28 Ekim 2016 Cuma

Bu toprağın insanı bunu yapmaz!..

Biri çıksın ortaya. Altın nesil yetiştirmek amacıyla etrafına topladığı az sayıdaki öğrenciyi yetiştirsin. Ardından öğrenci evleri, dershane, okullar ve  yurtlar açsın.
Zeki çocukları bulup buluştursun.

Kendisine inanan, ardından giden samimi insanlar tarafından, dişinden tırnağından biriktirerek eğitim yuvaları yapılsın. Yapılan hizmetler dolayısıyla ülkenin her bir yerinde marka haline gelsin.

Yetiştirdiği öğrencileri askeriye, emniyet, yargı başta olmak üzere insanın olduğu her yerde olsun.

Marka haline gelen eğitim kurumları dolayısıyla okulları cazibe haline gelsin, her bir yerden himmet ve yardım paraları gelsin, bu paralarla birinci sınıf binalar yapılsın. Ardından ticaretten, basın ve medyaya varıncaya kadar paranın olduğu her yerde olsun. Oluşturduğu güç ve kuvvet sayesinde devletin her kademesinde kadrolaşsın, istediği adamı istediği yere getirebilsin, istemediğini tu kaka yapabilsin. Siyasi ve ekonomi çevreleriyle ilişkileri sıcak tutsun, güç olduktan sonra devletin bütün imkanlarından yararlansın. Yurt içinde yapılanmasını tamamladıktan sonra 170-180 ülkede eğitim görünümlü bir yapı ve güç oluşturabilsin. Yurt içinde ve dışında bir lobi yürütebilsin, devletin gidemediği yerlerde okullar açabilsin. İçeride ve dışarıda reklam ve pazarlamasını yapabilsin, Olimpiyatlarla göz doldurabilsin.

Bu yapı 40 yıl içerisinde devasa bir duruma gelirken devlet seyredebilsin, gerçek yüzünü 40 yıl boyunca gizleyebilsin. Para, güç, kuvvet, itibar elde edebilsin, dokunanın yandığı duruma gelebilsin. Neredeyse bu yapıdan habersiz, devlette yaprak kıpırdamasın. Devletin kozmik odasına ve en tepedeki devlet yetkilisinin burnunun ucuna yaverlerini yerleştirebilsin, içeride ve dışarıda bir güç olduğunu dost-düşman herkes kabul edebilsin...

Böyle şeffaf görünümlü gizlilik içerisinde yürüyen yapıya karşı devlet uyuyabilsin, bir zaman gelsin ki insanlar çocuklarını onlara vermek için abi-abla arar duruma gelsin. Biz oturup kalkalım, devletin içerisine sızmışlar diyelim. Kusura bakmayın! Bir kaç masum insan varsa çalışan, bunlar bu yapının içine sızmış diyelim. Yani devlet bunların içine sızmış.

Bir eli yağda, diğer eli balda olan içeride ve dışarıda bir güç haline gelen bu yapı, 40 yıldır kazandığı müktesebatını darbe yaparak yok etsin. İnsanın akıl ve hafsalası almıyor. Sevenlerinin himmetleriyle oluşturulan bu devasa güç, devletle giriştiği kirli savaşla tüm kazanımlarını bir bir yok etsin. Bu durum açıklanmaya muhtaç. Bir insan nice yıllardır gizlilik içerisinde boy ölçüşemez, yarışılamaz durumunun yok olması uğruna bir savaşa niye girer. Bütün bu gücü, kendi parasıyla yapan biri, sermayenin elden gitmemesi için didinir durur. Sevenlerinin emeğine saygısı olan biri sevenlerinin emeğini, parasını bu şekilde heba etmez. Allah korkusu olan biri bunu yapmaz. Bu toprağın insanı, bu toprağın çocuğu olan biri bunların hiçbirini yapmaz. Bunu yapsa yapsa ancak dışa hizmet eden biri yapabilir. İhanet şebekesinin bir taşeronu yapabilir. Tüm elde edilmiş kalelerini yok etme uğruna da olsa "Bizim geri vitesimiz yok " diyerek tam gaz devletle mücadeleye girişmek ancak satılık bir kiralık katilin yapacağı bir hareket olabilir.

Hacı Veyis Zade Merhum, Konya İHL'nin açılması için çok uğraşan biridir. Binanın yapımında bizzat bedenen çalışmış ve para bulmak için didinmiş durmuştur. Binasının yapımında çalışan Hoca'ya, aynı okulunda hocalık yapmak da nasip olur. Birlikte çalıştığı müdür münafık ruhlu biri  olsa da ona saygıda kusur etmez. Bu durum halkın garibine gider. "Koskoca Hacı Veyis Zade, şu münafık tipli birine saygı gösteriyor, ona yakışmıyor" diye eleştiriler gelince, Hoca: "Ben bu okulların açılması için çok uğraştım, yine bu okulların devamı için gerekirse onların karşısında eğilirim" cevabı verir. Gerçekten bu yapı, yaptıklarında samimi olsaydı kazanımlarını korumak için devletle iyi geçinmeye çalışırdı.

Bu yapının 15 Temmuz itibarıyla yaptığı olsa olsa bir intihardır. Cinnet halidir. Eğitimi, devleti, dini dert edinen biri eğer bu toprakların insanı olsaydı gerçekten bunları yapmazdı. Demek ki bu toprakların değil, dışarının içerideki jandarmasıymış meğer. Bunun başka izahı yok.

Görünen bir şey var. Bu seri katilin bizde ve ülkemize bıraktığı iz kolay kolay silinmez. Oluşturulan güvensiz ortam kolay kolay telafi edilemez. Bu ülke 1915'de baba, oğul ve torundan oluşan üç okumuş nesli Çanakkale'de yok etmiş. 100 yıl sonra yine okumuş beyinler bu yapı tarafından yok edildi. 15 Temmuz maalesef okumuşların hezeyanı idi. Çanakkale'de İngilizler yok etti okumuş neslimizi. Şimdi de bizden görünen pirincin içindeki beyaz taşlar yaptı. Vah yazık ülkeme! 28/10/2016

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder