Ana içeriğe atla

Kirli elleri öpülesi insanlar...

Arabanın kış lastiklerini değiştirmek için oto lastikçiye  gittim. "Şehit ailelerine lastik tamiri ve servis ücretsizdir" yazısı dikkatimi çekti. Hemen cep telefonuma sarıldım. Gördüğünüz fotoğrafı çektim. Ustaya, "Benim dedemin babası 93 harbinde şehit düşmüş,  ben de bir şehit torunuyum,  haberin olsun" dedim. "Tamam,  kimliğini göster" dedi bana. "Ustam,  eskilerin kimliği mi vardı ki bize şehit ailesi kimliği versinler" dedim... Bu duyarlılığından  dolayı kendisini tebrik ettim. Allah hayrını kabul etsin, dedim. İşim bittikten sonra ayrıldım.

İçimde bir sevinç ki ne sevinç. Özü itibariyle bu millet tertemiz ve fedakardır. Yeter ki görsün,  bilsin,  duysun ve samimi olduğuna inansın. Ülkesi adına yapılan hizmeti ve uğruna şehit olanı unutmuyor, bir vefa borcu gibi görüyor, şehidin ailesini yetim kabul ediyor. Canını ortaya koyanlara karşı benim de çorbada bir tuzum olsun diyerek kendi çapında kazancından feragat ediyor. Lastik değiştirme ve lastik tamiri çok pahalı bir iş değil.  Ama adam bu işten ekmek yiyor.

Yaptıkları iş kolay değil gerçekten. Davut peygamber gibi ellerinin emeğiyle geçinirler,  alın terletirler. Sabahtan akşama her lastik tamirinden 15,  her lastik değiştirmeden 10 lira alacak,  evine ekmek götürecek.  Bu işi yaparken soğuk-sıcak demeden,  elleri sürekli kara olarak çalışacak,  terleyecek ve üşüyecek. Emek sarf edecek  ve kazancından vazgeçecek...

Vallahi helal olsun bu tiplere. Çalıştığı iş icabı eli kir-pas içinde olan bu insanlar elleri öpülesi insanlardır. Allah sayılarını artırsın, emeklerini yağlı etsin. Böyleleri oldukça bu milletin sırtı yere gelmez. 15.11.2016

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Hutbelerde Okunan "Fîmâ kâl ev kemâ kâl" Kısmı

Cuma ve bayram namazlarına gidenlerimiz bilir. Hatip hutbeye çıkınca arada Türkçe hutbe olmak üzere başta ve sonda Arapça hutbe irat eder. Hatip ilk yani giriş kısmında içinde Allah'a hamd, peygamberimiz salavat ve kelimeyi şehadet getirir. Ardından "Ey Allah'ın kulları! Allah'tan korkun ve ona itaat edin. Şüphesiz Allah müttekiler ve işini iyi yapanları sever" der Arapça olarak. Sonra okunacak Türkçe kısma/metne temel olmak üzere Kur'an'dan ilgili bir ayet okur. Ayeti "Allah doğru söylemiştir" demek suretiyle tastikler. Akabinde bir hadis okur. Hadisi de "Rasulullah doğru söylemiştir" diyerek bitirir. Buraya kadar sorun yok. Esas sorun buradan sonra başlıyor. Sen sanırsın ki bundan sonra imam, Türkçe metni okumaya geçecek. Bizim imam, "Ve netaka habîbullâh, fîmâ kâl ev kemâ kâl" okumaya devam ediyor. Yani Allah'ın sevgili kulu bu konuda şöyle veya şunun gibi demiştir." diyor. Böyle okuyan birinden aynı konuda

Kıvrak Eğitim

— -Oğlum, niye erken geldin okuldan? — Bugün kıvrak eğitim yaptık. - — Ö ğretmenler hızlı hızlı mı ders işlediler? — Hayır, baba. Kıvrak o değil. Bir günde işlenecek dersin yarısını işlemek demektir. — Niye yarısını işliyorsunuz ki? Önemli bir durum mu var? — Öğretmenler toplantısı varmış. — Niye şimdi toplanıyorlar ki? — Çalışma  programında bugünmüş. — Oğlum daha iki gün oldu okul açılalı. Başlamışken biraz devam edilseydi de daha sonra yapsalardı, bu dediğin kıvrak eğitimi. Herkes mi böyle yapacak bugün? — Hayır, sadece ikili öğretim yapan okullar. Ama iyi oldu. Yedi saat ders işleyecektik, böylece üç ders işlendi. — -Bu toplantıyı başka zaman yapsalar olmaz mıydı? Mesela siz 15 tatili yaparken öğretmenler o yaptığı şeyi yapsalardı olmaz mıydı? — Baba, tatil o zaman. Tatilde toplantı yapılır mı? — İyi de yavrum! Size tatil. Öğretmenlere değil ki. Haydi, öğretmenler de sizin gibi yoruldular diyelim. Bir hafta tatil yapsınlar, ikinci hafta siz tatile devam eder

Kırgınlık ve dargınlık

Türkçemiz zengin dillerdendir. Bakmayın siz iki-üç yüz kelimeyle konuştuğumuza. Okuyup kelime hazinemizi geliştirmediğimizden işin kolayına kaçıyoruz. Tembelliğimizin cezasını güzel Türkçemiz çekiyor vesselam. İnce ve derin kelimelerimizin sayısı hiç az değildir. Kırgınlık ve dargınlık bunlardan biridir. Aralarında nüanslar vardır. Arasındaki farkı görmek için sözlüğe bakma ihtiyacı da hissetmeyiz. Çoğu zaman birbirinin yerine kullanırız. Siyak ve sibaktan anlarız neyi kastettiğini. Kırgın, "Bir kimseye gücenmiş, gönlü kırılmış olan" demektir. Dargın ise, "Darılmış olan, küskün" demektir. Gördüğümüz gibi iki kelime farklı anlamlara gelmektedir. Kırgınlıkta dargınlığın aksine küsme yoktur, incinme vardır. İnsan kime kırgın olur? Sevdiğine. Kırgın gibi olduğuna, geri durduğuna, mesafeli olduğuna bakmayın siz. Gözü her yerde o dostunu arar. Başına bir şey geldi mi hemen imdadına koşar. Çünkü bunlar ölümüne dosttur. Dargınlıkta ise küslük vardır. Herhangi bir yerde