Ana içeriğe atla

Seçim Serüvenim!

Erken seçim kararı alınmasında önümün kesilmek istendiği aşikardır. Nasıl ki Güneş balçıkla sıvanmazsa önümün kesilmesi de mümkün değildir. Önümüzdeki seçimlerdeki hedeflerim:
1.Cumhurbaşkanlığına aday olmak. (Yüz bin imza zor görünüyor ama imkansız değildir. Çünkü milletimiz macerayı sever. Bu imzayı vereceğine inanıyorum.) Şayet olmazsa,
2.Cumhurbaşkanı yardımcısı olmak. (Bunun için kulis faaliyetlerine başlamayacağım. C. Başkanı olan gelip beni bulacaktır.) Baktık olmadı,
3. Kabinede bakan olmak. (Bunun için tek yapacağım bakmak.) Olmazsa,
4. Bakana bakmak için yardımcı olmak. Bu da olmazsa mahalli seçimlere yöneleceğim:
5. Bir büyükşehire belediye başkanı olmak. Olmadı mı? Mevzuat elverirse,
6. Muhtar seçilmek. (Hem mahalleme hizmet eder, hem Beştepe rutin muhtarlar toplantılarına katılır, hem de İspanya'ya ziyaret yapmış olurum. 

Baktım hiçbiri olmadı mı? Dünyanın sonu değil ki mevcut işimi yapmaya, bahtımın bir sonraki seçimlerde açılmasını beklerim. Daha olmadı mı?
7.Bir belediyede belediye encümeni seçilmek. (Encümenliğim esnasında bir yer imara açılmadan önce ileri görüşlülüğüm sayesinde ucuza arsa, parsel, tarla kapmak ve emlak zengini olmak.
Baktım emlak zengini olmam da bu ülkede bir işe yaramıyorsa,
8.ABD'ye başkan seçilmek.(Böylece dünyayı bir deliden kurtarmış ve insanlığa en büyük hizmeti yapmış olurum.) Baktım bu da mı olmadı?
9.Seçimlerde sandık başkanı olmak...(Nasılsa zarf ve pusulaları mühürleme derdi de kalmadı...)

Gördüğünüz gibi düşününce oluyor bu işler. Yeter ki insanın hedefi olsun. Olmaz olmaz demeyin, bu dünya nelere gebe oldu. Unutmayın!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde