11 Ağustos 2022 Perşembe

İptal Edilen KPSS Üzerine (2) *

İptal edilen 2022 KPSS ile ilgili kopya çekmeyi önlemek amacıyla ÖSYM tarafından alınan tedbirlere dünkü yazımızda değinmiş, bu yazımda da ihtimaller üzerine beyin jimnastiği yapacağımı yazmıştım. İhtimaller:

*ÖSYM’nin içinden birilerinin para karşılığı yayınevlerine soru vermiş olması ya da soruların basılması aşamasında matbaadan birilerinin soruları alması söz konusu olabilir.

*Soru hazırlama komisyonunda olan akademisyen, zihninde ürettiği soruları yayınevine vermiş olabilir ya da yayınevinin daha önce hazırladığı soruyu aklında tutarak orijinal soru gibi yazdırmış olabilir. Yayınevi sahibinin açıkladığına göre KPSS’nin bazı sorularıyla birebir aynı ve benzerlik gösteren soruları 2021 Eylül ayından itibaren MEB’in soru bankasından esinlenerek hazırlayıp denemelerde sorduğu doğru ise yayınevinin bu soruları alması muhaldir. Ancak öğretim üyesi almış olabilir. Bir akademisyen de başka yayınevinin sorduğu bir soruyu motamot sormaz. Bunu değil akademisyen, akıl seviyesi düşük biri bile yapmaz. En azından kelimelerin ve seçeneklerin yerlerini değiştirir.

*Taraflardan biri veya üçüncü bir el, motamot bir sorunun KPSS’de sorulmasını sağlayarak merkezi sınavlarda kopya çekiliyor, işte bu da onlardan biri, algısını oluşturmak isteyebilir. Böyle yapmak suretiyle siyasi bir rant elde edilmesi murat edilmiş olabilir. Bu iddianın üzerinde durmaya değer. Çünkü rakiplerini alt etmek için siyaseten kullanılacaktır.

Biliyorsunuz, 2023 seçimlerine tüm partiler ittifaklarla hazırlanıyor. Bu seçim de tıpkı diğer seçimler gibi hayat-memat meselesi. Bu seçimin diğerlerinden farkı, önceki seçimlerde seçimin hangi ittifak tarafından kazanılacağı üç aşağı beş yukarı belli iken bu seçimde ittifaklar en fazla yüzde 40’a ulaşabiliyorlar. Parti bazında en yüksek oy alan siyasi partilerin yüzde 30’un altında kaldığı, Türkiye’nin halihazırdaki en büyük partisinin “hiçbiri” seçeneğini işaretleyen yüzde 30’luk kararsız bir seçmen kitlesi olduğu dillendiriliyor. 2023 seçim sonuçlarını da bu kararsız seçmen belirleyecektir. Bu kararsız seçmenin kahir ekseriyeti de “Z nesli” denilen kesim yani gençlerdir. Yeknesak olmayan bu gençleri ne yapıp etseler de hiçbir siyasi parti halihazırda yanına çekememiştir. Hoş, siyasi partilerin bu gençlerin ne istediğini çok iyi analiz edebildiklerini de düşünmüyorum.

Sadede gelirsem, KPSS sınavına giren gençlerin çoğunluğu “hiçbiri” seçeneğini işaretleyen yani siyaseten güvenilir bir liman arayan kesim. Burada aklıma şu soru geliyor. Acaba siyasete yön vermek isteyen birileri, siyaseten kullanmak ve gençleri yanlarına çekmek amacıyla burada bir rol oynamış olabilir mi? Amaç bir algı oluşturmak ve algı üzerinden siyaset yapmak, birilerinin lehine veya aleyhine çalışmak. Biraz daha açayım. Hepimizin bildiği gibi bu ülkede yapılan her merkezi sınavın ardından kopya iddiaları gündeme gelir. Biraz konuşulur, ardından unutulmaya yüz tutar. Gençlerin dikkatini çekmek amacıyla siyasi partilere malzeme lazım. Bunun için de KPSS sınavına giren gençler yani kararsız seçmen seçilmiş olabilir. Nasıl ki siyasiler için seçimi kazanmak hayat memat meselesi ise gençler için de bu sınav hayat memat meselesidir. Birileri, bu sınavın içine daha önce bir yayınevi tarafından deneme sorusu olarak sorulan bir soruyu aynen yerleştirtelim. Bakalım siyasiler bunu leh ve aleyhlerine nasıl kullanacak? Hangi siyasi gençlerin yanında duracak? Fark etti iseniz, daha önce çıkmış sorular ve yayınevinin adı sınavın hemen ardından sanal alemde servis edilmeye başlandı. Ne ara bu kadar sorunun benzer veya aynı olduğunun tespiti manidar. Burada muhalefet, “Bak, her sınavda olduğu gibi bu sınavda da kopya var. Ey gençler, hakkınız yendi. Sizin haklarınızı ancak biz koruruz” şeklinde eleştiri getirerek gençlerin yanında olduğu mesajını verecek. Kopyanın nasıl olduğu netleşmeden hükümetin sınavı iptal etmesi de “Ey gençler, bakın en ufak bir kopyaya dahi müsaade etmedik, gereğini yaptık, sınavı iptal ettik. Sizi ancak biz koruruz” diyecek. Daha işin başında hükümet ÖSYM başkanını görevden alarak ve sınavı iptal ederek sınavla ilgili şayiaların önüne geçmiş oldu.

Hasılı bu sınav ve sınavın iptal edilmesi sınava giren gençleri ve ailelerini derinden etkileyecek. Bakalım iptal edilen ve yeniden yapılacak olan bu sınav siyasete nasıl yansıyacak? Etki edip etmediğini de ancak 2023 seçim sonuçlarında görebiliriz. Absürt bir iddia ama burası Türkiye olunca bu da ihtimaller arasında düşünülebilir. Umarım inceleme çok sağlıklı yürütülür ve gerçek ortaya çıkar.

*13/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

İptal Edilen KPSS Üzerine (1) *

Merkezi sınavlarda alınan sıkı tedbirlerle bina içinde ve bina dışında bireysel kopya çekilmesine geçit verilmediğini; sınava girenler, sınavlarda görev yapanlar ve çocuğu sınava giren anne babalar çok iyi bilir. Bırakın kopyayı, teşebbüsü bile mümkün değil.

ÖSYM'de soru hazırlama faslının nasıl olduğunu kamuoyu yeterince bilmemekle beraber bu tür komisyonlarda görev alıp isminin açıklanmasını istemeyen bir akademisyenin bu konuda yazdıklarına kulak verelim:

"2015-2017 yıllarında özellikle de 15 Temmuz’dan sonra birkaç defa ÖSYM’de soru hazırlayan ekipte yer alan biri olarak yazıyorum:

-Soruları hazırlayanlar kesinlikle üniversite hocalarıdır.

-ÖSYM binasına girişte göz id’si alınır. Onunla tüm şifreli kapılar açılır. -Telefonlar teslim alınır. 

-Üzerinizdeki kağıt kalem hepsi toplanır ve bir dolaba kilitlenir.

-Saat 10.00 ile 16.00 arası sadece zihinlerde olan sorular üretilir.

-Bu hazırlanan sorular bir üst komisyon tarafından dil ve diğer tüm yönleriyle ikinci defa onaylanır.

 -Soru hazırlayanlar her dönemde değişir.

 -En önemlisi; bir sonraki imtihanda soru hazırlayanların yakınlarının bu tür imtihanlara girip giremeyeceklerine dair yazılı etik onayı alınır. 

-Soru hazırlarken kullanılan kağıtlar, çıkışta kağıt öğütme makinasında öğütülür.

-Soru havuzundan kura ile soru seçilir. Eğer sizin hazırladığınız soru, sınavda sorulmuşsa yani değerli bulunmuşsa size telif ücreti ödenir. 

Kısaca çok sıkı kurallar var. Soru hazırlayan kendini afişe etmediği sürece hiç kimse bilmez. 

Bu son olayda; soru hazırlayan kişilerden birisi daha önce yayınlanmış soruları ezberlemiş ya da hazırlayıp yayınladığı soruları zihninden soru veri tabanına yazmış olabilir. 

Ya da en son editörlük yapanlar bir hinlik yapmış olabilirler..."

