Ana içeriğe atla

Kurbanlıklar Cep Yakıyor *

Her kurbanda olduğu gibi bu sene de kurbanlıklar cep yakacak.

Küçükbaş kurbanlıklar ile büyükbaş hisseler 10 bin ila 30 bin arasında değişiyor.

Yurtdışı kurbanlık fiyatları ile yurt içi kurbanlıklar arasında uçurumlar var.

Yurtdışı kurban fiyatlarını görünce insanın yurt dışında kurban kesesi geliyor.

Kurbanlık bağışında bulunacak olan da fiyatının uygun olması dolayısıyla bağış olarak yurtdışını tercih ediyor. 

Kurban kesecekler şimdiden kara kara düşünüyor. 

Önceki yıllarda olduğu gibi bu sene taksit imkanı da yok. 

İbanı da kabul etmiyor çoğu.

Üstelik çoğu firma nakit istiyor. 25-30 bin liralık bir hisseye giren biri nakit ayarlamak için üç gün ATM'ye gitmesi gerekecek.

Sağda, solda üç kuruş parası olmayan en düşük emekli maaşı alanın, bu durumda kurban kesebilmesi mümkün değil. 

Çalıştığı bir aylık ücreti vermek durumunda kalacak olan asgari ücretlinin de kurban kesebilmesi zor.

Kurban demek hac demektir aynı zamanda. Hacca gidecekler de kara kara düşünenler kervanına katıldı.

Yıllardır hac sırası bekleyip hac çıkanların çoğu hacca gitmekten vazgeçti.

Yedeklerden on binlere sıra geldi. Çünkü hacca gidecek bir kişinin en az 250 bini gözden çıkarması gerekir.

Kısaca bir zamanlar bir zengin ibadeti olan hac ve kurbana, normal geliri olan insanımız hem hacca gidebiliyor hem de kurban kesebiliyordu. İş bu seneye gelince hacca gitmek de kurban kesmek de bedel ister. Tam bir zengin işi oldu artık hem hac hem kurban. 

Parası olmayan hacca gitmesin demek kolay. Adam yıllardır bekliyor. Gel de bu adama gitme. Sana hac farz değil de. Ya da hac çıkmış, parası yoksa borç bul git, bu fırsat bir daha ele geçmez de. Çünkü eskisi gibi borç bulunarak gidilecek bir ibadet değil artık. Kurban da öyle. Haydi deyince her adam kurban kesemez.

Aklıma şu sorular geliyor:

Nasıl tarım ve hayvancılık ülkesiyiz? Niçin yurtdışı kurban fiyatları ile yurt içi kurbanlıklar arasında kaç katı fiyat farklı olur?

Enflasyonun bu ay yıllık zirveyi görmesi de şaşırtıcı. Zira kaç aydır fiyatlar yerinde sayıyor. Döviz ileri gitmediği gibi düşüyor. Altın hakeza. Akaryakıt fiyatlarına indirimler geliyor. Bu durumda enflasyon bu ay nasıl zirveyi görür, fiyatlar niçin makul olmaz? 

Hem kurban ibadetini yerine getirecek hem de çoluk çocuğu bu vesileyle et yüzü görecek kişiler için kurbanlıklara taksit imkanının getirilmesinde fayda var. Çünkü bu vesileyle kurban kesmeyecek bazı insanımız kurbanını rahat kesebilir.

*07.06.2024 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde