21 Haziran 2023 Çarşamba

Pandemi Yasakları Kalkmamalı

Bakanlar Kurulu toplantısının ardından bir dizi yasakların kalkacağı, bir kısmının esnetileceğiyle ilgili kamuoyunda bir beklenti var.

Pazar yasağı da kalkacak yasaklar arasında.

Hepsine eyvallah ama pazar yasaklarının devam etmesi en büyük dileğimdir.

Neden derseniz?

Birincisi, evde kalmaya alıştık.

Sağa sola gitme, çarşı pazara çıkma, pikniğe gitme derdi olmuyor.

Gün boyunca uzun oturuyorsun.

Bu rahatı bozmaya kimin hakkı var? 

İkincisi, pazar yasakları dolayısıyla pikniğe gidemeyen insanımız, evinin önünde birbirine nazire yaparcasına mangal yakarak dumanını ve kokusunu tüm mahalleye yayıyor.

Komşuda pişer, bize de düşer dedikleri bu olsa gerek. Et gelmiyorsa da dumanı ve kokusu geliyor.

Cadde,  sokak ve mahalleden geçenler ve günlük rutin yürüyüşünü yapanlar ise ağzının suyunu akıta akıta bu duman ve et kokusundan faydalanıyor.

Aldığım duman ve et kokusu yeter, şu sokakta mangal yakan yok, biraz da buradan yürüyeyim dediğin zaman devreye belediye ilaçlama aracı devreye giriyor.

Hepsi birden mahalleyi yangın alanına dönüştürüyor.

Pazar yasağı kalkar da vatandaş piknik yerine akın edince, mahalleden dumanlar yükselmeyecek, et kokusu gelmeyecek.

Çünkü piknik özlemini gidermek isteyenler, piknik havasından mahrum kalacaklar.

Öyle ya pikniğe giden var, gidemeyen var.

İşte bundan dolayı pazar yasağının kalkmasını istemiyorum.

İşin bir diğer yanı evde pencereler açık otururken ya da balkon keyfi yaparken duman ve mangal kokusuyla beraber evin içine duman ve koku girmesin diye tüm aile fertlerinin her bir odaya dağılarak açık pencereleri kapatmaya koşamayacak. Bunun heyecanı da başka. Ancak yaşayan bilir.

Hasılı, yasaklar kalkarsa gördüğünüz gibi neler kaçırıyorum neler... Ben üzülmeyeyim de kim üzülsün. 21.06.2021

İl Furyası

Özal'ın başlattığı, Çiller ve Mesut Yılmaz'ın devam ettirdiği seçim öncesi seçmene verilen söz ve vaatlerden biri de "Köyünüzü belde, beldenizi ilçe, ilçenizi il yapacağız. Yeter ki oyunuzu bize verip bizi kazandırın" idi. Bu vaatlerin ardından 67 olan il sayısı değişik seçimlerde 81'e çıktı. Belde ve ilçe yapılan yerleşim yerlerinin sayısını bilmiyorum. Öyle zannediyorum, bunların sayısı daha çok. 

İl, ilçe ve belde yapılan bazı yeni yerleşim yerlerine bu yeni statüleri yakışsa da bazıları sırıtıp kaldı. Öyle köyler belde, öyle beldeler ilçe yapıldı ki buralara belde ve ilçe demeye bin şahit lazım. Ne söz veren siyasi burası ne belde ne ilçe olur dedi ne de seçmen. İl yapılan bazı ilçeler il olunca, bu illere bağlanacak ilçe bulunamadı. Bunun için beldeler ilçe yapılarak bu illere ilçe bulundu. Bazı ilçeler bu yeni illere zoraki bağlandı. Bazısı, eski ilden ayrılmak istemedi bazısı da bu yeni ili rakip gördüğünden bağlanmak istemedi. Bu durum garip karşılansa da Türkiye’nin bir gerçeği bu. Genelde komşu köyler ve ilçelerde bu türden bir rekabet söz konusu.

Türkiye'nin 90-2000 yılları bu tür vaatlerle geçti. 

Büyükşehir yasası ile birlikte beldeler kaldırıldı. Büyükşehir statüsünde olmayan vilayetlerdeki belli nüfusun altında kalan beldelerin belediyeliği düşürüldü. Bu yasa ile birlikte ilçe özelliği olmayan ve nüfusu gittikçe düşen bazı ilçelerin kaldırılması uygun olurdu ama bu yola başvurulmadı. 

2000'li yıllardan sonra köyü belde, beldeyi ilçe, ilçeyi il vaatleri sekteye uğradı. İl olma beklentisi içine giren birçok ilçe sakininin beklentisi gerçekleşmedi. Halihazırda il olmayı her yönüyle hak eden birçok ilçemiz olsa da bu furyaya son verilmesi yerinde bir karardı.

Gelelim günümüze. 2023 seçimleri siyasilerin gerekli, gereksiz vaatleriyle geride kaldı. Öyle zannediyorum, elde verilecek başka vaat kalmamış olmalı ki 2024 mahalli seçimlere giderken "İl sayısının 100'e çıkarılması" dillendirilmeye başlandığını, bazı partilerin bunun üzerine çalışma yaptığını" üzülerek gazetelerde okudum. Ateş olmayan yerden duman çıkmadığına ve siyasilerin vaat yönünden son kurşunlarını 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde attığı, elde başka sermaye kalmadığı göz önüne alınırsa, il sayısının yüze çıkarılması, öyle zannediyorum, 2024 mahalli seçimlerinin en önemli seçim vaadi olacağının ipuçlarını veriyor bize. 

İl olmayı kaç yıldır bekleyen büyük ilçe sakinleri kızsa da siyasilerin il sayısını yüze çıkarma oportünist yaklaşımına girmemesi en büyük dileğimdir. Bir taraftan büyükşehir sayısını artırıp tüm köy ve ilçeleri bir nevi mahalleye dönüştürürken küçücük ülkeden 100 il çıkarmak akıl karı değil. Siyasilerin seçmen istiyor diye üç beş oy gelecek diye olur olmaz her şeye tamam demesi ülke yönetmek değildir.

Bir ilçe il yapılamaz mı? Yapılır elbet. Bunun için bir seçim öncesini beklemek gerekmez. Yine il sayısını yüze çıkarmak gibi bir çalışma yapılmaz. Meclis, siyasi saiklerden uzak büyükşehir, il, ilçe olma kriterini enine boyuna inceleyip kriterlerini ortaya koyar ve yasalaştırır. Bu yasa da sık sık değiştirilmez. Şartları oluşan köy ilçe, ilçe il, il büyükşehir olmayı hak eder. Bu durumda il sayısı gerekirse yüz olur, yüz elli olur.

İl sayısının yüze çıkarılması gündeme gelince, il olmayı bekleyen veya il olacak ilçeler de nüfuslarıyla birlikte gazetelerde yer almaya başladı. Yazılan ilçelerin nüfuslarına bakılırsa, çoğu il olmayı hak etmiş. Yalnız il olmak için tek başına nüfus yeterli midir? Bence yeterli olmaması lazım.

İl yapılacak bir ilçe için kriterler neler olabilir?

İlçenin nüfusu,

İl yapıldığı takdirde bağlanacak ilçe sayısı, (5-6 ilçeden az olmamalı. Bu ile ilçe bulmak için köyler belde, beldeler ilçe yapılmamalı.)

Bu ile bağlanacak ilçelerin bu ile bağlanma isteği,

Diğer illere yakınlık ve uzaklığı, (Bir ile uzaklığı en az 50-60 km olmalı.)

Gelişmeye uygunluk durumu, kendi kendine yeterliliği, (İl olduktan nice yıllar sonra çoğu ihtiyacını çevre illerden karşılama durumu olmamalı.)

Coğrafi yönden stratejik bir mevkide olmalı vs.

Ezcümle, siyasilerimiz ilçeleri il yapma konusunda yoğurdu üfleyerek yemeli. Unutmasınlar ki il sayısını yüze çıkarmak bu alandaki beklentiyi gidermeyecektir. Çoğu ilçe biz de biz de diyecektir.

20 Haziran 2023 Salı

Omurgalı Duruş

Hangi alanda olursa olsun düşüncesi ne olursa olsun hayatının her alanında prensip sahibi, omurgalı duruş sergileyen etkili ve yetkili kişilere bu ülkenin çok ihtiyacı vardır:

Prensip sahibi, sözünün eri, 

U dönüşü yapmayan, yaptığı zaman öz eleştiri yapan, 

Kırıp döktüğü zaman kırıp döktüm, bedelini ödemeye hazırım diyen, 

Menfaati ve beklentileri için o taraftan bu tarafa savrulmayan, rüzgara göre yer değiştirmeyen, menfaati için kırk takla atmayan, durduğu yere yakışan ve katma değer üreten,

Gittiği yere yakışan, geçmiş hukuka saygı gösteren, eleştiri ve tenkitlerinde seviyesini koruyan, 

Geldiği ve gittiği her yerde saygınlığını koruyan ve saygı gören,

Tevazuu elden bırakmayan, kendisini Hint kumaşı görmeyen, ikbal hesabı ve çıkarcılık yapmayan,

İnandığı değerler ve duruşu adına önüne serilen imkanları, makam, mevki ve statüleri gerekirse elinin tersiyle itebilen, 

Bir grubun, bir camianın içinde iken kuyu kazmayan, başkasına çalışmayan, açık oynayan,

Makam, mevki ve statüde tercih edilmediği zaman dengesini ve duruşunu kaybetmeyen, 

Bulunduğu yerde içine sinmeyenleri önce içeride dile getiren, eleştiren, çözüm olmazsa dışarıda görüşünü açıklayan, bunu açıkladığı takdirde göreceği zarara katlanan ve göğüs geren, ayrılması gerektiğinde "Sizinle ayrıştım. Sizlerle ayrı dünyaların insanı olduk. Benden bu kadar" deyip giden, eski hukuka halel getirmeyen, 

Fikren, zikren, siyaseten durmadan zikzak çizmeyen, siyasete girdiği yerde devam eden, anlaşamadığı zaman partisi içinde mücadele eden, gerekirse siyaseti bırakan, farklı yelpazede siyasete devam etmeyen, devam edecekse de anlaşılabilir ve tutarlı olan,

Her türlü söz ve eyleminde bir duruşu ve omurgası olan, görüşünü tasvip etmese de bu duruş ve omurgasına saygı gösterilen, idealleri uğruna hareket eden,

Bulunduğu yerde katma değer üretemediğini, kendisini tekrarlamaya başladığı zaman benden bu kadar deyip köşesine çekilmesi bilen,

İnanmadığı yerde durmayan, içine sinmeyen şeylere imza atmayan,

Koyduğu hedeflere ulaşamadığı zaman hiçbir mazeretin arkasına sığınmadan başarılı olamadım deyip özür dileyen, bulunduğu yerde yapışıp kalmayan,

Her konuda istişareye, ortak akla ve ekip ruhuna önem veren, kendisinden farklı görüş serdedenleri düşman bellemeyen,

Bulunduğu yere yeni yüzler kazandıran,

Başarıyı ekibine mal eden, başarısızlığı kendisinde arayan...