26 Mart 2023 Pazar

Erbabından Anlam Yüklü İfadeler

Hanımı ile anlaşamayan bir bedeviye “sebep nedir?” diye sorarlar:

“Mahremim hakkında konuşmam” der. Karısını boşayınca tekrar sorarlar; “sebep neydi?” diye. 

“Başkalarının mahremi hakkında konuşmam” der.

*

Hz. Fatıma, ”Hayırlı hanım nasıl olur” sorusuna:    “Hayaliyle de olsa haramlarda gezmeyen, beyini de haramlarda gezdirmeyen hanımdır.” diye cevap verir.

Hz. Ali, ”Hayırlı bey nasıl olur” sorusuna;

"Hayaliyle de olsa haramlarda gezmeyen, hanımını da haramlarda gezdirmeyen beydir.” diye cevap verir.

*

“Neden hayat hikayeni yazmıyorsun?” diye sordular. 

“İki yanımdaki iki melek zaten yazıyor” dedi gülümseyerek. Gökhan Özcan, Yenişafak, 16/03/2015

*

"Ölen kim olursa olsun yaşayana düşen şey derin bir sükuttur". Fatma Barbarosoğlu, Yenişafak, 16/03/2015

*

Gündüz böbürlenenin gece horuldayandan ne farkı var? Gökhan Özcan

*

"Benim kıymetimi bilemediler” dedi biri. “Halbuki fiyatını her fırsatta hatırlatıyordun!” dedi diğeri. Gökhan Özcan

*

"Herkesin kerameti kendinden menkul doğruları var artık ve yazık ki çoğu zaman ahlaki olmak gibi bir mecburiyeti yok bütün bu doğruların. Ancak kendilerini kandırabilenler başkalarını da kandırmayı başarabilir. Gökhan Özcan, 26/03/2015 Yenişafak

Referansı Peygamber Olanlara Gelsin

İlk vahiy geldiğinde “Kim beni dinler” endişesini taşıyan Hz Muhammed’e eşi Hz Hatice, İşte ben varım” demek suretiyle Peygambere destek olur hem de ilk Müslüman olma şerefini taşır. Destek olması ve moral vermesi için Peygamberi amcası Varaka’ya götürür.

*

Yılların memleket özlemini çeken arkadaşlarına, “Haydin hazırlanın, Mekke’yi ziyarete gidiyoruz” diyor Hz Muhammed.

Memleket hasretiyle yanıp tutuşan muhacirler, Hudeybiye mevkiine geldikleri zaman durdurulur. Mekke’ye sokulmazlar. “Bir anlaşma yapalım. Ziyaretinizi bu yıl değil, önümüzdeki yıl yapacaksınız” denir onlara. Diğer maddelerle birlikte bu maddeye de evet der peygamber.

Bu anlaşma kimsenin hoşuna gitmez. Peygamberin “Haydin kurbanlarımızı burada keselim” sözünü kimse dinlemez.

Peygamber üzülür: “Ashabım beni dinlemiyor” diyerek bu durumdan eşi Ümmü Seleme’ye dert yanar. Eşi de “Sen kurbanını kes, onlar da ardından kurbanlarını keseceklerdir” der.

Peygamberin kurbanını kestiğini gören ashap, moralleri bozuk olsa da isteksizce kalkıp kurbanlarını keserler.

*

Mescidi Nebi yapılır. Namaza çağrı için nasıl duyuru yapabiliriz istişaresi yapılır. İstişarede “Davul çalmak, boru öttürmek, çan çalmak...” gibi öneriler itibar görmez.

Abdullah isimli sahabe, bugün okuna gelen ezanı rüyasında görür ve peygambere iletir. Bu ezan kabul görür. O günden bugüne namaza çağrıdır.

*

Müşriklerin Bedir’in intikamını almak için Medine’ye harekete geçtiğini haber alan Peygamber, “Medine’yi nasıl savunalım” istişaresini yapar. Kendi görüşü, “Şehri Medine’ye savunalım” olmasına rağmen çoğunluk, “Müşrikleri Uhut’da karşılayalım” olunca, arkadaşları “Sizin dediğiniz olsun” demesine rağmen Hz Muhammed, “Karar verildi. Mekkelileri Uhut’da karşılıyoruz” diyerek savaş Uhut’da yapılır.

