Ana içeriğe atla

Dindarlık ve Dinbazlık

Dindarlık halk nezdinde istenen ve takdir gören bir şey iken dinbazlık tasvip edilmez. Çünkü;

Dindarlıkta samimiyet var iken dinbazlıkta dinin ticareti yapılır.

Dindarlıkta Allah'ın rızasını gözetme varken dinbazlıkta dinin istismarını yapmak için derviş görünümüne bürünme vardır. Buna kuzu postuna girmiş kurt dense yeridir. 

Dindarlıkta reklama yer yok iken dinbazlık hep reklam kokar.

Dindarlıkta Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak murat edilirken dinbazlıkta maddi kazanç, kar, makam ve mevki edinme, şöhret olma hedeflenir.

Dindarlıkta kişinin içi ve dışı birdir. Riyadan çekinir. Dinbazlıkta ise dışı yeşil, içi kırmızıdır. Bir nevi münafıklıktır yapılan.

Dindarlıkta ahiret mutluluğu hedeflenirken dinbazlıkta bu dünya mutluluğu hedeflenir.

Dindarlık hal ehli iken dinbazlık laf ehlidir.

Dindarlıkta ahlak merkezli bir yaşam tarzı esas alınırken dinbazlıkta hokkabazlıktır hedeflenir.

Dindarlıkta övgülere estağfurullah, keşke öyle olabilsem denirken, dinbazlıkta bir hakkın teslim edilmesi beklenir. Dinbazı daima öveceksin.

Dindarlık Hak ve halk nezdinde geçer akçe iken dinbazlık siyaset ve ticarette çıkar elde etmek için geçer akçedir.

Dindarlıkta dini değerler yaşanırken dinbazlıkta dini değerler emellerine alet etmek için kullanılır.

Dindarlıkta Allah korkusu varken dinbazlıkta Allah korkusu yoktur.

Dindarlıkta dince kutsal sayılan şeyler her şeyin üstünde iken dinbazlıkta kullanılıp atılan bir metadır.

Dindarlıkta mubahın bir sınırı varken dinbazlıkta hedefe ulaşmak için her yol mubahtır.

Dindarlık dine değer katarken dinbazlık dini ve dince kutsal sayılan değerlerin değerini düşürür.

Dindarlık etrafına güven verirken dinbazlıkta güven için din kisvesine sığınılır.

Dindarlık yaşantısıyla dine değer katarken dinbazlıkta dinden beslenme vardır.

Dindarlıkta reklama ihtiyaç yok iken dinbazlıkta her şey reklamdır.

Dindarlıkta bu dünya için örnek olmak var iken dinbazlıkta günü kurtarma, vaziyeti idare etme vardır. 

Hasılı dindarlık yaşam tarzıdır. Dinbazlık ise din tacirliğidir. Tacir dini tekeline alır. Getirisi olduğu müddetçe satmaya devam eder. 

Not: Dindarlık ile kastım, bedenen ve ruhen önce insan olmuş, insani değerleri önemseyen, dini vecibelerini yerine getiren, etrafına güven veren, dinden nemalanmayan ve kaba ham sofra olmayan kişidir. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde