Ana içeriğe atla

Her Şey Çok Güzel Olacak

23 Haziran İstanbul seçimleri sona erince;
*Adayların İstanbul seçmeni için verdiği vaatler sona erecek,
*Ana haber bültenlerinin ilk haberi İstanbul seçimleri olmayacak,
*TV kanallarında akşamdan başlayıp gece yarılarına kadar yapılan tartışma programlarının değişmez konusu "İstanbul seçimleri" gündemden düşecek, başka konular gündeme gelecek,
*İstanbul'u kapsayan ama tüm Türkiye'yi etkileyen seçim atmosferi sona erecek, böylece 2018 yılında başlayan seçim sathı maili 2019 Haziranı itibariyle bitecek, seçimsiz günler gelecek,
*Reklamlarda aday propagandaları sona erecek,
*Kazanan aday ve taraftarları sevinecek, kaybeden aday ve sevenleri üzülecek,
*Kazanan, kaybeden ve bunları takip eden işine, aşına yoğunlaşacak,
*O aday şunu dedi, bu aday bunu dedi tartışmaları sona erecek,
*Türkiye bir yıl önce bıraktığı normal gündemine dönecek,
*Kaybeden partinin içinde parti içi bir hesaplaşma ve yüzleşme olacak,
*Ülkede siyasi gerilim düşecek,
*Meclis daha yoğun çalışacak, asıl görevini yapacak,
*Seçim çalışmasından dolayı İstanbul halkı gürültüden kurtulacak...

Daha neler neler olacak. Anlayacağınız ülke için her şey çok güzel olacak...


Yorumlar

  1. Sen de mi her şey güzel olacak tarafındasın bilmiyorum. Ama o sloganı birileri kendine mal etti. Bence hiç de güzel olmayacak hele hele dış güçlerin güdümü kazanırsa daha kötü olacak. Bu seçimi bahane edip genel seçimi de öne almaya çalışacaklar. Ülkeyi içeriden ve dışarıdan rahat bırakmayacaklar. Ülkeyi karıştırmak ve kaaso sürüklemek için ellerinden geleni yapacaklar. Ne derece başarılı olur veya olamaz bilmiyorum. Hangi taraf kazanırsa kazansın dış güçlerin güdümü rahat durmayacağa benziyor. İnşallah korktuğumuz başımıza gelmez. Ülkemiz için en hayırlısı hangisi ise Allah yar ve yardımcısı olsun.

    YanıtlaSil
  2. Amin Hocam. Benim, senin gibilerinin bugün "Her şey çok güzel olacak" sloganına sarılanların zihniyetiyle işimiz olmaz. İnşallah ülkenin hayrına bir sonuç çıkar. Sonuç ne çıkarsa çıksın bizim nasıl bu duruma geldik diye kendimizle yüzleşmemiz gerekecek. Değilse gidişat iyi değil.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde