İlk
vahiy geldiğinde “Kim beni dinler” endişesini taşıyan Hz Muhammed’e eşi Hz Hatice,
İşte ben varım” demek suretiyle Peygambere destek olur hem de ilk Müslüman olma
şerefini taşır. Destek olması ve moral vermesi için Peygamberi amcası Varaka’ya
götürür.
*
Yılların
memleket özlemini çeken arkadaşlarına, “Haydin hazırlanın, Mekke’yi ziyarete gidiyoruz”
diyor Hz Muhammed.
Memleket
hasretiyle yanıp tutuşan muhacirler, Hudeybiye mevkiine geldikleri zaman durdurulur.
Mekke’ye sokulmazlar. “Bir anlaşma yapalım. Ziyaretinizi bu yıl değil, önümüzdeki
yıl yapacaksınız” denir onlara. Diğer maddelerle birlikte bu maddeye de evet der
peygamber.
Bu
anlaşma kimsenin hoşuna gitmez. Peygamberin “Haydin kurbanlarımızı burada keselim”
sözünü kimse dinlemez.
Peygamber
üzülür: “Ashabım beni dinlemiyor” diyerek bu durumdan eşi Ümmü Seleme’ye dert yanar.
Eşi de “Sen kurbanını kes, onlar da ardından kurbanlarını keseceklerdir” der.
Peygamberin
kurbanını kestiğini gören ashap, moralleri bozuk olsa da isteksizce kalkıp kurbanlarını
keserler.
*
Mescidi
Nebi yapılır. Namaza çağrı için nasıl duyuru yapabiliriz istişaresi yapılır. İstişarede
“Davul çalmak, boru öttürmek, çan çalmak...” gibi öneriler itibar görmez.
Abdullah
isimli sahabe, bugün okuna gelen ezanı rüyasında görür ve peygambere iletir. Bu
ezan kabul görür. O günden bugüne namaza çağrıdır.
*
Müşriklerin
Bedir’in intikamını almak için Medine’ye harekete geçtiğini haber alan Peygamber,
“Medine’yi nasıl savunalım” istişaresini yapar. Kendi görüşü, “Şehri Medine’ye savunalım”
olmasına rağmen çoğunluk, “Müşrikleri Uhut’da karşılayalım” olunca, arkadaşları
“Sizin dediğiniz olsun” demesine rağmen Hz Muhammed, “Karar verildi. Mekkelileri
Uhut’da karşılıyoruz” diyerek savaş Uhut’da yapılır.
Savaş
başlamadan ordu için Peygamber tarafından bir mevki belirlenir. Bir sahabenin “Savaş
için burası değil, şurası daha uygun” görüşü doğrultusunda ordunun yerini değiştirir.
*
Güçlü
ve büyük bir orduyla Medine’ye gelmekte olan Mekkelilere karşı, şehrin içeriden
savunulmasına karar verilir ama nasıl savunulacaktı. Selman isimli sahabenin “Şehrin
etrafına hendek kazalım” fikri benimsenir.
Verdiğim
örneklerde de görüleceği üzere eşleri Hatice ve Ümmü Seleme’ye siz ne bilirsiniz,
ne anlarsınız diyor ne ezanı rüyasında gören ifadeleri kendine mal ediyor ne kaybettiği
Uhut savaşından dolayı gençleri suçluyor ne de Selman’a haydi oradan diyor.
Tüm
bu uygulamaların kimin eliyle olduğunu biliyoruz. Bir Peygamber ve devlet başkanı
olmasına rağmen oturun oturduğunuz yerde. Benim dediğim olacak. Olan her şey benim
himayemde olur, her şeyin en iyisini ben bilirim diyerek kendini ön plana çıkarmıyor.
Kazansa da bu başarıyı kendi hanesine yazmıyor, kaybetse de kimseyi suçlamıyor.
Ben yaptım, benim eserim, benim sayemde demiyor.
Tüm bu örnekler ve daha fazlası, Hz Muhammed’in istişareye verdiği önemi gösteren fiili uygulamalardır. Peygamberin tevazuunu gösterir. Peygamber bizim için numuneyi imtisal ise yani rol model ise ve biz onun yolunun yolcusu isek, özellikle referansı İslam olanların kendilerini ön plana çıkarmadan Peygamberin yolundan gitme gibi bir yükümlülükleri vardır. Unutmayalım ki Peygamberin yolundan gitmek sadece söylemden değil, eylemden ibarettir.
Merhabalar Sayın Hocam.
YanıtlaSilGirişten başladım okumaya ve acaba bu işin sonu nasıl ve nereye bağlanacak dedim kendi kendime. Yazınızın sonunda bağlandığı yeri görünce şükürler olsun dedim. Çünkü bağlantının yanlış yapılan işlerin doğru adresine yapıldığını gördüm.
Kaleminize, emeğinize ve yüreğinize sağlıklar dilerim.
Selam ve saygılarımla.
As, çok teşekkür ediyorum.
Sil