Görüleceği üzere soru hazırlama faslında sorular zihinde üretiliyor. Kullanılan kağıtlar da öğütülüyor. Yani burada da sıkı tedbirler var. İçeriden dışarıya sorunun çıkması, dışarıdan içeriye sorunun girmesi de söz konusu değil. Çünkü sınav sonrasında ortaya çıkacağı kuvvetle muhtemel olan bu işe yeltenmek cesaret ister. O zaman sorun nerede? İptal edilen KPSS sınavı ile ilgili inceleme ve soruşturma sonuçlandığı zaman sorunun nereden kaynaklandığı ortaya çıkacak. Biz yine de ihtimaller üzerine fikir jimnastiği yapalım. Bunu da diğer yazımızda ele alalım.

*12/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.

9 Ağustos 2022 Salı

Kim Demiş Bu Araba Muayeneden Geçmez Diye *

İki seferdir ağır kusurlu muameleye maruz kalan aracım, cebimde sıkışan fazlalığı sanayiye bırakmanın ardından muayene tekrarıyla hafif kusurlu olarak trafik vizesi alabilmişti. Eski modeldi ama her seferinde gıcır gıcır yıkamıştım halbuki. Gönlümden, bu model bu arabayı bu yıla ve buraya kadar getirmiş, üstelik bize değer vermiş, ele güne karşı ayıp olur demiş, aracını da bir güzel temizlemiş. Kendisinin ahı gidip vahi kalsa da bu garibi daha fazla üzmeyelim, ahir ömründe biraz sevindirelim, hafif kusurla gönderelim derler mi diye geçmedi değil. Ama acımadılar. Neyse geçen geçti. Şimdi gelelim günümüze.

İki seneyi çok uzun sanırdım. Meğer göz açıp kapayıncaya kadar geçti. Aracın muayenesi tekrar geliverdi. Bir hafta öncesinden randevumu aldım. Bereket geçen seferlerde olduğu gibi plakamı, adımı, soyadımı çifter çifter yazmadı sistem. Tek seferde randevumu alabildim.

Aracıma hiç bakım yaptırmadan, sol çamurluğa vurup izini kaybettirenin bıraktığı izi kaportacıya götürmeden, arabamın içini ve dışını yıkamadan randevu günü muayene istasyonunda buldum kendimi. Niye yıkayacaktım ki. Hem kadir kıymet bilmiyor TUVTURK hem de aracımın camına "Beni yıka" yazılmamıştı daha. Aracım geçer mi diye bir tereddüt de yaşamadım. Bir güzel muayene edeceklerdi nasılsa. Üstelik ikidir beni tanıyorlardı. Muayene sonrası öğle sonrasını da sanayiye ayırdım. Nasılsa “Amca, şunları şunları yaptır gel” diyeceklerdi. Ben de soluğu sanayide alacak, cebimdeki fazlalığı orada bırakacak, piyasanın hareketliliğine bir katkıda daha bulunacaktım.

Aracımı park ettikten sonra numara-matikten sıramı alacaktım ki baktım, aracım km.ini de istiyor. Geri dönüp aracın km.ini not ettim. Üç beş dakika sonra sıram geldi. Veznedeki görevliye 507 TL 40 kuruş ödemeyi çekmesi için kredi kartını uzattım kendimden emin bir şekilde. Çünkü önceki yıllardaki randevu bilgilerinde, kredi kartı ile ödeme yoktur yazarken bu sefer kredi kartı ile ödeme yapabilirsiniz yazıyordu. Görevlinin pek hoşuna gitmedi bu. Yüz hattı, post cihazı bulundurmayan ya da cihazı havlunun altına saklayan bazı eski esnaf gibiydi. Bu tip küçük esnafa kredi kartını uzatınca o zaman fiyat şu olur derlerdi. Görevli, bu tip eski esnaf misali, "Kredi kartı ile ödeme yaparsanız, 10 lira 20 kuruş fark biniyor. Bu durumda 517,60 kuruş çekmemiz lazım dedi. Fark problem değil ama bunu pekala randevu bilgisinde belirtebilirdiniz dedim. Cevap yok. Aslında tek çekim bir alışverişte veya takside fark uygulanıyorsa peşin ödeme yaparım. Ama bu durumda yapılacak bir şey yok. Zira cebimde nakit getirmemiştim. Gönülsüz olunca ancak iki denemede ödemeyi alabildi. Ben yine şanslı imişim. Zira muayene beklerken biri, "Nakit de getirmemiştim. Sistem çekmiyor dediler. Ta neredeki bankamatikten para çekip geldim" şeklinde dert yandı. TUVTURK önceki yıllara oranla kendini geliştirip post cihazı koymuş derken hem fark alıyor hem de sistem izin vermiyor diyerek vatandaşın iki ayağını pabuca sokuyor. Firma madem bunu yapacak. En azından bahçenin uygun bir yerinde ATM'lere de yer verse iyi olacak. Ayrıca tüm Türkiye’ye hükmeden bu büyük firmanın bu kadar küçük hesap yapmaması lazım. Çünkü büyük olmak ve bu alanda ebedi olmak bu küçük hesabı yapmamasını gerektirir.

İsmimin anons edilmesiyle birlikte gönül rahatlığı içinde kirli aracımı görevliye teslim ettim. Görevli, "Aracımda kıymetli bir şey olup olmadığını" sordu. Bulursan, haberim olsun dedim. Arka tarafa geçerek dört gözle aracımın muayenesinin bitmesini beklemeye koyuldum. Altına üstüne, sağına soluna bir güzel baktı eleman. Bu arada bir iyilik de yaptım. Muayeneden çıkan bir kamyoneti çalıştıramamışlar. Biri şuna bir yüklenelim dedi. İkimiz birden aracı itekleyerek çalışmasına yardımcı oldum. Bunun adı vurdurma imiş bu arada. Kısa günün karı. Sevap sevaptır.

Nice sonra görevli aracımı çıkardı. Sonra içeri geçerek kepengi kapattı. Hacı yolu bekler gibi yeniden beklemeye koyuldum. Dur bakalım, tıraşım şimdi ortaya çıkar derken bir kız çocuğu ismimi okuyarak yanıma geldi. “Aracınız geçti, hayırlı olsun” dedi. Evrakı uzattı. Teşekkür ederek evraka göz gezdirdim. Hafif kusur varmış aracımda. Olsun o kadar. Hem bu kadar kusur kadı kızında bile olur dedim. Sanayiye doğru çevrilmiş aracımı tamircilere yeni bir katkı sunamadan ters istikamete çevirdim. Böylece ihtiyaten boşalttığım öğleden sonram da boşa çıkmış oldu.

Buraya kadar üşenmeyip okuduğunuza göre kadı kızında bile olabilecek hafif kusurlarım nelermiş, bir bakalım:

-Motor NO’su araç üzerinde okunabilir değilmiş. (Keyfim yerinde ya. İçimden sen o gözlerine baktır deyiverdim.)

-Debriyaj pedalının üst lastiği yokmuş. (Ayağımı acemi şoförler gibi sürekli debriyajın üzerinde tutunca lastik nasıl dayansın.)

-Yakıt/gaz deposunun donanım kapakları yok ya da hasarlı imiş. (Ne olduğunu, neyi kastettiğini anlamadım ama neyse.)

-Yakıt/gaz boruları uygun olarak serilmemiş. (Nerem düzgün ki yakıt borusu düzgün serilsin.)

-Sıvı gaz sisteminin camlar üzerinde ikaz etiketi yokmuş. (Bu devirde kim cama bakar ki…)

-Egzoz askı bağlantısı eksik/gevşek/kırık yazılı. (Eksik mi, gevşek mi, kırık mı? Hangisi anlayamadım.)

-Motorda yağ kaçakları varmış. (Bu kusur bende her seferinde banko.)

-Şanzımanda yağ kaçakları varmış. (Sanırım bu yeni kusur.)

-İlk yardım çantası yok. (Diğerleri de ihmale gelmez ama bunu yapmamam lazımdı.)

Gördüğünüz gibi bu kadar kusurla geçtim. Anlayacağınız halihazırda gemisini kurtaran kaptanım. Araç muayenesinde sizlere başarılar dilerim. TUVTURK görevlilerine de nezaketlerinden ve hızlarından dolayı teşekkürler. Benim bu kadar kusuruma, TUVTURK’ün kredi kartı ödemesine 10 lira 20 kuruş eklemesi de onun hafif kusuru olsun.

*29/08/2022 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde Barbaros ULU adıyla yayımlanmıştır.