Ana içeriğe atla

Terör Örgütü Zor Durumda mı?

Türkiye, terörün çok olduğu, şehit sayısının bol olduğu yıllardan bugünlere geldi.

23 Ekimde TUSAŞ'a yapılan saldırıyı saymazsak, terör örgütü uzun zamandır bu ülkede terör eylemi gerçekleştirmiyor veya gerçekleştiremiyor.

İçişleri Eski Bakanı Soylu'nun, ülke içinde kaç teröristin kaldığını, teröristleri ayakkabı numaralarına kadar biliyoruz açıklamaları hala belleklerde.

PKK bitti, can çekişiyor, zayıfladı deniyor.

Böyle mi gerçekten? PKK bitti mi?

Eğer bitti ise o zaman tekrar İmralı sakini ile görüşmek neyin nesi o zaman? Bitti ise hiç görüşmeye, Öcalan'ı içeriden çıkarmak için çaba göstermeye gerek yok.

O zaman bu durumu nasıl değerlendirmek lazım. Herkesin kendine göre bu süreci değerlendirmesi farklı olabilir. Ben de bu süreci şöyle değerlendiriyorum.

PKK'nin eylem yapmaması veya yapamaması sevindirici olmakla beraber âcizane, PKK'nin zayıfladığı, bu yüzden terör eylemi gerçekleştiremediği düşüncesini gerçekçi bulmuyorum. Aksine, terör örgütünün hiç olmadığı kadar güçlendiğini düşünüyorum. Türkiye'de eskisi gibi eylem yapmaması, Irak'taki ve Türkiye'deki gücünü Suriye'ye kaydırmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Eski gücünden daha güçlü olduğu, 70 bini bulan düzenli orduya sahip olduğu yazılıp çiziliyor.

Terör örgütünün tüm gücünü Suriye'ye kaydırması, örgütün Türkiye'deki emellerinden vazgeçtiği anlamına gelmiyor. Terör örgütü eylem yapmak isterse Türkiye'nin her yerinde her zaman eylem yapabilecek bir potansiyele sahip. Nitekim 22 Ekimde Sayın Bahçeli'nin umut hakkından bahsettiği günün ertesi günü, terör örgütü Ankara'da terör eylemi gerçekleştirerek tepkisini vermişti.

Örgütün bu kadar hızlı yanıt vermesi manidar değil mi? Üstelik Ankara'da gerçekleştiriyor bu eylemi. Eylemin gerçekleştirdiği yer ise güvenlikli bir yer.

Öyle zannediyorum, örgüt istihbaratta da güçlü. Bahçeli'nin böyle bir konuşma yapacağını da biliyor ve bir gün sonrasında planlı bir şekilde eylemini gerçekleştiriyor.

Örgüt Suriye'de umduğunu bulamazsa oklarını tekrar Türkiye'ye döndürebilir.

O yüzden PKK bitti, zayıfladı, eskisi gibi operasyon yapamıyor iddiaları içi dolu olmayan iddialardan ibarettir. Her zamankinden daha fazla uyanık olmada fayda var. İstihbaratı gözünü dört açması gerekir.

Yorumlar

  1. Merhabalar Sayın Hocam.
    Türkiye'de ne terör bitti, ne de PKK denilen eli kanlı cani teröristlerin durumu zayıfladı. Şu anda terörde, PKK'da kış uykusuna yatmış ayılar gibi inlerinde dinlenmekte. Onlar zamanı gelince hemen atağa geçecek kadar da hazırlar.
    İmralı'da tatil yapan caniyi meşrulaştırmaktaki amacın ne olduğunu, daha önceki yorumlarımda da bahsetmiştim. Birilerinin saltanat hırsı yüzünden böyle bir yol seçilmiştir. Neden böyle bir yol seçilmiştir? Oy potansiyeli yüksek Kürt vatandaşlarının oylarına duyulan ihtiyaçtan dolayı. Bu oyunu herkes böyle bilsin. Bu bir oyundur, düzmecedir. Milleti ve vatandaşı kandırmaktır. Bu senaryonun yazılma sebebi de budur.
    Selam ve saygılarımla.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda...

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam ...

Sami Hoca

Sami YÜCE İçi nasıldı bilmem ama dışa karşı şen şakrak biri idi.  Bulunduğu ortamlarda insanları güldürmeyi becerirdi. Şaka yapar, şakadan da anlardı. Çağın yaşatan Nasrettin hocasıydı.  Girdiği ortama çabuk intibak sağlar, insanlarla hemen iletişim kurardı.  Uzaktakileri belirli periyotlarla telefonla arayarak hal hatır sorardı.  İnsan canlısı biri idi. Herkesin derdi ile dertlenirdi.  Büyükle büyük, küçükle küçüktü.  Eli açık biriydi. Yedirmekten, izzet ve ikramdan kaçınmazdı. Dinlendik, Avcıtepe, Habiller, Güneysınır İlçe Müftülüğünde, Güneybağ ve Mevlana Mahallesindeki camilerde görev yaptı.  Görevine sadık biri idi. Mesaisi namaz vaktinden namaz vaktine değildi. Namaz harici bile camideydi. Görev yaptığı camileri tertemiz tutar, camlarına varıncaya kadar caminin temizliğini yapardı.  Paraya önem vermediğinden midir para yönünden yüzü pek gülmedi. Paraya ihtiyacı olduğunda kredisi vardı. Kimden borç istese eli boş dönmezdi. Şu gün vereceğim de...