradığı, bu müdirenin görevden alınmasını istediği iddialar arasında yer alıyor.

Konunun kapanmadığı muhakkiklerin gelmesiyle anlaşılır. Öğretmenevi müdiresine, "Amire saygısızlıktan" inceleme ve soruşturma başlatılır. 

Soruşturma sonucunda, öğretmenevi müdiresinin “Amire saygısızlık” yaptığı sübut bulur. Müdireye 1/8 maaş kesim cezası ve müdürlük görevinin üzerinden alınarak öğretmen olarak atanması takdir edilir. 

Yine küçük sitelerde yer aldığına göre öğretmenevi müdiresinin gösterdiği başarılarından dolayı Bakanlık tarafından daha önce başarı belgesi ile taltif edildiği yazılı. Maaş kesim ve öğretmenliğe tenzil edildiğine göre ceza takdirinde geçmiş başarıları dikkate alınmamış. 

Bu olayda bir yanlışlık yapılmış mı? Yapılmış. Müdire suçlu mu? Her ne kadar yanlışlığı yapan aşçı da olsa kurumun müdürü olduğu için sorumludur. Büyük bir yanlış mı? İşin öbür ucunda kaymakam olunca yanlış büyük. Yanlışın telafisi var mıydı? Müdirenin haberinin olduğu saat itibariyle yeni yemeğin iftara yetişmesi mümkün değil. Yanlışlık affedilmez bir yanlışlık mı? Sonunda bir yemek üstelik etli bir yemek çıkmış. Kaymakam ve misafirler doymuş ve bir mağduriyet oluşmamış. Yemekten sonra kaymakam müdire hanımdan izahat istemiş. Daha önce özel idare aracılığıyla kaymakamı bilgilendirdiği halde müdire hanım misafirlerin arasında yapılan yanlışın izahatını yapmış ve özür dilemiş. Özür dilemek de bir erdemliktir. Bu yanlışta bir kast var mı? Niye kasıt olsun. Özür dilemek sorunu çözer mi? En azından kalpleri yumuşatır ve bir kastın olmadığı anlaşılır. Özürün ardından inceleme ve soruşturmaya gerek var mıydı? Pekala, müdire hanım, bir daha olmasın, daha dikkatli olun sözlü uyarısı yeterli olabilirdi.

Diyelim ki müdire işin ciddiyetini anlasın diye bir inceleme ve soruşturmayı hak etti. Ardından muhakkikler görevlendirildi. Muhakkikler, olayla ilgili bilgi, belge, delil, ifade ve varsa tanıkların beyanını topladı. Tahlil ve münakaşa yapmak suretiyle olayın sübut bulup bulmadığı, amire saygısızlık yapılıp yapılmadığı, bu olayda bir kastın olup olmadığı hususunu inceledi. Olayın tüm boyutu basında yazılıp çizilenden ibaret ise bu dosyadan bir ceza takdiri çıkmaz. Çıksa çıksa “Görevini ihmal ve savsaklamadan dolayı müdireye uyarı veya kınama cezası takdir edilebilir. Öncesi başarıları dikkate alınarak 1.disiplin amiri, sübut bulan bu tecziyeyi uygulamaz. Dosya da bu şekilde kapatılabilirdi.

Burada, gizli olduğu için inceleme dosyasının içeriğini görmek imkanımız yok. Dosya görülse bile şikayetçi kaymakam olduğu için kaymakamın verdiği bilgiler dosyada yer almaz. Ama basının verdiği bilgilere göre burada “Amire saygısızlık” durumu yok. Muhakkiklerin sübut buldurduğuna bu takdir zorlama bir sonuçtur. Bu sübut üst amirin ricasını emir kabul bazı muhakkiklerin vardığı sonuca benziyor.

Sonuç olarak asli görevine döndürülen öğretmenin suçu, sert kayaya çarpmasıdır. Çünkü işin öbür ucunda mülki amir var ve mülki amirin şikayeti söz konusu. Şikayetçi kaymakam olunca uyarı ve kınama kesmez. Mutlaka kellesi alınmalıdır. Muhakkiklere düşen de dosyada bunun kılıfını işlemektir. Yeter ki mülki amir, emri altında çalışan bir yönetici veya memurun görevinden alınmasını hissettirsin. Bu tür muhakkikler için sübuttan kolay ne var.

Aslında bu basit olayda tüm mesele suyu bulandırma meselesidir. Üst yöneticilerin suyunu bulandıran birini de tutundurmazlar. Bu görüntüsüyle, sahibi olmayan bu teşkilat, kurban bayramı hediyesi olarak mülki amire sarı öküz hediye etmiştir. Zira bu teşkilatta hediye edilecek sarı öküz çoktur.

24 Haziran 2023 Cumartesi

Bozukluklardan Kurtulma Zamanı

Oğlum, şu 25 ve 50 kuruşları ve 1 kiraları al yanına.

Ne yapayım bunları?

İster harca ister bir bakkaldan tümlet.

İyi de sen bu bozuk paraları bir kenara koyardın lazım olur diye. Tedavülden mi kalkıyor yoksa?

Tedavülden kalkmaya kalkmadı evlat. Hâlâ geçerli.

İhtiyaç mı kalmadı?

İyi bildin evlat. Ekmek 4 lira iken ekmek üstü verirlerdi. Bazen de bozuk 2 liran var mı derlerdi. Kısaca ekmek alırken lazım oluyordu. Bir de esnaf çay ocaklarında çay 4 lira idi. Orada da bozuk para lazım oluyordu. Şimdi ekmek de 5 lira oldu, çay da. Beş liranın altında marketlere gidip alacağım bir ürün neredeyse kalmadı. Haliyle bu bozuk paralara ihtiyaç kalmadı.

O zaman bu bozukluklardan kurtulmak istiyorsun.

Aynen öyle.

Bayram geldi çocuklara harçlık verirsin.

Bu paraları çocuklara uzatsan, sana sırtını döner. Elimi öptüğüne bin pişman olur.

Dilenciye verirsin.

Onların da alacağını sanmıyorum.

Bir ihtiyaç olunca hepsini toplar, alışveriş yaparım.

Uğraştırma evlat beni. Şu cenazeden kurtulalım artık. Şu aşamadan sonra bakkal, market de almaz bunları.

Bir ara halletsem.

Oğlum, bir an evvel kurtulalım.

Niye bu kadar acele ediyorsun? Abartmıyor musun?

Acele ediyorum. Çünkü bu işimi görmez ve işe yaramaz bozuklukların verdiği zararlardan bir an evvel kurtulmak istiyorum.

Ne zararı var ki?

Zararı olmaz olur mu? Cebimde kalabalık ve ağırlık yapıyor, pantolonların delinmedik cebi kalmadı. Yürürken şıngır şıngır ediyor. O yüzden ister harca ister at ister sat. Beni bir an evvel bu azaptan kurtar.

Değeri kalmasa da para. Atılmaya atılmaz, satılmaya da satılmaz.

Niye evlat? Çoğu bu bozuklukları atıyordu. Yürürken görürdüm hep. Şaşırırdım niye atıyorlar diye. Kurtulmak içinmiş meğer. Satmaya gelince, eskiciler sanırım demir değerinde kilo ile alıyormuş. Üstelik verdiğinden de fazla ediyormuş.

O zaman bu bozukluklar tedavülde olsa da fiiliyatta kalkmış.

Maalesef. 

O zaman darphane basmasın bu paraları?

Doğrusu bu aslında. En azından bu paraların basımı için devlet daha fazla zarar etmemiş olur. 

Zarar derken?

Evlat, bu bozukluklar ederinden daha maliyetli imiş. Bu yüzden tedavülden kalkarsa, devlet kâra geçmiş olur. 

İlk Kârlı Alışverişim

Üç hafta önce bir esnaftan yazlık pantolon aldım. Şu üzerindeki eşofman güzelmiş. Bana böylesi lazım dedim. İşte şu dedi aynısından çıkarıp verdi. Üstü yok mu dedim. Hayır bunlar tek altlık dedi. Fiyatını sordum. 200 lira dedi. İkramın yok mu dedim. Bir başkasına, 200 dedim. Kaç olur dedi. O da 200'den aşağı olmaz. Olacağı bu dedi. Şimdilik kalsın deyip pantolonu alıp çıktım.

Eşofmanı almadım ama içimde kaldı. Rengini de çok beğenmiştim. 

Bugün yarın derken üç hafta sonra çarşıda aklıma gelip eşofmanı almak için aynı dükkana tekrar gittim. İçimden, o zaman 200'e almamıştım. Aradan kaç hafta geçti. Dolar da nassın zıddına faiz artırımına rağmen aldı başını gitti. O esnaf o eşofmanı bana eski fiyata verir mi? Vermez. Hatta üzerine koymuştur. Çünkü dolar yükseldi diyecek en azından dedim.

Daha önce gördüğümden farklı iki kişi vardı dükkanda. Daha önce birinin üzerinde bir eşofman vardı. Onu almaya geldim. Hani o kimseyi göremedim dedim. Siz babamın giydiğinden istiyorsunuz, işte şu dedi. Tamam bu dedim. Kaça olur dedim. 180 dedi. İkramın olur mu dedim. 10 lira daha almayayım dedi. Boyumdan az büyük geldi. Ölçümü alıp kestirmeye gitti. Paçasını yaptırıp geldi. Poşetin içine koyup uzattı. 170 lira verip çıktım.

Bu alışverişten memnun kaldım. Nasıl memnun olmam ki. Üç hafta öncesine göre nicedir yoğun bakımdaki paramız felç olmuş bir ortamda iken daha önce 200’e almadığım eşofmanı daha pahalısına almadığım gibi 30 lira indirimli almış oldum. Fiyatı ne olursa olsun, bir üründe indirim oldu mu, bayılır, kendimi kaybeder, ihtiyacım olsun veya olmasın alırım. Tek fiyat söyleyip indirim yapmayan esnafa, madem indirim yapmayacaksın. Fiyatı biraz yüksekten söyleyip ardından sana şu fiyata olur deyip bu dediğin fiyatı söylesen olmaz mı dediğimde, bazıları haklısın, bizde pazarlık yapılmadan olmaz deyip gülerken bazıları da yine aynı fiyat olurdu, ne fark ederdi demek suretiyle şaka yaptığına pişman ettiği olmuştur.

Gelelim tekrar eşofman indirimine.

Birileri durmadan hayat pahalı dese de gördüğünüz gibi bu kadar pahalılığa rağmen bu eşofman önceki fiyatından uyguna alınmıştır. Bir de bugün aldığın her ürün yarına göre daha ucuz diyorlar.

Bu indirimden memnun kalsam da esnafın yaptığı doğru değildi. Çünkü esnaflık bu değildir. Esnaflık güven üzerine yürür. Aynı ürüne farklı iki esnaf farklı fiyat söylese, eh diyeceğim. Ne de olsa serbest piyasa. Yalnız aynı ürüne, aynı dükkanda birbirinden farklı çalışan kişiler farklı zamanda iki ayrı fiyat vermişlerdir. Benim işime gelse de hoş bir durum değil bu. Önce iki yüz dese de ardından indirim yapsa, buna da olur diyeceğim. Ne de olsa fiyat belli. Biri indirim yapmadı, diğeri yaptı. Böyle bir durum da olmadığına göre demek ki bu tür esnaf tutturabildiği fiyatı söylüyor müşteriye. Bu da esnafa güvensizliği doğurur. Esnaflık, içeride çalışan kaç kişi olursa olsun, aralarında bir fiyat birliğinin olmasıdır. Çünkü bu müşteriye daha güven verir.

Bu alışverişte baba ile oğlu iki farklı fiyat verdiğine göre milenyum nesli gençlik babalarına göre daha merhametli.

Sonuç olarak geciktirmemden dolayı zarar etmeyip kar ettiğim tek alışverişti bu. Temennim, arkası gelsin.

Bu arada genci kandırmışsın demeyin. Paça yapılıp geldikten sonra baba geldi. Ödemeyi o zaman yaptım. Baba bu fiyata bir şey demedi.