Ana içeriğe atla

Kredi Kartı Asgari Ödemesi *

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu(BDDK) yeni çıkardığı yönetmeliğe göre kredi kartı asgari ödemelerinde ve kredi kartı ile taksitlendirmelerde yeni düzenlemeye gitti. Daha önce yüzde 35 ve yüzde 40 olan asgari ödeme tutarını yüzde 30'a çekti. 

BDDK'nın bazı kalemlerde taksit sayısını artırmasını anlayabilirim. Mobilya ve elektronik eşya almalarda kredi kartı ile alışveriş yapan ve bu alışverişini taksitlendirmek isteyenler için bir kolaylık olacaktır. BDDK'nın asgari ödeme tutar yüzdesini aşağıya çekmesini tasvip etmediğimi buradan belirtmek isterim. Bu oran düşürme, vatandaşı daha fazla faiz sarmalına duçar edecektir. Vatandaşın borcunu kapatmasını istememek demektir. 

Ne demek asgari ödeme? Yaptığın alışverişin bir ay sonra yüzde otuzunu öde, kâfi demektir. Geri kalan yüzde yetmişe ise ilgili banka yine BDDK'nın belirlediği oranda faiz bindirecektir. Asgari ödemeye alışan veya buna mecbur kalan biri, her ay yine karttan harcama yaptığı ve sürekli asgarisini ödediği müddetçe bankaya olan borcu sürekli katlanacak ve bir müddet sonra bankanın belirlediği kart limiti döndürülemez noktaya gelecektir. Kartı döndüremeyince vatandaş kredi kartı borcunu ödemek için ya çevresinden borç bulacak ya da bankasından veya bir başka bankadan kredi çekme yoluna gidecektir. Vatandaş geri kalan ömrünü kredi kartı veya bankadan çektiği kredi borcunu ödemekle geçirecektir. Bu durum vatandaşı kredi/faiz batağına iyice çekmek demektir. Böylesi müşteri, bankacıların arayıp da bulamadığı bir müşteridir. Çok severler borcunun asgarisini ödeyen müşteriyi. Kredi kartı kullanıp da ödeme gününde borcunu tamamen sıfırlayan kart müşterisini hiç sevmezler. Çünkü işlerine gelmez.

BDDK'nın kart kullanıcılarına kolaylık gibi görünen bu asgari ödeme tutarını aşağıya çekmesi aslında vatandaşa yapılan bir kötülüktür. Bu değişiklik olsa olsa bankacıların işine gelir. BDKK'dan bırakın asgari ödeme tutarını aşağıya çekmesini, ödeme tutarını daha yukarıya çekmesini hatta asgari ödeme tutarını tamamen kaldırmasını beklerdim. Zaten içimiz-dışımız, yediğimiz-içtiğimiz faiz oldu. İşin içine bir de asgari ödeme tuzağı girmesin. İşin garibi asgari ödeme tutarını benimsedik iyice. Kimsenin bu duruma ses çıkardığı yok. Halbuki hangi birimiz bakkala olan borcumuzun bir kısmını ödedikten sonra geriye kalan borcumuza bakkalın faiz uygulamasını ister? Hiçbirimiz razı olmayız. İtiraz ederiz. Ne farkı var bankanın geri kalan borca faiz uygulamasında?

Biliyorum ne demek istediğimi anladınız. Ama yanlış anlaşılmaya mahal vermemesi için şu açıklamayı yapayım. Burada kastım bakkala da asgari ödeme yapınca bakkal da geri kalana faiz bindirsin demek istemiyorum. Böyle bir durumdan Allah bakkalı da korusun, borç yapanı da. Aslında en güzeli hiç kredi kartı kullanmadan peşin alışveriş yapmaktır. Eğer bu mümkün değilse kartla yaptığımız alışveriş tutarının aylık olarak tamamen temizlenmesidir. Allah kimseyi faize düşürmesin, herkese ayağını yorganına göre uzatmayı nasip etsin. Kimseyi asgari ödeme batağının içine düşürmesin. Bu bataklıkta olanları da tez elden kurtarsın.

*22/06/2019 tarihinde Anadolu'da Bugün gazetesinde yayımlanmıştır.



Yorumlar

  1. Amin. Dua ve temennilerine katılıyorum. Fakat her şey insanın kendi iradesi ile olur. Banka isterse askari ödemeyi yüzde yirmiye çeksin. Şahsen benim hiç dikkatimi ve ilgimi çekmez. Senin de çekeceğini hiç tahmin etmem. Senin söylediklerin doğru. Bir müddet sonra limit dolar. Ama bunu askari ödeme yapanlar bilmiyor mu? Biliyorlar. Öyleyse ayağını yorgana göre uzatacak bu işe girişmeyecektir. Çaresizlikten giriyorsa yarın daha büyük çaresizlik içinde kalacağını da biliyorlar. Ne diyelim Allah kolaylıklar versin ve Allah faizden uzak eylesin.

    YanıtlaSil
  2. Senin, benim ve birçok duyarlı insanın kredi kartı asgari ödeme ile işi olmaz Hocam. Fakat yaşadığımız toplumda asgari ödeme ile hayatını idame ettiren milyonlarımız var. Bunlar bu faiz sarmalının içinde. BDDK, bu asgari ödeme planlaması ile hazırında eşeğin aklına karpuz kabuğunu getirmektedir. Düşünelim ki aylık 5 bin lira kart harcaması yapan biri bin beşyüz lira ödeme yaptığı takdirde borcunu diğer aylara ötelemeyi bilirse o an için kolayına gider ve ayağını yorganına göre uzatmaz. Sürekli karşılığı olmayan parasıyla harcama yapmaya devam eder ve yüklenen faizi ödenek için karşılığında bir mal almadığı halde ödemeye devam eder. Devletin bu kapıyı akmaması benim temennim.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde