7 Eylül 2019 Cumartesi

"Kadına Şiddet" Başlıklı Haberlerden Gına Geldi

Gün geçmiyor ki televizyonlarımız haberlerinde "Kadına şiddet", "kadın şiddeti" başlıklı bir habere yer vermesin. Bazen aynı haberde birden fazla şiddet olayı da haber olarak verilmektedir. Her şiddet olayıyla birlikte kadına şiddet konusunda bir uzman görüşüne de yer vermeleri eksik olmuyor. İçimizi karartan bu haberlerden ve şiddet üzerine yorum yapan uzmanlardan ve şiddet konulu tartışma programlarından gına geldi iyice ve iyi yapılmıyor. 

Neden derseniz, nedenine az sonra geleceğim. Önce "Dayak yiyen kadın için suçu var ki hak etti. Ki kültürümüzde şiddetin yeri var" dediğim anlaşılmaz umarım. Öyle bir niyetim yok. Zira her ne sebeple olursa olsun şiddet masum gösterilemez. Şiddeti önlememiz lazım. Ama nasıl? İşte esas önemlik olan soru bu. Şiddeti çözmek için önce şiddetin adını da doğru koymamız gerek. Çünkü bu ülkenin sorunu kadına şiddet değil, güçlü olanın kendisinden daha güçsüz olana şiddet uygulamasından ibarettir. Bu müzmin sorunumuza kadına şiddet diyeceğimize, şiddet adını verelim. Sonunda şiddet var, adının ne önemi var, sanki şiddeti önleyebilecek mi diyebilirsiniz. Şiddeti çözmese de en azından tartışmaya doğru yerden başlamış oluruz.

"Kadına şiddet" haberlerine kına geldi dememin sebebi bu tür haberlere sürekli yer verilmesi, şiddeti bir gün bize normalmiş gibi kanıksatmaya başlayabilir, toplumun bu konudaki duyarlılığı azalabilir, şiddet haberlerini göre göre "Nasılsa herkes eşine şiddet uyguluyor. Demek ki bu normal bir şey. Benim de eşimle sıkıntılarım var. Bir şiddet uygulayan da ben olayım" noktasına getirebilir insanımızı. 

Biz kadını koruyacağız diyerek kanun çıkarsak da erkeğe daha ağır cezalar versek de bu ülkede şiddet olayları artmaya devam edecek. Sanırım bir cinnet hali yaşıyoruz. Cinnet hali yaşayan bir kimse ise sonunda başıma şu gelir endişesi taşımaz. Sonu ölüm de olsa şiddete devam eder.

Görüşüme katılır veya katılmazsınız, ben şiddet olaylarının haberlerde çok yer bulmasını uygun görmüyorum, hatta bu tür haberlerin şiddeti körüklediğini, eşeğin  aklına karpuz kabuğunu getirdiğini düşünüyorum. 

Bir şiddet olayında ne yapacağız? Şiddet uygulama işi adliyelik bir vaka. Süreç de burada devam etmelidir. Yani adliyede. Şiddete başvuran kimse en ağır cezaya çarptırılmalı. Adli kontrol şartı ile salıverilmemeli. Hele şu kadını koruyacağım diye çıkarılan, hazırında kadına şiddeti ve öldürmeyi tetikleyen 6284 sayılı kanun -gerçekten kadını korumak istiyorlarsa- kaldırılmalıdır. Kaldırırlarsa kadına en büyük iyiliği yapmış olurlar. Çünkü bu haliyle bu kanun kadına kötülük yapmaktadır. Televizyonlarımız uygulanan kadın şiddetini haber yapma yerine mahkeme sonuçlanınca "Eşine şiddet uygulayan x kişi şu kadar yıl ceza almıştır" şeklinde haber vermelidir.

Okulların Servis Taşımacılığı-3 *

Bu yazımda okul taşımacılığı yapan servislerle ilgili sorunların bazısına değinmeye çalışacağım:

1.Servis yönetmenliğinden kaynaklanan sorun. (Bu sorunu ilk yazımda işlemeye çalıştım. İleride daha büyük sorunların olmaması için yönetmelikte geçen "Dört veli dilekçe verdiği takdirde ihaleyi kazanan firmanın dışında başka araçlar da bir okulda taşımacılık yapabilir" maddesi kaldırılmalıdır. İhaleyi okul-aile birliği yerine ilçe milli eğitimin yapmasında vardır.)

2.Denetimden kaynaklanan sorunlar. Servisler yeterince denetlenmiyor. Nöbetçi öğretmenler tarafından yapılan denetimler yeterli olmamaktadır. Zaten bir yaptırımları da yok. 

3.Bir okulun taşıma işini yapan bir servis başka okulları da taşıyabiliyor. Bir okulun taşıması diğer okulu engellemediği müddetçe sorun olmayabilir. Ama gördüğüm kadarıyla bazı servis araçları bir okulun servis işinden diğer okulun servis işine yetişebilmek için hız sınırına riayet etmiyor. Zaman zaman gecikmelere ve hatta kazalara sebebiyet verebiliyor. Bir diğer husus okul giriş ve çıkışlarını okul idaresi servisçilere göre ayarlamak zorunda kalabiliyor. Servisçi okula tabi olacağı yerde, okul servisçiye tabi oluyor. Çünkü 2-3 okulun taşıma işini yapan kimsenin okula göre kendini ayarlaması zor olabiliyor. Kazara bir okul, toplantı vs nedenlerle öğrencileri erken göndermek zorunda kalırsa servisçilerin durumunu gözetmesi gerekecek.

4.Yönetmelikte öğrenci, zilin çalmasına 15 dakikadan önce okuluna bırakılamaz ve okul çıkışı zilin çalmasından 15 dakikadan fazla gecikilemez denmesine rağmen servisçi, öğrenciyi çok erken saatte okuluna bırakabiliyor ve ders bitimi belirtilen saatten geç gelebiliyor. Öğrencinin çok erken bırakılması da yanlış, geç alınması da. Fakat ihale esnasında her şarta tamam diyen servisçi, ihaleyi aldıktan sonra istediği şekilde takılabiliyor ve bu durumu idare etmekten başka çıkar yol olmuyor. Okula çok erkenden bırakılan öğrencinin evinden ne zaman alındığını varın, siz düşünün. Veli, şikayetini okul yönetimine bildiriyor. Okul yönetiminin ise servisçi üzerinde bir yaptırımı yok. 

5.Hız sınırına riayet etmeme çocuklara iyi davranmama, anlaştığı yerden çocuğu almama, trafik kurallarına uymama, araçta yüksek sesle müzik dinleme, araçta sigara içme, giyim-kuşam ve kılık-kıyafetine riayet etmeme gibi sorunlar… 

6.Veli ve öğrenciden kaynaklanan sorunlar: Servis ücretinin zamanında verilmemesi, servise vaktinde çıkılmaması, telefon açtırmalar, ziline bastırmalar gibi.

7.Okul bahçesine gecikmeli gelen servis araçlarının öğrenci bahçede tören alanında iken öğrenci güvenliğini de tehlikeye atarcasına manevra vs yapması.

8.Servis ücretleri. Birçok velinin belini büküyor. Eğitimde en büyük masraflardan biri de servis ücreti dense yeridir. Her ne kadar servis ücretlerinin üst limitini belediyeler belirlese de fiyatlar yüksektir.

Servis taşımacılığında daha başka sorunlar da var. Hepsine değinmeyeceğim burada. Ama şunu da söylemeden geçemeyeceğim. Servisin olmaması da sorun, olması da. Varlığı bir dert, yokluğu ayrı bir dert. 

Yazdıklarımdan servisçilik ve servisçilerin hepsinin sorun olduğu anlamı çıkmasın. İçlerinde tüm kurallara uyan ve işini çok düzgün yapan servisçilerin sayısı da az değil.

*13/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

Okulların Servis Taşımacılığı-2 *

Okullar açıldığında ders başlangıcı ve ders bitiminde okulların bahçesi okul taşımacılığı yapan servislerle dolar taşar. Müşteri var ki yeterince servis de bulunduruluyor. Çünkü ailelerin birinci önceliği çocuğunun güvenli bir şekilde ulaşım işini halletmektir.

Bir okulun servis işini almak için kıyasıya bir mücadele ve rekabetin yapıldığı göz önüne alınırsa demek ki bu servis işinde iyi para dönüyor. Servis işi yapanların çoğu bir okulu çekmekle kalmıyor, birkaç okulu birden taşıyor. Gözüm yok. Rızıklarını temin için sebebini işlesinler. Allah helalinden bol kazanç versin.

Okulların önü servis araçlarıyla dolu demiştim. Merak ettiğim bu kadar servise ihtiyaç var mı? Birçok konuda olduğu gibi bu servis işini de biraz abarttığımızı ve ihtiyaç haline getirdiğimizi düşünüyorum. Sınavlı öğrenci alan okulların önündeki servis araçlarını anlıyorum. Çünkü okulu uzak mesafeden  kazanan öğrenciler olabilir. Çocuğunu özel okula veren veliyi de anlıyorum. Evinin güzergahı özel okula ters ve mesafeli olabilir. Kreş, anasınıfı ve ilkokul çocukları küçük; yol yolak bilmezler. Bunlara servis ihtiyaç. Haydi ortaokul 5.6.sınıf çocukları da küçük, bunların da servisle gidip gelmesi lazım. Bunların hepsinin bir izahı var. Garibime giden kayıt alanına gör öğrenci alan okulların önü de servis araçlarıyla dolu. Merak ettiğim okulların kayıt alanları bu kadar geniş bir alanı mı kapsıyor? Diyelim ki bazı muhitlerin okula mesafesi uzak, servise ihtiyaç var. Acaba hepsi bu durumda mı yoksa gözde okullara kayıt yaptırmak için veli, kılıfına uydurup yanlış bir ikametgah mı gösteriyor? Sanırım mahallesindeki okulu beğenmeyip bir başka okulun bölgesinden adres gösteren veli sayısı az değil. Maalesef Türkiye'nin kanayan bir yarası bu… Mahallesindeki okulu beğenmeyip bu şekil yolunu bulanlar böyle yapmaya devam ettikleri müddetçe okullar arasındaki başarı uçurumu da aynı şekilde devam edecektir. Burada yolunu bulan ve gemisini kurtaran veliden ziyade, verilen adresi denetletmeyen yetkililerin de sorumlulukları var. Eğer yetkililer bu meseleyi dert edinirler ise pekala denetim mekanizmalarını harekete geçirebilirler. Gözde ilkokul ve ortaokulların önünde taşıma işi yapan araçların güzergahlarını bir inceletip kaç araç kayıt alanı dışına çıkıyor? Bu zor, böylesi denetim için yeterince denetmen yok diyelim. Pekala okul müdürleri vasıtasıyla servis şoförlerinden çocukların adresleri alınıp bir incelemeye tabi tutulabilir.

Kayıt alanı dışından öğrenci kaydını ve taşıma işini basite almayalım. Çocuğunu bir okula yazdırmayı kafaya koyan insanımızın sahtekarlığı burada başlıyor. Bu durum eh, ne yapalım, mahallemin okulu iyi değil, çocuğumun geleceğini düşünmek zorundayım denerek masum görülemez. Eğitimin başında düğme bu şekil yanlış iliklenmişse bu yanlışlık ve yanlışlığı kılıfına uydurarak giderme işi belki de çocuğun eğitimi boyunca devam edecek. Bir zaman sonra ne şekil kayıt olduğunu öğrenecek olan çocuk, bu işlerin nasıl yürüdüğünü de eğitim safhasında bir güzel öğrenmiş olacak. Sonra arkasını toparlayabilirsen toparla.

Ardından biz, aynı dersleri veren okullar arasında niçin bu kadar uçurum var, bu uçurumu nasıl kaldıracağız, başarısız okullar başarılarını nasıl geliştirebilir diye kafa yorup duralım. Bizdeki bu mantalite değişmediği müddetçe, mahallemin okulu iyi değil deyip çocuğumuzu mahallemizden aldığımız müddetçe mahalle okulumuz bir istikrar abidesi olarak başarısız ve kötü okul olmaya, iyi okul diye yanlış adres göstererek götürdüğümüz okul ise iyi, gözde ve başarılı okul olmaya devam edecektir.

Hasılı servisçiliğin okul kaydı için yanlış adres göstermek suretiyle normalinden daha fazla arttığını düşünüyorum.

*11/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.