Savaş başlamadan ordu için Peygamber tarafından bir mevki belirlenir. Bir sahabenin “Savaş için burası değil, şurası daha uygun” görüşü doğrultusunda ordunun yerini değiştirir.

*

Güçlü ve büyük bir orduyla Medine’ye gelmekte olan Mekkelilere karşı, şehrin içeriden savunulmasına karar verilir ama nasıl savunulacaktı. Selman isimli sahabenin “Şehrin etrafına hendek kazalım” fikri benimsenir.

Verdiğim örneklerde de görüleceği üzere eşleri Hatice ve Ümmü Seleme’ye siz ne bilirsiniz, ne anlarsınız diyor ne ezanı rüyasında gören ifadeleri kendine mal ediyor ne kaybettiği Uhut savaşından dolayı gençleri suçluyor ne de Selman’a haydi oradan diyor.

Tüm bu uygulamaların kimin eliyle olduğunu biliyoruz. Bir Peygamber ve devlet başkanı olmasına rağmen oturun oturduğunuz yerde. Benim dediğim olacak. Olan her şey benim himayemde olur, her şeyin en iyisini ben bilirim diyerek kendini ön plana çıkarmıyor. Kazansa da bu başarıyı kendi hanesine yazmıyor, kaybetse de kimseyi suçlamıyor. Ben yaptım, benim eserim, benim sayemde demiyor.

Tüm bu örnekler ve daha fazlası, Hz Muhammed’in istişareye verdiği önemi gösteren fiili uygulamalardır. Peygamberin tevazuunu gösterir. Peygamber bizim için numuneyi imtisal ise yani rol model ise ve biz onun yolunun yolcusu isek, özellikle referansı İslam olanların kendilerini ön plana çıkarmadan Peygamberin yolundan gitme gibi bir yükümlülükleri vardır. Unutmayalım ki Peygamberin yolundan gitmek sadece söylemden değil, eylemden ibarettir.

25 Mart 2023 Cumartesi

Tevazuun Göstergesi

Her şeyi ben yaparım. 

Her şeyden ben anlarım. 

En iyi ben yaparım.

Bir ben varım.

Herkes benim aleyhimde. 

Herkes benim aleyhime çalışıyor.

Herkes beni yok etmeye çalışıyor...

Veya 

Her şeyi o yapar, her şeyden o anlar, en iyi o yapar, bir o var, herkes onun aleyhinde, herkes onu yok etmeye çalışıyor... 

Türünden söylemler kişinin kendisini ön plana çıkarmaya çalıştığı şeklinde bir anlamaya sebebiyet veriyor. 

Bu söylemde; 

Enaniyet ve benlik hakim. 

Mütevazılık yok. 

Kibir kokusu var.

Tek adam görüntüsü veriyor. 

İstişare ve danışma yok.

Kişiye ve kişinin kendisine aşırı güveni var...

Güven iyidir. Kişinin öz güven sahibi olması güzeldir. Kaptan önemlidir. Yalnız kişilerden ziyade ortak akıl diyebileceğimiz ekip ruhu ile hareket etmek, ekip ruhunu ön plana çıkarmak, her konuda, özellikle rutin dışındaki önemli konularda istişare etmek çok daha önemlidir ve olması gerekendir. “Onların işleri kendi aralarında şura iledir” fermanına daha uygundur. Çünkü istişarede mütevazılık vardır, ekibe ve ekip ruhuna önem ve değer vermek vardır, hata riskini en aza indirgemek vardır, taşın altına herkesin elini koydurmak ve sorumluluk vermek vardır. Hasılı danışma, şura ve istişarenin faydaları çoktur.

Kişiler istişare ediyor olabilir. Ki öyle de olmalıdır. Eğer böyle ise buna rağmen kişi ön plana çıkıyor veya çıkarılıyor, böyle bir imaj oluşmuşsa, kişi ve kişilere düşen, bu başarıda ekibimin payı büyüktür. Benim bu konuda payım ön planda olmak ve uygulamak demek olmalıdır. Böyle bir üslup bu milletin değerlerine daha uygundur. Çünkü hepimiz biliriz ki her türlü övgüde ve gerçeğin ortaya konmasında bu toplum estağfurullah demek suretiyle tevazuun en güzel örneğini sergiler.