15 Eylül 2019 Pazar

800’lü Hatlarla Aranız Nasıl?*

—Alo
—Ramazan Yüce ile mi görüşüyorum?
—Benim.
—Kombinizin yıllık bakımını yaptırdınız mı?
—Evet.
—Ne zaman yaptırdınız? Burada bakım yapılmamış görünüyor. He!
—Ne yapacaksın benim bakım yaptırıp yaptırmadığımı? Hem nereden biliyorsun?
—Aşkan mahallesinde oturmuyor musun?
—Devam et adresi...
Arkası gelmedi.
—Kapatır mısın şu telefonu! Beni telefonu açtığıma pişman etmeyin.
—Siz kapatın, dedi. Kapattım. Ardından engellenenler listeme bir 800'lü hat daha eklemiş oldum.

Bir ay öncesi yine bir kombi bakım servisi aradı. “Servisimiz sizin mahallenizde. Kampanya var. 120 lira olan bakım ücreti 80 liraya indi. Servisimizi yönlendirelim mi” diye. Kalsın dedim. Ederi 120 TL olan bir bakımın 80 TL’ye inmesi cazip de gelmedi hani. Tanıdığım bir servisçi ile daha sonra görüştüğümde “Ağabey! Zaten kombi bakımları 80 liraya yapılıyor. İndirim bunun neresinde? Hatta biz 80’den daha da aşağıya yapıyoruz” dedi.
*
Kombiyi ilk taktırdığım ve doğalgaza geçtiğim 2005 yılında servisçileri ara ki bulasın. Buldun. Bu sefer “Yoğunuz” diye gelmezlerdi bile. Şimdilerde ne oldu ise iki yıldır kombimin bakımını yaptırıp yaptırmadığımın tasasına düştü çoğu kombi servisleri. Hepsi peşimde. Dün ben onların arkasından koşuyordum, bugün de onlar benim peşimden koşuyor.
*
Geçen sene günlük arayan bir 800’lü numaraya hiç cevap vermedim. Engelledim. Nice sonra kullanım süresi biten ve yeniletmediğim kredi kartıma yıllık kart ücreti yansıtıldığını görünce ilgili bankanın müşteri hizmetlerini aradım. Kullanmadığım ve olmayan kartınızdan dolayı ne ücreti tahakkuk ettiriyorsunuz dediğimde müşteri temsilcisi “Beyefendi, kredi kartınız şu tarihte teslim edilmiş ve kartınız kullanıma açık görünüyor” dedi. Hanımefendi, bende kartınız falan yok, kartı iptal edin. Sanırım kurye, kartınızı bana ulaştıramayınca teslim etmiş şeklinde göstermiş olmalı. Kuryeniz kim ise gözden geçirmenizde fayda var dedim, telefonu kapattım.

Gördüğünüz gibi bu 800’lü hatlara cevap verseniz de problem, cevap vermeseniz de. Çoğu zaman bu tür aramalara cevap vermesem de bazen ferasetim kapanıyor olmalı ki açarım. Açtığıma da pişman olurum. Bugüne kadar cevap versem de vermesem de engellenenler listesine aldığım başta 800’lü hatlar olmak üzere epey bir numara oldu. Sanırım 800’lü hatlarla başlayan telefon sayısı çok fazla olmalı ki hala köklerine kibrit suyu dökemedim.

800’lü hatları sanırım firmalar kullanıyor. Hemen hemen hepsi reklam ve müşteri avlama peşinde. Kimi evimize internet bağlatmak için cazip kampanyalardan bahsediyor, kimi şifreli bir kanala abone yapmaya çalışıyor, kimi kombi temizliğinde, kimi de bilmem ne derdinde.
Merak ettiğim telefon numaralarımızı, ev adreslerimize varıncaya kadar bu firmalar nereden biliyor ya da kimden alıyorlar? Bahis oyunlarıyla ilgili gelen mesajları saymıyorum bile. Güya istenmeyen mesajlar gelmeyecekti…

Hasılı 800’lü hatlarla kuşatılmış durumdayım. Öyle zannediyorum, sizi de arıyorlardır bu ve benzeri nedenlerle bu 800’lü hatlar. Çok memnunsanız size yakın bana ırak olsunlar varsın.

*16/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

14 Eylül 2019 Cumartesi

Düğün Davetiyelerine Not

Düğünler her geçen yıl artan maliyetlerle birlikte düğün yapacakların ceplerini yakmaya devam ediyor. Binen masraflardan dolayı evlenemeyen ya da evliliğini geciktiren insanımızın sayısı da az değil. Çünkü normal düğün yapmıyoruz. Evlenecek çiftlerin oturacağı evden ve evde kullanılacak her şeyi düğünden önce hazırlamak zorundayız. Sanki yuva kurmaktan ziyade ev düzüyoruz. Mutfak eşyası, salon takımı, oturma grubu, yatak odası takımı vs hepsi alınması gerekiyor düğüne kalkışmak için. Bu da ister istemez düğün maliyetlerini artırmaktadır.

Düğüne kalkan eş adaylarının veya ailelerin bu durumda tek ihtiyacı paradır. Peki, düğüne davet edilen bizler ne yapıyoruz? Düğün sahiplerinin ihtiyacına katkıda bulunmak amacıyla bu çorbada bizim de tuzumuz olsun diyor muyuz? Pek azımız hariç davet edilen bizler düğün sahiplerine yardımcı olmuyoruz. Çünkü hediye olarak götürdüğümüz birbirine benzer mutfak eşyası kap kacaktan ibarettir. Bu da düğün için büyük borca giren ailelerin derdine merhem olmuyor.

Düğünlere götürdüğümüz bu hediyeleşmeden kimse memnun değil ama buna da bir son vermiyoruz. Bazı yöreler düğüne gelen davetlilerin önüne hediye sandığı koymak suretiyle kap kacak getirmenin önünü kesmeye çalışıyor ama bu çaba geneli kapsamıyor.

Düğünlere götürdüğümüz bu kap kacak işine çok değindim. Mutfak eşyası yerine az veya çok para vermemizin en uygun hediye türü olduğu fikrim tasvip de gördü. Ama bu tasvip sınırlı sayıda kaldı. Görüşü tasvip etmesine rağmen kap kacak götürenler yine var. Çünkü kendisine zamanında gelen stoklarla sınırlı hediyeyi eritmesi lazım.

Düğün davetiyelerinin bazısında "Çiçek gönderilmemesi rica olunur" yazar. Düğün salonunda sağlı sollu sıralanmış çiçekler dikkat çeker. Hepsi bu kadar. Bundan sonra o çiçekleri ne yapsın düğün sahibi? Kap kacak gibi bir yere stoklaması da mümkün değil. Hatta çiçek mi yoksa mutfak eşyası mı dense, başka seçenek olmasa çiçek yerine mutfak eşyası tercih edilir.

Ne denirse densin imam bildiğini okur misali düğünlere hediye olarak kap kacak gelmeye ve çiçek gönderilmeye devam ediyor. Ne yapalım bu durumda? Düğün kartına nasıl ki "Çiçek gönderilmemesi rica olunur" yazılıyorsa "Mutfak eşyası getirilmemesi rica olunur" yazılabilir dediğimde bazıları "ayıp olur" diyor. Doğru ayıp olabilir. O zaman bu durumda ne yapalım? Aklıma düğün davetiyesinin altına,
"Not: Bu düğünün mutfak eşyası iğneden ipliğe düğünden önce alınmıştır" yazılsa nasıl olur? Bence fena olmaz. Böyle bir not ile düğün sahipleri bir şey kaybetmez. En azından denemekte fayda var.

13 Eylül 2019 Cuma

Tedavi Oluyoruz diye Zehir mi İçiyoruz?


Bir rahatsızlığım dolayısıyla muayene olduğum bir uzmanın tedavim için önerip yazdığı üç kalemlik ilacı aldım. Bir tanesi diğer ilaçların mideme vereceği yan etkiye karşın verilmiş bir mide ilacı olduğunu öğrenince mideme rahatsızlık vermediği için mide ilacını kullanmadım. Ağrıyan yere sürmem için verilen merhemi kullandıktan sonra sabah kalktığımda gözlerimin kütük gibi şiştiğini görünce merhemi kullanmaktan vazgeçtim. Geriye sabah ve akşam kullanmam gereken tek kalemlik bir ilacım kaldı. Onu kullandım. Faydasını da gördüm.

