Ana içeriğe atla

FB Bunu Asla Yapmasın!

On yıldır şampiyonluğa hasret Fenerbahçe, bu susamışlığını gidermek ve kana kana su içmek için dünyaca ünlü teknik direktör Mourinho ile anlaştı. 

FB bu ünlü teknik direktörle anlaşmak için paraya acımadı. Yıllık 20 milyon avro gibi bir miktardan bahsediliyor. 

FB seyircisi ve yorumcular şimdiden önümüzdeki sezon şampiyon havasına girdi. Bir sevinç bir sevinç. 

Meral Hanım gibi kart atıp bence de FB 2024-2025 sezonunda şampiyon olur diyemiyorum. Çünkü bırakın önümüzdeki sezonu, burnumun ucunu dahi göremiyorum. Bir de top yuvarlak. Yine de FB 2024-2025 sezonunun en büyük favorisi. 

Yalnız her zaman favoriler şampiyon olmuyor. Bazen doku uyuşmazlığı da olabiliyor. 

Gördüğüm kadarıyla Mourinho kaprisli yüksek ego sahibi biri. Fenerbahçe başkanlarında da kapris ve yüksek ego eksik değil. Bakalım iki yüksek egodan ortaya bir başarı çıkar mı? Bekleyip göreceğiz.

FB önümüzdeki sezon şampiyon olursa 10 yıllık şampiyonluk hasretine son vermiş olacak. Aynı şekilde son 9 yıldır çalıştırdığı takımlarda kupa kaldıramayan Mourinho da kupa hasretine son vermiş olacak. 

Olur ya işler ters gider şampiyon olunamazsa, ezeli rakibim FB, sakın ola başarısızlığı Mourinho'ya keserek onu göndermeye kalkmasın. Çünkü kazanmadık kupa bırakmayan Mourinho'nun bir diğer özelliği de başarılı olamadığı kulüplerden kovulunca tazminat kazanmasıyla da meşhur. 

İsterseniz, Mourinho'nun tazminatlardan bugüne kadar kazandığı gelirine bir göz atalım da işin vahametini görün isterim:

2007'de Chelsea'den 21 milyon avro,

2012'de Real Madrid'den 20 milyon avro, 

2015'te Chelsea'den 14,5 milyon avro, 

2019'da Manhester United'den 17,5 milyon avro, 

2021'de Tottenham'dan 23,5 milyon avro, 

2024 yılında Roma'dan 3,5 milyon avro kazanmış.

Toplam miktarı toplamaya çalıştım. Beceremedim. Varın siz hesap edin. 

Gönül ister ki FB ile Mourinho arasında bir yol kazası olmasın. Kazandığı tazminatlar listesine bir de FB eklenmesin. Hele bana güvenerek ünlü teknik direktörü göndermeye kalkmasınlar. Zira bu durumda FB'yi ben bile kurtaramam. 

Görünen o ki FB’nin önümüzdeki sezon şampiyon olmaması için bir sebep yok. Şayet olamazsa eski teknik direktör İsmail Kartal’ın ahı tutar diye düşünüyorum. Çünkü kırmadık rekor bırakmayan kendi evlatları İsmail’in üzerine gül koklamak olmadı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde