Ana içeriğe atla

Okulların Servis Taşımacılığı-2 *


Okullar açıldığında ders başlangıcı ve ders bitiminde okulların bahçesi okul taşımacılığı yapan servislerle dolar taşar. Müşteri var ki yeterince servis de bulunduruluyor. Çünkü ailelerin birinci önceliği çocuğunun güvenli bir şekilde ulaşım işini halletmektir.

Bir okulun servis işini almak için kıyasıya bir mücadele ve rekabetin yapıldığı göz önüne alınırsa demek ki bu servis işinde iyi para dönüyor. Servis işi yapanların çoğu bir okulu çekmekle kalmıyor, birkaç okulu birden taşıyor. Gözüm yok. Rızıklarını temin için sebebini işlesinler. Allah helalinden bol kazanç versin.

Okulların önü servis araçlarıyla dolu demiştim. Merak ettiğim bu kadar servise ihtiyaç var mı? Birçok konuda olduğu gibi bu servis işini de biraz abarttığımızı ve ihtiyaç haline getirdiğimizi düşünüyorum. Sınavlı öğrenci alan okulların önündeki servis araçlarını anlıyorum. Çünkü okulu uzak mesafeden  kazanan öğrenciler olabilir. Çocuğunu özel okula veren veliyi de anlıyorum. Evinin güzergahı özel okula ters ve mesafeli olabilir. Kreş, anasınıfı ve ilkokul çocukları küçük; yol yolak bilmezler. Bunlara servis ihtiyaç. Haydi ortaokul 5.6.sınıf çocukları da küçük, bunların da servisle gidip gelmesi lazım. Bunların hepsinin bir izahı var. Garibime giden kayıt alanına gör öğrenci alan okulların önü de servis araçlarıyla dolu. Merak ettiğim okulların kayıt alanları bu kadar geniş bir alanı mı kapsıyor? Diyelim ki bazı muhitlerin okula mesafesi uzak, servise ihtiyaç var. Acaba hepsi bu durumda mı yoksa gözde okullara kayıt yaptırmak için veli, kılıfına uydurup yanlış bir ikametgah mı gösteriyor? Sanırım mahallesindeki okulu beğenmeyip bir başka okulun bölgesinden adres gösteren veli sayısı az değil. Maalesef Türkiye'nin kanayan bir yarası bu… Mahallesindeki okulu beğenmeyip bu şekil yolunu bulanlar böyle yapmaya devam ettikleri müddetçe okullar arasındaki başarı uçurumu da aynı şekilde devam edecektir. Burada yolunu bulan ve gemisini kurtaran veliden ziyade, verilen adresi denetletmeyen yetkililerin de sorumlulukları var. Eğer yetkililer bu meseleyi dert edinirler ise pekala denetim mekanizmalarını harekete geçirebilirler. Gözde ilkokul ve ortaokulların önünde taşıma işi yapan araçların güzergahlarını bir inceletip kaç araç kayıt alanı dışına çıkıyor? Bu zor, böylesi denetim için yeterince denetmen yok diyelim. Pekala okul müdürleri vasıtasıyla servis şoförlerinden çocukların adresleri alınıp bir incelemeye tabi tutulabilir.

Kayıt alanı dışından öğrenci kaydını ve taşıma işini basite almayalım. Çocuğunu bir okula yazdırmayı kafaya koyan insanımızın sahtekarlığı burada başlıyor. Bu durum eh, ne yapalım, mahallemin okulu iyi değil, çocuğumun geleceğini düşünmek zorundayım denerek masum görülemez. Eğitimin başında düğme bu şekil yanlış iliklenmişse bu yanlışlık ve yanlışlığı kılıfına uydurarak giderme işi belki de çocuğun eğitimi boyunca devam edecek. Bir zaman sonra ne şekil kayıt olduğunu öğrenecek olan çocuk, bu işlerin nasıl yürüdüğünü de eğitim safhasında bir güzel öğrenmiş olacak. Sonra arkasını toparlayabilirsen toparla.

Ardından biz, aynı dersleri veren okullar arasında niçin bu kadar uçurum var, bu uçurumu nasıl kaldıracağız, başarısız okullar başarılarını nasıl geliştirebilir diye kafa yorup duralım. Bizdeki bu mantalite değişmediği müddetçe, mahallemin okulu iyi değil deyip çocuğumuzu mahallemizden aldığımız müddetçe mahalle okulumuz bir istikrar abidesi olarak başarısız ve kötü okul olmaya, iyi okul diye yanlış adres göstererek götürdüğümüz okul ise iyi, gözde ve başarılı okul olmaya devam edecektir.

Hasılı servisçiliğin okul kaydı için yanlış adres göstermek suretiyle normalinden daha fazla arttığını düşünüyorum.

*11/09/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.




Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde