Sen gel,
burnunun ucundaki 50 km mesafedeki
İsmil’i,
90 km mesafedeki yolun üstündeki
Ilgın’ı,
252 km mesafedeki yol üstündeki
Gazlıgöl kaplıcalarını tep,
450 km mesafedeki Çitgöl
Kaplıcasına gel.
Farkı ne diye baktım. Farkın mesafe
olduğunu anladım. Bunu anlamak için 5.5 saat yol gitmem gerekti. Geri kalanı
aynı.
Hasılı kaplıca kaplıca dedikleri
sıcak sudan ibaret. Aslında bu suyu benim kombi de üretiyor. Kombininki sıcak
su diye biliniyor. Buradaki de kaplıca/Ilıca diye nam yapmış.
Evdeki sıcak suyu kullanarak belediye ve TÜPRAŞ’a,
buralardakileri kullanarak firmalara ve petrol istasyonlarına çalışıyoruz. Yani
vücudu sıcak suda yakıyoruz.
Günde iki defa yakmaya para ödüyoruz. 1+1 evde kendimiz
pişirip kendimiz yiyoruz. Bunun karşılığında günlük kira veriyoruz. Buna da
tatil diyoruz.
Vücudunu günde iki defa suya
girdirmenin sayısız faydaları varmış kağıtta yazdığına göre. Bir okuyorsun, tüm
dertlerim biter diyorsun.
Bir giriyorsun. Yandım Allah diyorsun. Gerçekten tüm
dertlerini unutuyorsun. Çünkü vücut sıcağı görünce sair dertlere;
"Senin derdin dert midir,
benim derdim yanında,
Hiç kimsede gördün mü böyle dert
hayatında,
Otur şöyle yanıma dinle bak
dertlerimi,
Anlatınca ağlama deşme benim
derdimi…" diyorsun.
Günlük böyle yanarak tatil
yapıyorsun ama kafan dinlenmiyor bir türlü. Çünkü içimdeki ben, "Önünde
tepilecek 450 km'yi hatırlatırım" diyor. Vazifesi sanki...
Bu kadar gidiş-geliş yolu tepmede kullanılan yakıtı ve cepten
giden parayı söylemene gerek yok. Bu da ayrı bir dert.
Ne diyeyim: Allah kurtarsın. 8/8/2021
Not: Bu yazı da 08/08/2021 tarihinde sosyal medyada yazıp paylaştıklarımdan. Blog arşivimdeki yerini alsın istedim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder