Ömrüm boyunca, kork Allah'tan korkmayandan sözünü düstur edindim. Nerede Allah'tan korkmayan varsa sözlerine ve yaptıklarına mesafeli oldum.
Hiç işim olmadı onlarla.
Yaptıklarına hep burun kıvırdım.
İyi bir şey yapsalar bile var bu işte bir hinlik dedim.
Öyle ya Allah korkusu olmayanda ne hayır olurdu.
Her türlü kötülük beklenirdi.
İyi olmak için bir defa Allah korkusu olmalıydı.
Allah korkusu varsa bir insanda. Ondan zarar gelmezdi.
Karıncayı incitmezdi çünkü.
İşlerini düzgün yaparlardı zira.
Allah korkusu olanlar her bir yerde görev yapmalıydı.
Böyle yetiştim ya da yetiştirildim.
Bir elli yılımı aldı bu yetişmem.
Hamurumu iyi yoğurmuşlar belli ki.
Elli sonrası acaba demeye başladım.
Bu acaba beni sorgulamaya itti.
Sorguladıkça arkası çorap söküğü gibi geldi.
Geldiğim nokta itibariyle, gördüm, yaşadım:
Allah korkusu olanlardan da korkulması gerektiğini geç de olsa anladım.
Çünkü derviş hırkası giymiş kişiler de çok korkunç olabiliyormuş.
Hepsi olmasa da en azından azımsanmayacak önemli bir kısmı çok tehlikeli imiş.
Geçmiş güven vermeleri yokluktanmış.
Dürüstlükleri de güç ellerinde olmadığındanmış.
Tanıyamıyorum onları. Çünkü hiç omurgaları ve prensipleri yokmuş.
Onları esas güç ellerinde olunca tanımak gerekiyormuş.
Allah'tan korkanın zararının, korkmayanından verdiği zarardan daha büyük olduğunu görmüş oldum.
Geldiğim nokta itibariyle Allah'tan korkmayandan da korkuyorum, korkanından da.
İnsan olmak için bu kriterin yeterli olmadığını anladım.
Allah korkusundan önce insan olmak gerekiyormuş.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder