Bir İstanbul operasyonu TL'yi bir günde pul etti, altın uçtu, borsa çöktü.
Merkez Bankası yüksek olan politika faizini tekrar yükseltmek zorunda kaldı.
TL'nin daha da pul olmaması için Merkez Bankası bir günde yüklü miktarda döviz satmak zorunda kaldı.
Herkes de dövizin bu fırlamasının bugünkü yerinde durmayacağı endişesini taşıyor.
Görünen o ki iki yıldır sabit tutulan döviz yerinde durmayacak. Daha da fakirleşeceğiz. MB'nin yıl sonu enflasyon oranı da tutmayacak.
Bu demektir ki yıllardır cebelleştiğimiz enflasyon yine başımızı ağrıtmaya devam edecek.
Bu durumda şunu sormak lazım.
Bir ülkede yolsuzluk ve terör soruşturması açıldı diye borsa niye çöker, altın niye fırlar, TL niye pul olur?
Halbuki adalet bir şeye el koymuşsa, akan sular durmalıydı. Çünkü son sözü adalet söyleyecekti.
Adalet el koymuşsa ülke yolsuzluktan temizlenecek diye piyasa rahatlaması gerekirdi. Hatta borsayı coşturarak olumlu tepki vermeliydi. Döviz ve altında kıpırdanma olmamalıydı. MB ne döviz satacaktı ne de faizi yükseltecekti.
Bir soruşturma ile halk birçok şehirde meydana inmişse, borsa komaya girmişse, dövizin ateşi sönmemişse bu demektir ki piyasa adalete güvenmiyor. Adaletin siyasi karar vereceğini düşünüyor. Kısaca adaletin adalet dağıtmayacağına inanıyor.
Burada düşünmemek elde değil. Bir yolsuzluk ve terör operasyonunda ülkenin ekonomisi ve mali durumu böyle felç olur muydu? Ekonomik sistemimiz bu kadar bozuk mu?
Böyle bir ekonomimiz varken, adalete önemli bir kesimin inanmadığı bu ortamda ne diye operasyona kalkıyoruz?
En ufak bir operasyonda enflasyonla mücadele felç olacaksa, Merkez Bankası rezervlerini eksiden kurtarmak ve güçlendirmek için biz bir yıldır niye yüksek faiz uyguladık? Yüksek faizle elde edilen rezerv bir günde böyle heba mı olmalıydı? O zaman ne anladık biz bu işten?
Şimdi bu faturanın ceremesini her zaman olduğu gibi yine halk çekecek. Utanılası enflasyon ve faiz oranı ile yine yaşamaya devam edecek. Az sayıdaki faizden ekmek yiyenler paralarını faize yatırarak paradan para kazanmaya devam edecek. Halk daha da fakirleşecek.
Filler tepinecek, ceremesini çimenler ezilmek suretiyle çekecek.
Ne yapıp ne edip siyasi iradelerin rakiplerine had bildirme aracı olarak kullanmasından yargıyı kurtarmak lazım. Tuzu kokutmamak gerek. Senin, benim adaleti olmaz. Adalet herkesin olur. Herkes adalete güvenmeli. Son sözü ona bırakmalı.
Maalesef kaç gündür devam eden ifade alma ortamındaki sokağa inmeler adalete güvenin olmadığının bir göstergesi.
Yazık bu ülkeye.
Kimsenin bu ülkeye bunu yaşatmaya hakkı yoktur.
Ne zamanki adalet, önündeki mevzuata göre hükmünü verir. Herkes sonuca razı olur. Bu ülke düze çıkar. Yoksa garip ülke olmaya devam ederiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder