4 Ocak 2018 Perşembe

Kovboy racon kesti *

17-25 Aralık'ın mimarı, dünyanın kovboyu sonunda Türkiye'ye racon kesti. Bu işi yaparken hiç zorlanmadı. Tereyağından kıl çeker gibi yaptı bunu. Çünkü içimizdeki İrlandalılar onun değirmenine su taşıdı. Sağ olsunlar bizden görünenler, kendilerince  oluşturdukları bilgi ve dokümanları taşımada ihanette sınır tanımadılar.

Kovboyun bu başarısında bizden sandıklarımızın katkısı yadsınamaz. Bu yüzden dünya kabadayısı bunları, en güzel yerlerde ağırlasa bizim beyinsizlerin hakkını ödeyemez. Zaten bu yüzden ayak takımının başı, ABD'nin en güzel yerinde 20 yıldır baş tacı. Belki ülkeyi 15 Temmuz'da ele geçiremedi ama ülkeyi sattı ve tam kendine yakışanı yaptı.

Ülkeyi kim satar? Ancak hainler satar. Hain dediğimiz, bırakın ülkeyi; kendi anne-babasını da satar. Çünkü anlaşılan onun meşrebinde din, diyanet, vatan mefhumu yoktur.  Kim boynuna tasma takarsa onun memleketidir vatanı. Hep birinin adına çalışma, efendisini memnun etme, onun gözüne girme vardır. Kimse kızmasın, hayat felsefesi budur. Güce tapar. Hep güçlünün yanında saf tutar. Gücü destekleyecek ki güce yaslanabilsin ve yaşayabilsin. Bugün onları bizim aleyhimize kullanan kovboy unutmasın ki bu hainler, yarın bir başka güce karşı kendilerini de satar. Yeter ki menfaati bitmiş olsun. Kim önüne daha büyük balık atarsa onun tarafına geçer. Çünkü hainlik bir virüs gibidir onlarda. İşinin çıkıştığına bakar.

Dünün münafığıdır bunlar. Bizden görünüp başkasına çalışırlar. İkiyüzlü diyeceğim ama iki yüz, kendilerini anlatmaya kifayet etmez. Çok yüzlüdür. En büyük sermayeleri yalan ve dolandır. Takiyecilik en büyük meslekleridir. Bukalemun gibi her kalıba girerler. Kendilerini hizmet ehli olarak tanıtırlar. Namazında, niyazında ve sureti haktan görünürler. ‘İyi bunlar’ diye beslersin, gözünü oyarlar. Çünkü kendi memleketinde bir başka güç adına iş yaparlar. Kovboyun yerli işbirlikçileri ve ajanlarıdır. İşi bitince veya zoru görünce yediği kaba pisleyerek kaçarlar. Kaçtıktan sonra yine görevlerine devam ederler. Var gücüyle yediği, içtiği memleketi kötülerler, kuyusunu kazmaya çalışırlar. 3 Ocak’ta yaptıkları da budur. Daha misyonları bitmedi, bize karşı kullanılmaya devam edilecekler. Ne zamana kadar bu hizmetlerine devam edecekler? Son miatları doluncaya kadar. Sonra kullanılıp atılacaklar.

Türkiye’yi yargılamak ve ceza kesmek için kovboyun bunlara ihtiyacı yoktu aslında. Boşu boşuna jüriyi yordu günlerce. Nasılsa dünyanın kabadayısı. İstediği ülkeye istediği cezayı verirdi. Belgeli  olsun istedi bu sefer. Dünya kamuoyuna bakın ben adaletlice yargılıyorum imajı vermek istedi. Ben bu davaya bozacı ve şıracı davası diyorum.

Kovboy, kovboyluğunu yapacak. Tutunmak için her yolu dener. Güzellikle teslim alamadığını kaba kuvvete başvurarak yola getirmeye çalışır. Ayrıca sömürgeci, sömürmesine devam edecek. Sömürene kızmaktansa sömürgeciye kendini ve vatanını satanlara kızmak lazım. Gerçi piyona kızıp da ne yapacaksın? Çünkü piyon, piyondur; maşalık görevini yapacaktır. Bunlara da kızmaya gerek yok. Esas biz, içimizde beslediğimiz, uzun yıllar iyi niyet beslediğimiz bu hain taifesini tanıyamadığımıza yanalım. Her sakallıyı amca, her ağzı dualıyı, her namaz kılanı ‘İyi adamdır’ diyen bakış açımıza kızalım.

Birkaç cümle de geçmişte bu yapının içinde yer almış, hala bu yapıya karşı sessiz kalan kişilere edelim. Türkiye’yi uluslararası arenada zor durumda bırakan, hala da ülke aleyhine çalışan bu yapıyı anlamamakta direnen ve sessiz kalanlar! Aklınızı hala kiraya vermeye devam edecek misiniz? Hala  bu yapının bu toprağa ait olmadığını, bunların bu ülke lehine çalışmadığını anlayamadınız mı? Anlayamadıysanız, yazıklar olsun size! Acırım o zekanıza! Eğer anlayıp da hala susuyor, özeleştiri yapmıyorsanız unutmayın ki siz de ihanet içindesiniz. Sahi size göre bu yapının şer odaklarına çalıştığını anlamanız için bu yapı daha ne yapmalıdır? Aklınızı kullanın artık! Unutmayın ki bu toprağın üstü varsa, altı da vardır. Burada anlaşılmayan veya anlamak istemediğimiz gerçekler orada tek tek ortaya çıkar. Ben inanıyorum buna. Ya siz? 04/01/2018 Ramazan YÜCE

* 06/01/2018 günü Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.

3 Ocak 2018 Çarşamba

Memleketimden manzaralar

    • Adıyaman'da geçimini çöplerden hurda toplayarak sağlayan akli dengesi yerinde olmayan bir Suriyeli, çöpte poşet içinde bulduğu 25-30 bin liralık altını polise teslim etti.
    • Van'da hastane önünde kucağında çocuğu olduğu halde 'Yavaş yürüdün' diyerek hanımını sokak ortasında tekme-tokat döven koca, hanımının da şikayetçi olmaması yüzünden ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Kocası değil mi? Döver de sever de...Şikayetçi olup da ne yapacak? Kocası her halükarda ifadesi alındıktan sonra yine serbest kalacaktı. Sonuç…Sen misin beni şikayet eden…
    • İstanbul Maltepe'de bir baba, ayrılmak üzere olduğu eşinden aldığı iki çocuğu öldürdükten sonra kendisi de intihar etti. 
    • Gün geçmiyor ki yurdumun herhangi bir ilinde ortaokul öğrencilerinin kaldığı bir yurtta taciz vakası çıkmamış olsun.
    • Bugünlerde haberlerin arasına sıkıştırılan haberlerden geçilmiyor: Sınıf ortamında öğretmen tarafından şiddete maruz kalan öğrencilerin videoları servis ediliyor. Şiddet şiddettir. Kesinlikle savunulmaz ve tasvip edilmez. Sanki birileri öğretmenlerin şiddetini çekip servis etmek için sınıflarda karargah kurmuş vaziyette. Bundan mıdır bilinmez, Ödemiş'te odasında öğrencisi tarafından öldürülen okul müdürü, halk nezdinde çok büyük tepki görmedi. Yetkililer de yeterince sahiplenmedi.
    • Şanlıurfa'da bir okulda kapanan öğrenciler için 'Kapanma partisi' düzenlenmesinden dolayı ilgili öğretmen hakkında incelme ve soruşturma başlatılmış.
    • Yeni yapılan onca şehir hastanelerine rağmen yapılan tedaviler yeterli görülmemiş olmalı ki Antalya'da rot balans ustası, kendi yaptığı düzenekle tamirhanesinde bel ve sırt ağrılarını tedavi ederken yetkililere yakalanmış.
    • Gün geçmiyor ki memleketin bir köşesinde taciz, tecavüz ve cinsel istismar olayı meydana gelmesin. Hatta yeğeniyle birlikte olan amca ve dayıları bile duydu bu ülke. Ensest ilişkide de sicilimiz iyi değil maalesef. 03/01/2018 Ramazan YÜCE Konya


Görgüsüzlük parayla mı sanki?

El kartıma para yüklemek için çarşıdaki bir gişenin önüne geldim. Önümde para yükleyen bir hanımefendi vardı. Ardında sıraya girerek beklemeye koyuldum. Kadın işini bitirdikten sonra ayrılırken yan taraftan gelen biri, sıra bekleyen beni hiç iplemeden gişedeki görevliye el kart ve 2-3 lira bozuk para uzattı. "Delikanlı, sıranı bekler misin lütfen" dedim. Hafif bana bakar gibi yaptı. Hiç istifini bozmadı, tedirginlik de yaşamadı. Gişe görevlisi de, "Lütfen sıraya geçelim" demedi. O da sadece bana bakar gibi yaptı. Nihayet sıra bana geldi. Yükletip ayrıldım.

Sanırım gişedeki ve sıra bekleyen, beni hesaba katmadan işlerini halletmeye devam ettiler. Beni tren sanmış olmalılar ki ikaz etmeme rağmen istiflerini bozmadılar. Sadece bakmakla yetindiler. Dilden bile olsa "Pardon, beyefendi" deseler yine gam yemeyecektim.  'İşim acele' dense yine bir şey demeyecektim. Gözümün önünde cereyan eden bu olay, küçük olmaya küçük. Ama mide bulandıran cinsten.

Delikanlı, adı üzerinde kanı deli. Niye beklesin ki? Sonra benim gibi boş ve avare mi? Kim bilir genç, nereye gidip kiminle buluşacaktı? Sonra benim gibi yaşlılar yaşadıklarına şükretmeliler. Daha fazla ayakaltında dolaşıp gençlerimizi rahatsız etmemeliler.

Bazı gençleri görüyorum; nezaket, yardımseverlik, hak ve hukuka riayet etme yönünden hayran kalıyorum. Bazılarının kabalığını, hak ve hukuk tanımazlığını görünce günümüz kimlere kaldı? Bu ülke bunlarla nereye gider diyorum. Bu ikinci tip genç nesle, kendine Müslüman diyorum ben. Bunlar kendi işlerini çıkaran cinsler. Beklemeye tahammülleri yok. Kazara önlerinde dursan çiğneyip geçecekler. Şükür ki kendimi koruyabildim şimdilik.

İşin garibi zaman zaman bu şekilde kaynak yapanlara karşı bir tepkimiz de yok. Sadece içimizden terbiyesiz deyip geçip gidiyoruz. İçimizden biri bu şekil kaynak yapana karışsa uyardığına bin pişman olur. Çünkü bu durumda büyük çoğunluk sessiz kalınca işini çıkartan, kendine Müslüman tiplere gün doğuyor. Sıraya girip terbiyesizlik yapan, seninle mi tartışmayacak? Gerekirse haddini bildirir, ağzına geleni söyler. Maalesef toplumsal reflekslerimiz kayboluyor ve "Bu devirde işini çıkardığına bakacaksın" sözü ön plana çıkıyor.

İçinizden bu olay basit bir görgüsüzlük, hak ve hukuk çiğneme. Daha buna gelinceye kadar neler var neler diyebilirsiniz. Doğrudur. Fakat kalabalık ve kargaşanın olmadığı bir yerde bile bu şekilde göz göre göre hak çiğneyen hayat ve memat meselesi olan önemli konularda neler yapmaz neler!

Eskiden otobüse binileceğinde otobüs duraklarının önünde turnikeler vardı. İlk başta gelen turnikenin ilk başına geçer, sonradan gelen sıraya geçer, binerken de bir kargaşaya sebebiyet vermezdi. Şimdilerde göremiyorum bu turnikeleri. Nice önce kaldırıldı. Kaldırılması güzel. Çünkü kaldırımları daralttığı gibi çirkin bir görüntü de arz ediyordu. Fakat terbiyesini takınmamış, hak-hukuk nedir bilmeyen birkaç kendini bilmezin mide bulandırmaması için sıra olunması gereken kalabalık yerlerde sanırım yeniden turnikelere ihtiyaç var. Bu turnikeler ne zamana kadar devam etsin? Ne zaman ki birbirimizin hakkını gözetmeyi öğreninceye kadar. Baktık ki hala işimizi gördüğümüze bakıyoruz, gerekirse kıyamete kadar devam etsin. Zira hak, kendini bilene verilir. 03/01/2018 Ramazan YÜCE Konya