Önerilen tedavi süresi bitmediği için biten bu ilacı yeniden yazdırmak için aile hekimime gittim. Aile hekimim, yazdıracağım ilacı görünce “Ben bu ilacı yazmam, benim çalıştığım ilaçlardan değil bu” dedi. Niye yazmıyorsun, o zaman aynı işlevi görecek önerdiğin başka ilacı yazabilir misin dedim. “yazarım” dedi. Ardından şu şu ilaçları kullanabilirsin diye birkaç tane ilaç sıraladı. Bunu niye yazmıyorsun dedim. Önce bir ah çekti. Arkasından konuşmaya başladı. “Benim gibi bu ilacın geçmişini bilenler bu ilacı yazmaz ve önermez. Bu ilaç hasar verici yan etkilerinden dolayı 2004 yılında toplatıldı. Bu ilaç 90’lı yıllarda çok yazılıp satıldı. Bizler de yazdık. Görüyorum ki bu ilaç yeniden piyasaya sürülmüş, yazık” dedi. Önerdiği ilacı yazdırıp çıktım.

Akşam eve gelince zararlı dediği ilacın prospektüsünü açtım. Okumak için gözüm korktu. Çünkü 66 cm uzunluğunda, 15 cm genişliğinde 2 sütuna küçük puntolarla yazılmış arkalı önlü bir prospektüs çıktı karşıma. Şöyle bir göz gezdirdim. Neredeyse bir sayfası ilacın yan etkilerine ayrılmış. Yan etkileri de kendi içinde tasnif etmiş: Çok yaygın, yaygın, yaygın olmayan, seyrek, bilinmiyor şeklinde.
*Çok yaygın yan etkileri (Hastaların 10’da birinde veya daha sık görülen): Yüksek kan basıncı(tansiyon), var olan kan basıncı yüksekliğinde kötüleşme,
*Yaygın yan etkiler (Hastaların 10’da birinden azında, ancak 100’de biri ya da daha fazlasında gözlenen): Kalp krizi, vücutta şişliğe neden olan sıvı birikimi, idrar yolu enfeksiyonları, nefes darlığı, baş dönmesi ve uyuma güçlüğü, kusma, mide ağrısı, ishal, hazımsızlık, gaz çıkarma, döküntü, kaşıntı, kas sertliği, yutma güçlüğü, baş ağrısı, bulantı, ağrılı eklemler, mevcut alerjilerde kötüleşme, kazaya bağlı yaralanma, karın ağrısı, uykusuzluk, burun iltihabı.
*Yaygın olmayan yan etkiler: İnme, kalp yetmezliği, çarpıntı, kalp atışı hızında artış, tansiyonun kötüleşmesi, karaciğerle ilgili kan testlerinde anormallikler, anemi, kaygı/endişe, depresyon, yorgunluk, uyku hali, karıncalanma hissi, bulantı, bitkinlik, kas güçsüzlüğü, veya çarpıntı, bozuk veya bulanık görme, kulak çınlaması, ağızda ağrı ve yaralar, duyma güçlüğü, kabızlık, geğirme, mide iltihabı, mide veya bağırsak iltihabında kötüleşme, bacak krampları, kabarık, kaşıntılı döküntüler, gözde iltihap, nefes alma zorluğu, deride morarma, göğüs ağrısı(kalp ile ilgili olmayan genele yayılmış ağrı), yüzde şişme.
*Seyrek görülen yan etkiler: Mide, yemek borusu veya bağırsakta ülserler(kanama); veya bağırsakta yırtılma (mide ağrısı, ateş, bulantı, kusma, bağırsak tıkanıklığı), koyu renkte veya siyah dışkı, pankreas iltihabı, yemek borusu iltihabı, kanda düşük sodyum değeri, beyaz kan hücrelerinin ve trombositlerin sayısında azalma (kanama veya morarma ihtimalinde artış), kas hareketlerinin koordinasyonunda güçlük, kafa karışıklığı hissi, nesnelerin tatlarında değişiklik, ışığa karşı artan duyarlılık, saç dökülmesi, halüsinasyon, göz içi kanaması, akciğer iltihabına yol açabilen kronik olmayan reaksiyon, düzensiz kalp atışı, yüz kızarması, akciğerlerdeki kan damarlarında kan pıhtısı oluşumu, mide veya bağırsak kanaması, şiddetli karaciğer iltihabı, akut böbrek yetmezliği, adet düzensizlikleri; yüz, dudaklar, ağız, dil, veya boğazda şişme, nefes almada güçlük.
*Çok seyrek yan etkiler: Ciddi alerjik reaksiyonlar, Stevens-Johnson sendronmu; döküntü, yüzde şişme, ateş, bezlerde şişlik, anormal test sonuçları, ölüme neden olan beyin içi kanama, menenjit, karaciğer yetmezliği, karaciğer hasarı, ve ciddi karaciğer iltihaplanması, karaciğer problemleri, böbrek iltihaplanması, sara hastalığının kötüleşmesi, gözdeki bir atardamar veya toplardamarda kısmi veya tam görme kaybına yol açan tıkanıklık, kırmızı ve beyaz kan hücrelerinin sayısında azalma, kaslarda ağrı ve zayıflık, koku duyusunda bozulma, tat almada duyu kaybı.
*Görülme sıklığı eldeki verilerle bilinemeyen yan etkiler: Kadınlarda doğurganlığın azalması
*İlave yan etkiler: Göğüs ağrısı, böbrek taşları,, idrara çıkmada güçlük, kilo alma, bacak toplardamarlarında oluşan kan pıhtısı, mide sorunları, alt ekstremite, zonoa, deri enfeksiyonu, egzama, pnömoni, vertigo, geceleri sık idrara çıkma, basur kanamaları, bağırsak hareketlerinde artış, konuşma güçlüğü, çok ağır vajinal kanama, memede ağrı, yüksek kan sodyum seviyeleri.

Prospektüsü hazırlayan ilaç firması bu kadar yan etkiyi üşenmeyip yazdıktan sonra bir iyilik daha yapıyor. Kullanma talimatında yer alan veya almayan herhangi bir yan etki meydana gelmesi durumunda hekim, eczacı veya hemşiremiz ile konuşmamızı, ayrıca karşılaştığınız yan etkileri www.titck.gov.tr sitesinde yer alan “İlaç yan etki bildirimi” ikonuna tıklayarak ya da 08003140008 numaralı telefona bildirmemizi yazıyor. Tabi bu ilacı kullanan sağlam kalır da arama imkanı olursa niye aramasın. Çünkü verilmiş sadakam varmış der en azından.

Yazım uzadı biliyorum ama kısa bir değerlendirmede bulunmak istiyorum. Gerçi bu kadar yan etkisi olan bir ilaç üzerine söylenecek bir şey yok. Çünkü prospektüs “cıs!” diyor. Ama biz kullanmaya devam ediyoruz. Çünkü çoğumuz prospektüsü okumuyoruz. Gerçi okusak ne olacak. Hastalık çatıp acı çekmeye başlamışsak elimiz mahkum. Sadece bu yazdığım ilaç değil, tedavülde olan ilaçların yan etkilerini okumaya kalksak “Hastalığımı bu haliyle çekerim daha iyi” dedirtir. Adamlar sürdükleri ilaçlarla ölümü gösterip bizi sıtmaya razı ediyorlar.

Yan etkilerini yazdığım ilacın adını sormayın. Verilmiş sadakam varmış deyip halime şükrediyorum. İlacın ismini verirsem ilaç firmasıyla başım derde girer. Ne olur ne olmaz. Adını sorup da başımı belaya sokmayın. Çünkü bende laf durmaz. İlaç firması hiçbir şey yapmasa bile ilacımızı kötüledi diye mahkemeye verse, mahkeme hiçbir şey yapmasa bile sadece “Bu ilaçtan günde iki doz alacaksın ve bu prospektüsü arkalı önlü günde iki defa okuyacaksın” dese işim kül. gerisini siz değil, ben düşüneyim, hem de kara kara… Sağ kalırsam kendim ettim, kendim buldum der, ağlar dururum artık. Çünkü bu yan etkileriyle bu ilacı içmek intihardan başka bir şey değildir.

Adını yazmadan yan etkilerini yazdığım, geçmişte toplatılıp sonra tekrar piyasaya sürülen bu ilaç, dünya devi bir ilaç firmasına ait. Gerçi hangi ilaç firması dünya devi değil ki… Sattıkları ilaçlarla çok para kazanmalarından geçtim. İnsan sağlığının onların gözünde hiçbir değeri yok. varsa yoksa para onlar için. Anladığım kadarıyla ilaç piyasadan toplatılıp tekrar sürüldüğüne göre firma devletler nezdinde etkili. Birkaç Mehmet ya da binlercesi ölmüş, vız gelir onlar için.

Ne diyelim, Allah kimseyi bu tür ilaçlar kullanmaya mecbur etmesin.